M U S Konserler Arp ve flüt Beyaz saçlı, zeki bakışlı adam Halkın canını sıkmaya hakkı- mız yok" dedi. Çalgımın sınırlarını biliyorum." — Flütten — bahsediy Bütün bir konserin flüte ta mesinin iç sıkacağını Gerçekten flüt -yahut . resitalleri verilmesi âdet olma- Acaba bir flüt resitali gerçek- ten can sıktığı için mi verilmezdi? yoksa bir alışkanlık yüzünden mı böyle bir bahane uydurulmuştu? Ni- tekim az sonra, çalgısının sınırlarını bildiğinden, fazlasının can dan bahseden flütçü arpist Edward Vito ile beraber, terek resitaline — başladığında, sından çıkan sesler ağzından çıkan söyleri yalanlıyordu. Arthur Lora'nın çaldığı gibi çalınan bir flütün sıkmasına imkân yoktu. "dünyanın en iyi flütçüsü" yersiz olurdu. Nefes kontrolunu kay- bettiği, tempolarının sallandığı, hele sür'atli satırlarda çevikliğinin azal- dığı, ritmlerinin aksadığı oluyordu. Ama icrasındaki renk, ifade ve nü- ans çeşitliliği, "can sıkıcı — çalgı"nın pekâlâ sevimli olabileceğine işaret e- diyordu. Öte yanda, Edward Vito'nun ça- lışında mükemmel bir teknik hakimi- muteber yollardan gösteriş- çılıgı müzikal değerlere saygı ile bir- leştiren bir icra üslübu vardı. Böy- le bir çalışı dinledikten sonra arpın bir resital çalgısı olmaması düşünce- si akla bile gelemezdi. Bu çalgının piyano gibi -hattâ piyanodan daha tesirli- bir resital çalgısı olmasını önliyen tek fakat çok büyük- bir en. gel vardı. Repertuarının olmaması. Zaten bu iki Amerikalı zıyaretçı mu- sikişinası, programlarını — tertipler- ken, can sıkmama endişesi yanında repertuar kıtlığı da zorlamıştı. Böy- lece, konserin başından sonuna ka- dar iki çalgının beraber çalması ye- rine, araya bazan arpın, bazan flü- ün tek başına çaldığı — eserler de serpiştirilmişti. Persichetti'nin eseri dward Vito ve Arthur Lora'nın, Ankara'nın 1957-58 mevsimini a- çan konserlerinden ilki Ses ve Tel Birliği'nde, ikincisi Sanatseverler Klübü'nde verildi. Program, eski us- taların azınlıkta kalan eserleri dışın- da, çoğu ikinci sınıf, hattâ alâka bile çekmiyen, çağdaş parçalardan mey- dana gelmişti. Fakat böyle bir prog- ram meydana — getirmek, sanatçıla- rın kabahati değildi. Repertuar dar- lığı onları mecbur etmişti. İlk kon- serde Bach'ın Mi Bemol Flüt ve Klavye Sonatı, klavye partisini arpın imkânlarına uydurabilmek için M Vito'nun sarf ettiği ümitsiz gayretler- AKİS, 5 EKİM 1957 Edward Vito - Arthur Lora Tek dertleri repertuvar - darlığı le ve Mr. Lora'nın tempo ve ritm bakımlarından hiç de sağlam olmı- yan icrasıyla gereken tesiri yapma- dı. Fakat, Marcel Gradjany tarafın- dan duzenlenmış Handel rp Kon- sertosu "Si ol" hem çalgının karakterine uydug u, hem de mükem- mel icra edildiği için büyük zevkle dinlendi. Sira solo flüte — geldiğinde Mr. Lora, Debussy'nin çırçıplak bir melodi — çizgisinde — -parçanın adı “Syrinx" — beliren dehasını usta ve duygulu bir icrayla — gerçekleştirdi. Amerikalı bestekâr owar an- son'un flüt ve yaylılar ıçın yazılmış- orkestra partisi arp için düzenlen- miş, melodik ve renkli Serenadehnda iki icracı o akşam ilk — defa olarak uygun şartlar içinde buluştular. Ed- -ard Vito'nun etüdü, tabiiliği olarak arpı çok iyi tanıyan bir bestekârın kaleminden çıktıgını belli ediyordu. Alan Hovhaness'in üç dört günde ya- zılmış "Üç Muvmanlı Duo" sunun a- celeye gelmiş olduğu apaçık görülü- yordu; refakatli üç tane melodiden ibaret olan bu eserin ne melodilerin- de, ne de refakatinde karakter vardı. Ertesi akşam —Sanatseverler Klü- bü, dikkat çeken bir hâdiseye sahne oldu. Vincent Persichetti'nin yeni bestelediği "Serenade No. 10" un dünyadaki ilk icrası orada' yapıldı. İleri gelen Amerikan" bestekârların- dan biri olan -ve Juilliard konserva- tuarında Arthur Lora'nın mesai ar- Persıchettı bu eserini Vito turnesi ıçın yazmıştı. Önce "Dört Prelüd" ismini alan eser, programlar Türkiye'ye gönderildik— ten sonra isim değiştirmişti. İki programdaki çağdaş eserlerin en iyi- Si şüphesiz bu Serenade'dı. Persichet- ti'nin empresyonisme eğilen renkçili- ği yeni eserinde de barizdi. Virtüöz- luğa ihtiyaç gösteren kısımları ol- makla beraber Serenade, genel ola- rak sade ve ifadeli — melodik çizgile- bilhassa arp partisinde, beste- kârın zekâsına ve buluş zenginliğine delalet eden cümle parçalarıyla dik- kat çeken bir musikiydi. Persichetti'- e flütü iyi tanıyan, klişelere ustalıkla kullanmasını ve birleştirmesini bilen bir bestekâr olduğu anlaşılıyordu. Fahri kültür elçileri dward Vito ile Arthur Lora, Tür- kiyedeki konserlerıyle Ortave U- zak Doğu turnelerine başlamış oluyor- lardı. Sanatseverler Klubündeki kon- serlerinden birkaç saat sonra bir u- çağa bindiler ve Ira İran'dan başlayıp Afganistan, Pakistan, Hin- istan, Birmanya, Siam, Fılıpinler, Çın Formoza, Kore ve Japonya'yı zi- yaret etmek üzere yola çıktılar Turneyi ANTA -Amerikan Milli Ti- yatro ve Akademisi, desteklemektey- di ve iki icracı bütün bu memleket- lerdeki konserleri için yolculuk mas- rafları dışında hiç ara almamayı kabul etmişlerdi. Gerek Vito ve gerek Lora, Ame- rika'da ve yabancı memleketlerde p- lâklarıyla ve — Toscanini'nin BC Senfoni — Orkestrasının — flütçüsü ve arpçısı olmalarıyla tanınmaktaydılar. E musiki tahsilini Cinci- nattı Musiki Kolejinde tamamlamış, daha 16 yaşındayken Cincinatti Senfo- ni Orkestrasına dahil olmuş, daha son. râ NBC Orkestrasına girmiş, bu or- kestranın devamı olan Symphony of the Air'in orkestra müdürlüğünü yapmıştı Flütçü Arthur Lorada Tos. canini'nin flütçüsü olarak meslek hayatına 19 New York Filarmoni Orkestrasına girmekle atılmış, — orkestracılık mes- leğini NBC ve Symphony of the Air orkestralarında devam ettirmişti. Mu- siki tahsilini New York Musiki Sana- bugün Juilliard — Konservatuvarı flüt öğretmenidir; bu — konservatuvarın orkestra çalgıları kısmı başkanlığını yapmış, Columbia — Üniversitesi Öğ- retmen kolejinde dersler vermiştir. sanatkâr, turne konserlerine ogretıcılık kazandırmak için, progra- geçmeden önce flüt ve arp hak- kında teknik izahat da veriyorlardı. Sanatseverler Klubündeki konser bu iki çalgı hakkında tarihi ve teknik Açıklamalarla, başladı ve orkestra re- pertuvarındaki flüt ve arp soloların- dan çeşitli örnekler verildi. Örnekler ilgi çekiciydi. Fakat söz tarafı, her- hangi bir musiki ansiklopedisinde bu- lunabilecek bilgilerin kısaltılmış ve basitleştirilmiş şeklinden daha fazla- sı bildirilmediği için, böyle bir göste- ri lüzumsuz sayılabilirdi. 33