SPOR ması basını ve yuürdü. aevince boğ- muştu. Bitlin gazcteler birinciden altıncı sa'yfnya Sİ I»ünya Şampıyonu oldu “Arslanlar”, “Zafer” kelime- lerivyle dolup Lasıyordu. Beynclmuel Federasyon Başkanı Fransız Coulon orkanizasyonun mükemmel olduğu- nu söylüyor, Sovyet antrenörü Akbaş ve Dağıstanlının venilemiyeceklerini kabul ediyor, Japonlar şamniyonluğu- muzu candan alkışlıyorlardı. at bütün bunlardan cçok daha önemli bir nokta vardı. Kazandığımız şam- piyonluğu devam ettirecek bir takım kurabilmiş miydik? Ekibimiz Lond- radaki galibiyetleri kazananlar ka- dar kuvvetli miydi? Güreş sporumuz- daki gerilemeyi durdurabilmiş miy- dik? Münakasa edilecek hususlardı bunlar. Bir ditnya şampiyonluğu ile yetinmemeliydik. İlk defa kazanmı- vorduk bu titri. Turnuva dünyva mil- letlerinin güreşe nasıl ehemmiyet verdiklerini acıkca göstermişti. Artık karşımızda ezeli rakip İsveç değil, Sovyetler, İran, Bulxaristan. Japon— ya, daha sonra Polony Romanya, Almanya vardı. Rakıpler artıyor ve daha cok. daha çalışıyorlardı. Artık mUhlm olan Türk güreş mek- tebini sağlam olarak tesis edebilmek- ti. Kırkoınar'ı dlinyaya daiyurmak, ondan kabil olduğu kadar istifade et- mek lâzımdı. Gendıihn güreşe olan alAâkasını s uhu ile paralel ola- rak artırmak, hoca meselelerini ciddi olarak yoluna koymak, bu sporun da ilm olduğuna herkesi inandırmak, üÜniversitelileri mindere getirmek ge- rekiyordu. Sadece yılda bir birinci- lik, bölgelerin çalışmaları intizamsız, şampiyonalar kâfi değildi. Demek ki bu spor bir çırptda 30 bin topliyabıliyordu. mak zorlumu ortadan kalkabılıyordu Fakat meraklıların da ivi organizas- yon, iyi temsil ve heyecan istedikleri aşikârdı. Artık kötü tertiplerden, de- dikodulardan, kaprislerden uzaklaş- mak. güreş sporunu Türkün arzula- dığı şekilde yapmak lâzımdı. Ay-Yıl- dızı şeref direğinde — dalgalanırken görmek için Türkün yapamıyacağı hiç bir şey yoktu. Elele çalışmamız, gelecek seneye bugünden, olimpiyada yarından itibaren hazırianmamız 1lâ- zımdı. Güreşte “en Üstün” olduğumu- zu dlinyaya ancak böyle ispat edebi- lirdik. Kazanmak ve gnor yapmakla.. Fe nerbahçe Ellinci yıl kutlanıyor eref dolu mazisi ve Türk sporun- daki müstesna yeri ile milyonların sevgisini kazanan Fenerbahçe, bu hafta “kuruluşunun ellinci yıldönü- mil” nü kutlayacak. Sarı lâcivertlile- rin şeref defterlerinde şöyle bir yazı var: “Ben, Fenerbahçeyi iyi bir spor kulübü olarak bilirdim. Fakat bu ce- miyetin çok daha başka mezivetleri de varmış. Fenerbahçe, Türk spor ta- rihinin sayfalarına asil ve kuvvetli bir topluluk olarak geçmiştir. Türk gençleri bu renkleri sevmekte hak- hdırlar.” İşte Büyük Atatürk'ün Fe- nerbahçe için “en kıymetli” sözleri. Ne mesut bir tesadüf ki, Fenerbahçe kardeş Galatasaray'ın geçen seneki “50. yıl bayramı” nı takip eden yıl aynı bayramım kutlamaktadır. Göz- ler Fenerbahçenin bayramına çevril- miştir. Komiteler, organizasyon he- yetleri uzun çalışmalarının mahsulle- rini bu hafta yurda takdim edecek- ler. Bütün spor kollarında geniş bir faaliyet gösteren Fenerbahçe, yarım asırlık mazisine yakışır bir bayram yapmak arzusuyla heyecanlıdır. Bü- tün kardeş kulüpler aynı hissi duy- maktadır. Bu, büyük bir bayramdır. . / Mehmet Kartal Rus rakibini zorluyor Yeni bir ümit Futbol Kupada ilk dev maç F ederasyon Kupası deplâsman bazan sürprizlerle, şehrin lig ikincisini iki de bırakarak liderliği elde etmişti. Galatasaray İzmir lig şampiyonu Al- taya 2-0 kaybetmiş, İstanbulda kolay yendiği sert M. Mensucatla Ankara deplâsmanında z berabere kal- mış, Beşiktaşın İzmirde Altayla yap- tığı beraberliği takip edivermişti. İlk le atlamak için son çalışmalarını sıkı bir şekilde yaparak maça hazırlan- mış bulunuyorlar. Bu, sıcaklarla be- raber İstanbulu kaplayan ilk futhol heyecanıdır. Kazanan F Kupasındak;i iddiasını daha ço vetlendirecek, kaybeden ikinci maç için daha fazla hazırlanmak Üzere çalışmalarını ayarhyacak. ilk finalinde hangi Rakibini iki puvan geride bırakan, a- Kır defanslı, ligin dağınık ekibi Be- siktaş mı? Kuvvetli futbolu ve golcü forvetiyle, çabuk ve cemi ray mı? Ankara ve İzmirde vaptık- maçlar dahi tetkik edilse, bir ay evveline nazaran daha derli toplu Metinin, yıldız müdafi B. Alinin Ga- latasarayı favoridir. Sarı Kırmızılı takım bu macta elde edeceği gallbi- vet ile puvan farkım kapıyacak kupanın hakiki finalini ikinci Beşık- taş maçına bırakacaktır. Boks Gidiş ve dönüş iyananın Rondo gazinosunda şiş- man ve gözlüklü bir adam. bir Türk gazetecisine şövle divordu. “İş- te Praga gidivoruz. İstanbula haber- l ralimizin kuvvetli qldıığunu bildir.” Gazeteci Prag'da yapilacak 1867 Av- rupa Boks Şampıyonıqına ucmağa hazırlanan dört Türk boksörü ve şiş- man ve gözlüklü kafıle başkanı. Boks Federasvonu Relsi Hakkı Yiülcesoya üzüntülü gözlerle bskıyordu Şambiyonası gibi dit turnuvasına iştirak edecek Türk bok- törlerinin “morali kuvvetli” — denili- “tekniğimiz ve gansımız denamiyordu. Gazeteci İstanbula vereceği haberleri aşağı yu- arı tahmin ediyordu. Bunlar “Türk boksörleri ilk turda elendiler” şeklin- de olacaktı. Bu açık bir hakikatti. ksumuz sıfıra inmiş, alâkasızlığın ve bilgisizliğin kurbanı olarak adeta “katledilmişti”, Avrupada boks ya- pan milletler sınıfında sayılmıyor- duk. Belki de İyi boks “yapabilirdik”, iYi boksörler yeüştırebılirdik fakat gu anda bir “sıfır” 4KİS, « HAZİRAN 19517