« . ,-'_' a Ö'ı W < rasında asgari bir işbirliğinden bah- seden tek tük segsler yeniden işitil- meye başlamıştır. Hiç değilse, ser- best ve emniyetli bir seçim yapıla- bilmesi için gerekli asgari şartları, muhalefet partilerinin müştereken ıeqbit etmeleri lüzumu belirtilmek- Bununla beraber C.H.P. Meeclisi tebliğinin yeni bir Umit geurdıtl söylenemez. Tebliğ, havasi [ şimdiye kadar müsbet bir netice ge- Limıodı demekle yetinmektedir. Fa- | kat yeni bir siyaset takibi bahis di mevzuu edilmemektedir. “İtidal, i- î timat ve tesamüh” Ü bi r — havasının başka kelimelerle ifade- sinden —ibarettir. Esasen müÜşte- ı;ak hareket yolunda tek tük işitilen sesler, geçen yılın iş- birliği teklifleri yanında pek mü- tevazi kalmaktadır. Geçen yıl Mu- halefetin tek bir listeyle seçimlere katılması, Üzerinde en çok durulan ihtimaller arasındaydı. yıl, muhalefet partilerine lif şahıslar, hiç de- gilse husus! konuşmalırmda. tek liste teşkilinin imkânsız olduğunu, teşkilâtın bu fikri tasvip etmiyece- Hatm tek iyle ak- Bi netlceler verebileceğlni ileri sür- mektedirler. Böyle bir birleşmenin, Muhalefetin reylerini bir araya ge- tirmekten ziyade, cekımserlerl ve- n gı sukutu hayale uğrayıp D.P. ye | dönenleri çoğaltmasından korkmak- tadırlar. Ancak Artvin gibi nadir secçim bölgelerinde, muhalefet par- j in şu veya bu şekilde birleş- mesi gerek teşkilât, gerek seçmen- ler tarafından müsbet karşılanmak- - tadır. Fakat seçim bölgelerinin ço- gunda, muhalefet partilerinin bir- mesi arzu edilmemektedir. Böy- Muhı.lefete ancak e doğru veya yanlış olabilir. Yalnız muhalefet partileri- nin girişecekleri izah ve ikna faali- yetinin, teşkilât ve —seçmenlerde mevcut hâleti ruhiyeyi - hiç değil- bu yolda pek az gayret sarfedilmiş- tir. İşbirliği imkânsızlığı, — esasen, muhalefetin sonradan keşfettiği bır hakikımr Teşkilâtın ve seçmenle- ! gunülmeliydi Herkesin bildiği gibi, işbirliği teşebbilsü, teşkilâtın ve D seçııenlerin muhalefetinden evvel, ileri gelenlerinin hisel fe- I Y O Seçimlerîn yaklaşmasından ve bu- veranları dolayısiyle — muvaffaki- yetsizliğe uğramıştır. Parti mer- kezleri, birbirlerinin iddialarını aşırı bulmuşlar, hakkaniyetin ken- di taraflarında olduğuna sami- miyetle inanarak kendilerini kas- mışlardır. Bugün, hususi konuş- mılnnnda muhalefet partileri i- leri gelenlerinin İktidarı tenkid- den çok, karşılıklı sitem yarışına giriştiklerini görmek, bitaraf va- seçimlerin en büyük — mağlübunun C.H.P. olacağı, bir “oh olsun” ha- leti ruhiyesi icinde sık sık tekrar- lanmaktadır. Geniş teşkilâtına gü- venen C.H.P. için, Hür. P. boyun- dan büyük lâf etmektedir, C.M.P,, şefinin uzun boyuna rağmen cüce kalmaya mahkümdur. C.M.P. bile Hür. P. ye ufak kardeş muamelesi yapmaktadır. Hür. P. liderleri, Klüp Ambasadör'deki mülâkatta, bu ha- kikau hayretle müÜşahede ettiler. Kısacası ayni gayeler için mü- cadele ettıklenm söyliyen muhale- fet pal ri, seçimler arifesinde muthıs bir rekabet halindedirler. Bu çekişme, İktidara karşı mücadele-' den daha az ehemmiyetli bir mevki işgal etmemektedir. Ancak bu re- kabet havasımn doğmas n son- radır ki. muhalefet partilerinin her- biri, tutumlarının mantıki izahını araştırdılar. Teşkilâtın ve seçmen- lerin işbirliğine aleyhtar olduğunu keşfettiler. Akıl ve mantığın, hia- siyatın emrinde çalışan mutl bir köle olduğunu düşünen Pareto'ya hak vermek lâzımdı * uhalefet partileri, bu arada, çok iyi bildikleri bir noktayı unutmaktadırlar. İktidara gelebil- menin tek yolu, vatan sathında 1946-1951 yıllarındaki kıpırdanma- yı uyandırabilmektir. Bugün sık sık müşahede edilen tevekkül havası, muhalefetin en büyük düşmanıdır. “D.P. iktidarı vermez” düşüncesi HERKES OKUYOR Doğan AVCIOĞLU yenilmedikçe, —Muhalefetin bütün gayretleri boşa gidecektir. Bu bed- binlik muhalefet partileri ileri ge- lenlerini de sarınaktadır. Hususi konuşmalarında, nasıl olsa kaybe- yanılmıyorsak, partisinin iktidara gelmek iddiasında olmadığım açık- ca söylemişti. En iyimser Hür. P. liler, partilerinin seçimlerde 1.5 mil- yon rey topliyacağını düşünmekte- dirler. Bu tahmin doğru olsa bile, m rey mevcut seçim Sis- temi altında. tek bir kolmk bile temin etmiyebilir. Bu bedbinlik her halde hayra alâmet olmasa gerek- ir. çen Ağustog ayındaki duru- mu hatırlıyalım: İşbirliği konuş- maları, memlekette bir kıpırdama, bir Ümit havası uyandırmak üzerey- di. Partiler ortadan silinmiş, halli istenen meseleler birinci plâna geç- mişti. Bitaraf basın, işbirliği fik- rini şevkle karşılamıştı. 1950 de birliği fikrine dört elle K Ağuıstos ayındaki hava, geliştirile- bilseydi “Muhalefet kazanacak” hissinin Uuyandırılması belki de mümkün olacaktı. Ne çare ki Ağustos havası uzun sürmedi. Hâlen ismi kadar cişmi de gârip bahar havası içinde bulun- maktayız. Yakup Kadrinin tâbiriy- le “uyuşturucu” bahar havası, Ü- mit yerine, bedbinlik ilham etmek- tedir. Muhalefeti zafere götüren tek yol, bedbinlik ve tevekküllüin mağ- lerine dönmek için zaman ve zemin müsait gbrünmemektedır Fakat Muhalefetin, en azını müÜşterek bir cephe hâlinde hareket ediyor- muş hissini uyandırması lâzımdır. Seçimlerde müşterek bir hareket tarzı tesbit edilmelidir. İsmail Rüş- malıdır. Parti teşkılatlarmın ferdi- yetkçi hislerini körüklemekten vaz- gecip. onlara tek de olduğunu anlatma zamanı çok- tan gelmiştir. Muhalefetin birbiri- nin aleyhinde yaptığı dedikodular, istediği kadar haklı olsun, sâdece iktidarın işine yarıyacaktır. Ancak partiler ortadan silinip, müÜştereken halli istenen meseleler ön plâna geçtiği takdirdedir ki, Mu- halefet seçimi kazanmak için ge- rekli havayı uyandırabilmeyi Ümit edebilir. , 8 HAZİRAN 1957