İ m gener ĞN y DK Ce — D SS DÜNYADA OLUP BİTENLER sonae non gratae” ilân ettiğini bil- diriyordu. Bilindiği gibi, “personae non grata: e” tâbiri, Devletler huku- kunda “varlığı arzulanmayan kimse anlamında kullanılıyordu ve bir dev- let, başka bir devlet tarafından"per- sonae non gratae” ilân edilen diplo- matını geri çekmek zorundaydı. Kızıllaşan orda ncak Suriyede geçen hafta içinde olup bitenlerin bundan öncekiler- dençok farklı olduğunu gösteren en mühim işaretin, gerginleşen Ameri- kan Suriye münasebetlerinden ziyade Suriye ordusunun yüksek rütbeli su- bayları arasında yapılan değişiklik ve temizlikler olduğuna şüphe yoktu. Bu değişiklik ve temizlik sonunda Batı taraftarı subaylar işlerinden u- zaklaştırılmışlar ve —yerlerine Sov- yet dostu olmakla tanınan kimseler getirilmişlerdi. Değişiklik ilk olarak Suriye Genelkurmay Başkanı General Ni mmeddın in istifası ile başlamıştı. in, Suriye silâhlı Böylemekten de kendini alamamıştı. Ancak Suriye ordusunun meşhur Al- bay Saraç'ı General Nizameddin'i faz- la çekingen buluyor, aşırı solcu çev- relere yakınlığı ve Sovyet Rusya ıle daha sıkı bir işbirliğine taraftarlığıy- la tanınmış Albay ile söz ve hareket- lerinde daha ölçülü davranan Gene- ral arasında sık sık anlaşmazlıklar çıkıyordu. Nizameddin'in istifasından Bonra, ihtilâle; albayın duruma ha- kim olduğu bir kere daha anlaşılı- yor, hele ondan boşalan yere koyu bir komünist olan Albay Bizrt'nin ge- tirilmesi Sarac'ın kuvveti hakkında- ki son t.e dütleri de ortadan kaldı- Yiyı Komumıtlerle işbirliği — yapmayvı reddetmiş bul n yüksek rütbeli 13 subay Lübnan'a sığmdığı gibi düzine- lerlesi de mahkemeye sevkedilmişti... Bu arada çok dikkat çeken bir nokta da Devlet Başkanı Şükrü el Kuvvetli'nin alelacele Kahirenin yolu- nu tutmasıydı. Suriye Cumhurbaşka- nının Kahireli Albay Nâsırla yapaca- ği görüşmelerden sonra Surivenin ye- ni istikametinin, dünyasında ifade ettiği mâna daha açık bir şekil- de ortaeya çıkacaktı. Endomezia Cava seçimleri G eçen hafta, Endonezya Cumhuri- yetinin Cava adasında yapılan mahalli seçimleri komumstlcr rahatça kazanıyorlardı. Esasen bir dert içinde bulunan bin bir adal l Cu hu- riyetin istikbali hayli karanlık gözü- Hüyordu. Adalarda isyanlar bir tür- ü bitmek bilmiyordu. Her ada, Başı- na buyruk olmak istiyordu. Şimdi de Cava adasının müstakil bir halk Cum- 24 * € - huriyeti haline Uyor! gelmesinden korku- amento seçimlerinde de ko- müÜnistler büyük bir başarı göaster- mişlerdi. Cumhurbaşkanı Sukarno da komünistlere olan sempatisini sakla- mıyordu. tta onların da Hilkümete iştırak etmesini istemişti. Müslüman Partiler böyle bir teşebbüsü hoş gör- memişlerdi. Fakat — Cumhurbaşkanı da ne güdümlü demokrasi fikrinden, ne komünistleri Hükümete almaktan vazgeçmişti. Merkeziyetçi komünist- lerin Hükümete iştirakinin, tefritçi Müslüman partilerini h'enlıyeceg'ım umuyordu. Fakat Endonezya C riyetinin, dağılmamasını her şeyden tehlike karşısındaydı. komünistler fikir değiştirip Cava'da bal gibi bir Halk Cumhuriyeti kura- bilirlerdi Sukarno Denize düşen ... Nu İngiliz Güyanı Jagan'ın zaferi T ngiliz Güyanı, Büyük Britanya J İmparatorluğunun üzerinde güne- şin batmadıgı günlerden arda kalan müstemlekelerinden bi- 3 z p A 3 &. a © z 9: - - © 8 ' ? vernment) selâhiyetine sahip olmak- r tamamen bağımsız değil- . Londra hükümeti ile George- town'daki İngiliz temsilcisi bu kü- çük sömürgenin bir kısım iç işlerin- de son sözü söyleme yetkisini hâlâ muhafaza ettikleri gibi — dış işlerini de tek elden yürütürler. İngiliz tahtı- nın sahibi, aynı zamanda bu - mürgenin de değişmez devlet başka- BUZ iş la lerde bile, yerli halkın büyük çoğun- luğu bu sermayenin hizmetinde ça- lışmakta, geçimini İngilizlerin elin- deki toprak üistü ve toprak altı ser- vetlerini işlemekle kazanmaktadır İşte hemen hemen bütün ansiklo- pedi veya sözlüklerde kısaca bu su- retle tanıtılan İngiliz Güyanı'nda ge- çen hafta içinde çok ehemmiyetli ba- Zzı gelişmeler oldu. Filhakika, geçen Çarşam günü yapılan kısmi ge- çimler sonunda, Dr. Cheddi Jagan'ın başkanlığındaki Terakkiperver Halk- çı Partısi ondört koltuktan dokuzunu kazanıyor ve böylece, Dç. Jagan, bir kere daha İngılız Güyanı ışlennde kuvvetle söz sahıbi oluyordu Aslında bu küçük İngiliz sömürge- sindeki gelişmelerin başlangıç tari- hini çok daha gerilere gölfürmek ge- rekirdi. Bilindiği gibi, Dr. Jagan İn- giliz Güyanı'nın siyasi bağımısızlığı- nm şampiyonluğunu yapan bir siya- adamıydı ve İngiltere, siyasi ha- ynu atıldığı günden başlıvarak ken- di aleyhi gerekirse, Dr agan & siyas! tema- yülleri bakımından sağcı sayılamazdı. Hattâ, zaman zaman, aşırı sola doğru meyilli olduğunu itiraf etmekten de çekinmiyordu. Bilhassa Kızıl Janet is- miyle anılan karısı Britanya Devlet- ler camiası içindeki en aşırı solcular- dan biri o)makla şöhret kazanmıştı. İşte Bu Dr. Jagan'la karısının Gü- yan yerlilerini Ingılızlere karşı ayak- landırmak gayretine gın eleri - kinci Dünya Harbinin sona erdiği günlere kadar götürülebilirdi. Gerçi bu gayretler 1953 yılında yapılan se- çimlerde Jagan'ın Terakkıperver Haik Partisinin büyük bir başarı kazan- ası ile neticelenmiş ve Jagan bu se- çimlerden sonra Başbakanlığa getiril- ji u ithamıyla Jagan'ı iş ba- şı u l ta gecikmemiş ve Jagan ile karısı hapse tıkılmışlar- 1 yapıla seçimlerde tekrar çoğunluğu kazanmakla, Ja- gan, İkıncı Duııya Harbinin sona erdi- ği günlenden bu yana harcadığı bü- yük gayretlenn mükâfatını bir kere daha görüyordu. Güyan seçimlerinin ikinci defa aynı neticeyji vermesinden sonra me- rak edilen husus, İngiliz hükiülmetinin takip edeceği yolun ne olacağı idi. A- caba Majeste Kralıçehin hükümeti ge- çen seçimlerin sonunda yaptığı gihi veto hakkını kullanarak Meclise ken- di tâyin edeceği kimseleri mi getire- cekti, yoksa halkın oyunu olduğfu gibi kabıll edip Jağgancıların çoğunlukta kalmalarına müsaade mi edecekti? Bunu kestirmek kolay değildi. An- ritesini biraz daha çoğalttığı için İn- giliz hükümeti yeni tedbirler alma- dan epeyce düşünmek durumunda bu- lunuyordu. AKİS, 8( AĞUSTOS 1957