İsmet İnönü ve Hüseyin Cahit Yalçın İki büyük dost Gazeteciler "Hürriyet, hürriyet.." Vakıt gece yarısına yaklaşıyordu Günlerdir gözüne bir dakika uy- ku girmemiş olan Macide hanım ya- takta yatan hastanın başını giiçlükle kımıldattığını ve oksijen çadırından kurtardığı — dudaklarım — oynattığı- nı gördü. Şefkat ve ihtimamla has- tanın üstüne doğru eğildi. Hasta kı- sık ve son derece mecalsiz bir sesle "Hürriyet, hürriyet.." diye sayıklı- yordu. Son günlerde âdet edinmiş- ti. Sık sık buhranlar içinde kıvranır- ken "Benı kürsüye çıkarı ", "Bu bir namus' meselesidir", "Yirmi gün da- ha, yirmi gün daha" diye sayıklıyor- du. Ama doğrusu bu akşamki sayık- layışı çok daha başka türlü idi. Ma- hde hanım birden tuhaf bir endişeye Kapıldı. Gece yarısı olduğu halde dok- torlara haber verdi. Hastanın torunu Sami Çölgeçen çağırıldı. Hasta ko- maya girmişti. Başında kızı Azade, gelini Macide hanım ve torunu ile doktorlar nöbet tutmaya başladılar. Hasta derin bir uykuya dalmışca- sına sessiz yatıyordu. Sabaha karşı 5.45 de nabzını yoklayan doktor bir- den durakladı. Bitkin bir halde nab- zı tutan eli yana düştü. 83 yıllık bir Öömür sona ermişti. Odada hıçkırık- lar yükseldi.. Bitmeyen mücadele S on sözleri "Hürriyet, hürriyet' 2 olan ve 83 yılın hiç degılse 6Ö ını hürriyet mücadeleleri içinde geçire- rek geğen hafta Cuma günü sabaha karşı 545 de son nefesini veren a- dam, büyük hürriyet mücahidi Hü- AKİS, 26 EKİM 1957 şeyin Cahit Yalçın idi. Hüseyin Ca- hit Yalçın son bir kaç yıldır hemen emen arka arkaya hastalıklar ge- çirmiş ve hemen hepsini de gerçek- ten "yalçın" olan bünyesi sayesinde atlatmıştı. Ama son yakalandığı ve ilk günlerde grip teşhisi konduğu i- çin pek de aldırmadığı hastalık, on gün süren bir seyirden sonra birden ağırlaşmış ve yapılan konsültasyon- larla bu 83 yaşındaki adamın iki ta- raflı zatürrie olduğu anlaşılmıştı. n üç gün ağır, hem de çok ağır geçmişti. Bünye artık tahammül e- demiyordu. Hüseyin Cahit yemekten, içmekten kesilmişti. Hiç birşey oku- yamıyor, hiç bir şey yazamıyordu. Ama böyle olduğu halde üç gün ön- cesine kadar zihni bakımdan son de- rece dinç kalmıştı. Yerinden kımıl- dayamadığı için yanındakilere hemen bütün gazeteleri satır satır okutturu- yor, bilhassa İnönünün nutuklarını büyük bir zevk 1ç1nd dınlıyor ve "bu sefer iyileşmiyeceğe benziyorum a- ma, hiç degılse yirmi gün daha yaşa- sam da seçimlerin neticesini — gör- sem" diyordu. Başyazarı olduğu U- lus gazetesine son başyazısını 5 E- kimde yollamıştı. 6 Ekimde Ulusda yayınlanan bu başyazı "Zulüm diya- rı" başlığını taşıyordu. Bu başyazıyı okuyanlar, bunun Ölümle pençeleşen bir hasta tarafından yazıldığını tah- min edemezlerdi. Bu makale de, Hü- seyin Cahitin bütün makaleleri gibi muazzam bir üslüp ve fikir birliği i- çinde son derece kuvvetli bir polemik- ti. Hüseyin Cahit, eline kalemi son defa C. H. P. nin milletvekillerinden aldığı taahhüdnameyi imzalamak i- çin almış ve imzasını güçlükle atmış- YURTTA OLUP BİTENLER tı. Son yazısı bu taahhüdname üstün- deki titrek imzası idi Bir roman gibi 8 2 yıl, 9 ay, 17 gün ve 5,5 saat de- am eden Hüseyin Cahit Yalçının hayatı bir romandan farksızdır. Hü- seyin Cahitin babası muhasebeci Ali Rıza Beydir. Ali Rıza Bey de dev- rinin' bütün memurları gibi memle- keti boydan boya dolaşırken, 7 A- ralık 1874 de Karesi kazasında Hü- seyin Cahit Yalçın dünyaya geldi. Babasının peşinde kasaba — kasaba, sancak sancak dolaşan Hüseyin Ca- hit ilk tahsilini Rumelinin Serez ka- sabasında tamamladı. Bu arada aile İstanbula — yerleştiğinden idadiyi İs- tanbulda bitirdi ve Mülkiye mekte- bine kaydoldu.. Mülkiyeden mezuni- yeti 1896 yılına rastlar. Daha idadi sıralarında okurken edebiyata merak saran Hüseyin Cahit, Mülkiyenin son sınıfında bulundugu sıralarda a- daşları ile "Mektep mua çıkarmağa ba ladı. "Mektep de başlayan edebı faalıyetlerı kısa bır zamanda Hüseyin Cahiti zamanının en iyi edebıyat mecmuası olan Ser- vetifünunda yazmağa sürükledi. O zamanlar ilmi bir mecmua olmaktan öteye geçmiyen Servetifünun, Hü- seyin Cahit ve arkadaşları olan Ha- lid Ziya, Tevfik Fikret, Cenap Sa- habettin ile — Edebiyatı Cedıdenın yuvası oldu. Arkadaşları daha ziya- de edebi eserler verirlerken Hüseyin Cahit bir yandan "Nadide" adlı ilk romamnı yazıyor, bir yandan da bu yeni edebi okulun ilk polemik ör- neklerini vererek nazarı dikkati ü- zerine çekiyordu. Edebiyatı Cedide- cilere karşı Divan Edebiyatı artık- larının yaptıkları kalem hücumları- na verdıgı cevaplar kısa bir zaman- da büy şöhret yapmasına vesile oldu. Bır kaç sene devam eden bu e- debi faaliyetleri sırasında Hüseyin Cahit "Hayatı Muhayyel", — "Hayal Hüseyin Cahit Yalçın Bir büyük mütefekkir