YURTTA OLUP BİTENLER hükümetlerin her devlet için zararlı olduğunu söyledim ve bir yandan giltere ile Amerika'yı öbür yandan da Fransayı örnek olarak — göster- im. 3) Müzakere edilen mesele ile il- gili beyanatımın bundan ibaret kal- dıgını ve sözü derhal CHP. ile İnö- ün şahsına çevirdiğimi yazıyor- Bu da bir tahrifdir. Konuşmamda C H P. ve C.M.P. nin işbirliğini önle- u kanunun iki faydasından bırıdır dedim. Konuşmamın bu kısm B. 1. İnönü ile hiç ilgili degıldır yal— nız sonda kendisinin böyle bir işe gi- rişmiş olmasına hayret ettiğimi söy- leyip bundan vazgeçmesini istedim. Şahsıyat sayılabılecek bır şey söyle- Eğer so İ. İnönü şahsı- ma çatmaşaydı "bu gün hangı çukur- dan konuşuyor" demeseydi ben yeni- den söz alıp bazı hakikatleri açıkla- mazdım. . Bir yönü belki belki B. İ. İnönü'- nün lehine kaydetmek mümkündür. C. Millet Partisinin sözcüleri Kamu- tayda ve seon büyük kongrelerinde benim şahsıma şıdd etle hücum et- mekle birlikte beni yalanlamak yolu- na, gidememişler, yani Hikmet Bayur bize iftira ediyor biz de Atatürkçü ve devrimciyiz diyememişlerdir. Bunun sebebi basittir. C. Millet Par- tisi mürtecilerin, geri kafalıların oyla- rına toplamak 1stegındedır ve onun he- men bütün seçim sermayesi bu oylar- dan ibarettir. Beni açıkça yalanlaya- cak olsalar Parti hiç oy alamaz. Acaba B İnönü geçte olsa işin esasını ve nasıl bir çukura" sürüklenmiş oldu- gunu anladı da bu yüzden mi işbirli- ğini bozdu? Ancak gerçekten işi an- ladıysa doğruluk ve samimiyet ge- rektirir ki bunu açıkça söylesin, taki İleride ne kendisi ne de başkaları böy- le bir "çukura" yeniden düşmesinler. 4) Yazınızda bana B. İ. İnönü için Atatürk'ün en yakın arkadaşı dedir- tıyorsunuz Öyle bir şey demedim, "Atatürk'ün yanındaki çalışmalarım unutmuş edim. Arkadaşlık — vefakârlıkla — birlikte gider, vefasızdan arkadaş olmaz. Hikmet Bayur len esirgenmiyordu. Bu yüzden gaze- te sütunlarına geçen hâdiseler birbiri- ni tutmuyordu ve şahsi tahminlere dayanıyordu Fakat içinde bulundu- ğumuz haftanın ortasında demır per— de ilk defa olarak yırtıldı P. n bohçası içindekiler bırdenbıre et- rafa saçılıverdi. Hakikaten o akşam, üzün boylu, ince başlı, titrek sesli ve trajedi me- raklısı bir adam bazı gazeteleri bız— zat arıyor ve çok mühim havadisi veriyordu: D. P. den isti- fa etmişti. Ertesi gün bir gazetenın başlıkta bıldırdıgıne göre "mi nın politikaya uygun olmadığım" an- lamıştı. .Doğrusu istenilirse — üstada zihni evvel demek imkânsızdı, zira o- nun henüz anladığı hususu âlem se- neler evvel anlamıştı. Mamafih, de olsa, bunun farkına bizzat varmış olması bir hâdiseydi. —Hele hâdise- nin seçim arifesine rastlamış olması buna hususi bir ehemmıyet veriyordu. Nitekim D. P. nin bohçası Dr. Bur- haneddin Onatın 1stıfasıyla açıldı ve içindekiler yere döküld Dr. Burhaddin Onat kızmıştı Dr. Burhaneddin Onat Antalya mılletve— kiliydi. Dr. Burhaneddin tD. P. Meclis Grubunun Adnan Menderese karşı celadet gösterdiği günlerde De- mokrasi tarihimizin büyük talihsiz- liklerinden biri olarak Grup başkan- lığına seçılmıştı Sonradan o celadet, bir bakıma onun acaip tavırları sa- yesinde bertaraf edilmiş, zaten mü- teakiben de Sayın Başkan gene Grup tarafından tasfiye olunmuştu. Ama dnan Menderes bunu unutmamıştı ve Dr. Burhaneddin Onatı milletveki- li adayı göstertmemek istemişti: Bu- nun için de Antalyada kendi adamla- rım faaliyete geçirmişti. Halbuki Dr. Burhaneddin Onat illâ — milletvekili olmak istiyordu. Nitekim antidemok- ratik bütün kanunlar gelip geçerken kılı kıpırdamayan, üstelik bunların çoğunu tasvip eden, tasviple de kal- mayıp kürsüden müdafaalarına giri- şen, hürriyetlerin gerekirse rafa kal- dırılmasını isteyen, Osman Bölükba- şının teşrii masunıyetının kaldırıldığı gunlerde itirazı hatırından geçirme- n muhterem üstad, Genel Başkan kendısını aday göstermemeye kalkı- şır kalkışmaz partisinden — nefretle, dehşetle, infialle istifa etmek kara- rını vermiş, bunu bazı gazetelere biz- zat bildirmişti.Hem de, meraklısı ol- duğu o Mınakyan jest ve sözleriyle.. Yok, vicdanı bu kadarına tahammül edemezdi! Kahır yüzünden lütuf Hâdise bu haftanın ortasında bir tek işe yaradı: D. P. bohçası için- de cereyan edenlerden haberdar olan- ların ağızlarım açtı. O zaman öğre- nildi ki son haftalar zarfında dünya- nın başı en ziyade dertte adamı D.P. Genel Başkanı Adnan Menderesti. İş- ler, Adnan Menderesin arzuladığı şe— kilde cereyan etmemişti. D. P. içinde bu yüzden gün geçtikçe artan bir huzursuzluk kendini göstermişti. Ni- tekim gazeteler Burhaneddin Onatın istifasını bildirdikleri gün — Ankara teşkilâtı birbirine giriyor ve Bender- lioğlu hizbi milletvekilliklerine aday göstermeyeceğini ilân ediyordu. Hat- tâ Dağıstan Binerbay istifasını An- talya milletvekilinin istifasına — katı- du. AKİS'in bundan aylarca evvel bil- dirdiği gibi Nasır ve Aramburu reji- muşlardı. Bir seçim yapacaklardı; ğer kazanırlarsa -ki kazanmak ıçın bütün tedbirleri alarak seçime gide- ceklerdi- icra, teşrii kuvvet üzerinde tam hakımıye kuracak ve hükümet mutlak selâhiyet sahibi kılınacaktı. Nitekim Genel İdare Kurulu, kendi adına Emin Kalafatın imzasıyla ga- zetelere gönderdiği bir beyannamede bu hususu resmen ifade etti. Beyan- namede bugün Batı Demokrasılerınde muteber bütün prensipler, kuvvetler muvazenesi ve kontrollü devlet ida- i "anakronik" ilân — olunuyordu. Yeni Nizam içinde P. bu prensip- leri kaale almayacaktı Yeni Nizam kuvvetli hükümet istiyordu. Bunun "kuvvetli hükümet başkam" demek olduğu hiç kimsenin meçhulü değil- di. Böylece Teşrii Meclis hükümet başkanıma arzularını kanunlaştıra- Demokrat Parti Genel Merkezi Kaynayan kazan... AKİS, 5 EKİM 1957