Kapaktaki politikacı Nureddin Ardıçoğlu E ğer İsîanhulılıı bir haftadan faz- zaman sürmüş olan mu- halı—fetler arası İşbirliği toplantıları- nın en sakin adamını seçmek — icap etse yapılacak bir secimde hiç şüp- he yok ki İnönüden sonra en faz- la oyu henüz genç sayılabilecek yaş- t.ı uzunca boylu., saeları alnına döğ- açık, esmerle kumral arası bir lı-ııı- sahip olun ve siyaset sahasın- da buü capta bir toplantı için yeni bir sima olan Nureddin — Ardıçoğlu alırdı 1914 yılında dünyaya gelen Nu- reddin Ardıçoğlu, henüz 43 yaşında ağmen partisi içinde © sağlam mevkilerden birine ulaşmış, 9—!6 da katıldığı politika hayatının türlü sillelerini yemiş anma — yılma- miş hir insandır. Gazi Terbiye Ens- titüsünün tarih bölümünden mezun olan Nureddin Ardıçoğlu yalnızca tarih tahsiliyle iktifa etmemiş ve İstanbul Hukuk Fakültesine de de- vam ederek oradan da mezun olmüş- tur. Bir kaç sene tarih ve yahancı dil öğretmenliği yapan Ardıçoğlu daha tahsil çağındayken gazetecili- z muvaffak olara Cumhuriyet — gazetesine Yazı — İşleri Müdürü yapan Ardıçoğlu 1946 yılında pol tika hayatına atılmış, ama zamandan D. P. nin gidis ni beğenmediği için faanl — polltika oılığa ancak Millet — Partisinin ku ruluşu ile yıldan beri ve bu emelinde de k girmiştir Dört sene Cumhurlyet Gazetesinde muavinliği i- da- i- h: i- birlikte Aatılmıştır. On Ankara Barosuna Ka- yıtlı. olan ve Ankarada Avukut- hk yapan Ardıçoğlu Ankarada çı- kan Kudret ve Millet gazeteleri ile bir ara İstanbulda da çıkan — Mual- let gazetelerinin başmuharrirliğini Ve Millet Partisinin — sözcülüfünü yapmıştır. Kudret ve Millet gazrte- lerinde xı1dığı çeşitli baş yuazılar- dan dolayı defalarca eski basın kü- ııııııunıın ııımldvlc—rl gereğince — ce- man ikj sene tutan hapis cezaları- na çarptırılmış ayrıca ? sene 6 üy da Bilecik'e sürgüne mahküm ©- dilmiştir. fik defa 1953 yılında vaz- dığı bir başyazıdan dolayı mahküm olan Nuüreddin. Ardıçoğlu o ı:'ı'ıııdoıı bu yana hemen hemen pesş yeşine gelen mahkütuniyetlerden hic baş k ldırumımıış Ve ancak bundan bir nce Bilecikteki ? sene 6 :nlık shrglııı cezasını da ikmal e- derek Ankuaraya döünebilmlştir. Su- rası da mühakkaktır. ki Ardıçoğlu icin Ankara ve İstanbulda geçirdi- ği hapirhane hayatı herhangi bi tahsil kadar hattâ daha da fayi olmuştur.. Uzun süren mahkümi- yetler Ardıcoğlunu politika hayatı içcin her bakımdan pişirmiş ve ol- gunlaştırmıştır. Yazılarından dolayı uğradığı mahkümiyetler ağır hapsi müstelzim auçlardan olduğundun A- buyasa hikümlerine göre Milletve- kili seçilmek hakkım da kaybetmiş otan Nuüreddin erı(oğlıı ll('rılo po- litika hayatından hiç bir şsey bekle- mediği halde gene ıl.ı smlakutlı— mu- halefet vazifesini yapmağa — devam etmekte ve inandığım davalar — ve memleketimin menfaatı İçin calışı- yorum demektedir. rakmak, onu hususl! tpmu—;hırda hal- letmeku daha faydalı olacaktı. Fakat bu ya- pılamadı. Allahtan ki İktidar vardı ve se- vimli muhalefetin en büyük kozu olan sevimli D. P. İktıdarı bir defa daha imdada yetişti Umumi efkârın alakasının dağılmaya basladığı, hat- tâ kızgınlık alâmetlerinin belirdiği sı- rada İktidar organları gülünç bhir de- magojiyle İşbirliğine saldırmaya baş- ladılar. Alâka yeniden doğdu, kızgın- Jlk unutuldu ve bir defa daha, de seçimin arifesinde Muhalefet sem- patik, İktidar antipatik oldu. Kıbrıs Acele davetler Bu hafta başında Kıbrıs Türktür Partisınin Lideri Fazıl — Küçük, Cumhuriyet Hükilmetinin acele dave— neydi? Gazetecileri elinden geldiği kadar aydınlatmayı seven Fazıl Kü- çükün ağzı bu sefer sanki mühürlüy- AKİS, 84 AĞUSTOS 1957 dü. Belki o da, niçin çağrıldığını bil- miyordu. Bildiği tek şey, taksim te- jltifat etmeyen ada Genel Liderinin pek hoşuna gitmemişe ben- ziyordu. İyi İngilizce bilen Makarios bile Mareşalle tercüman vasıtasıyla konuşuyordu. Dânâ Efendi ne diye baş başa konuşma yolunu secmişti ? Kıbrıs Türkmr Partisinden habersiz ne diye kabul ediyordu? im Aleyhtarı Mareşal, Türk ve Rum camiasının bir arada yaşayabileceğine inanıyordu. Hattâ Cumhuriyet Gaze- tesinin hususi surette gözğderdiği mu- habir Ömer Sami Çoşar'a, bir kok- teyl partisi münasebetiyle Türk ve Rumların beraberce nasıl mesut ö- miür sürecekleri gösterilmeye çalışıl- mıştı. Harding'e göze Fazıl Kücçük bir azınlığı temsil ediyordu. Ada halkının çoğunluğu Küçük gibi düşünmüyor- u. O halde, sayın Maresal için yapı- lacak iş basitti: Muted.l görüşü tem- sil eden yeni bir Türk Lideri bulma- lıydı. Müftü Dânâ Efendi aranan şa- hıs olabilirdi. Ada Türklerinin kabul ettiği muhtariyet fikrine Oumhuriyet Hükümeti de herhalde pek fazla itjraz edemiyecekti. Hardıng'in fikri buydu. Bununla beraber, Kücük böyle bir plânın muvaffak olamıyacağından e- min görüniüyordu. Kıbrıs — Türktür Partisi o kadar kuvvetli idi ki Parti- ye muhalif tek bir şahsın çıkması veya iş başına getirilmesi imkânsız- dı. Sayın Mareşala da partisinin ne kadar kuvvetli olduğunu göstermek için Fazıl Küç mayiş tertiplemişti. Sabahı zunda |1 ayyıldızlı bayrakla süslü tomobil ve otobüsle önünde 50 mo- torsiklet olduğu halde 1500 kişi. yols l*aııl Kaymak ve Dr. Fazıl Küçük Lefkoşe - İstunbul, İstanbul . Defkoşe...