Z A B I T A Polis Karakoldaki ölü G n hafta olup bitenler vıtan- daşların dikkatin; zabıta had lerine çekti. Bilhassa İstanbul zabı- tası bir taraftan Sultanahmet mey- danında katil Hayri Uymaz'ın idam edilişini seyretmek için sabahlara ka- dar bekleşen halkı “nizam ve inti- ğinde vuku bulan bir ölüm hadisesi i- le uğraşıyordu. Gazeteler nedense ka- rakol hâdişelerine pek meraklıydılar. A karakol sakinleri de Aaksine “harim-i ismet” lerinde olın hadise- Jer hakkında dışarıy bir sızdır mamağa o ar meraklıydılar Işte gene geçen hafta içinde gazeteler ge- ne karakolda cereyan eden bir hadi- seyi sütunlarına geçiriverdiler. Üste- Jik gazetelerin ifadesine göre hadise- de esrarlı bir cihet de vardı. Neza- rethaneye atılan bir genc, ertesi sa- bah ölü olarak bulunmuştu. Ölüm se- bebi bir hayli karanlıktı. Dışarıya hiç bir haber sızdırmamayı şiar edinmiş olan İstanbul Emniyet Müdürlüğü duyulduğunu öğrenir öğren- mez istihbarat billtenine bir hay- li geniş şekilde hadiseyi izah eden bir oymuştu. İstihbarat bülteninde kaydedildiğine göre aslen Kayserili olan ve Şişlide bir evde oturan ilk okul mezunu 1931 dog'umlu Mehmet Karadeniz adında bir genç, Güngör adındaki bir hukuk talebesîyle bir- Ekte Beyoğlunda içkili gazinolardan birinde atururken rezaljet çıkarmış, devlet bilyüklerine hakaret etmiş ve bu yüzden hakkında tahkikat vapıl- mak Üzere götürüldüfü Beyoğlu Em- niyvet Amirliği nezarethanesinde xgece sabaha karşı “duydufu teesslirden ve evdeki ağabeysinden korktuğundan” boynunda bulunan kravatı ve belin- deki kayışı il& kendini tavana asmak suretiyle intihar etmişti! Gazeteciler her şeyden önce Emnivet Müdürlü- günün bu kadar mufassal bir not ver- mesi karşısında duydukları açıklıyorlardı. Zira, bayram d! geyran değildi! Ama bu telâş neydi? Sonra ortaya başka bir sual atıldı. Mehmet Karadeniz nezarethanede nıye tek başına bırakılmıştı. Madem rhostu, sarhoş bir insan tek ba- eına kulırsa bir cok şeyler van&bilir- di. Nezarethanelerin sık sık kontrol edilmesi kaidesi nicin tatbik edilme- miş. sarhoş bir adam niçin tek bası- na bırakılmıştı? Sonra bültendeki “duyduğu teessüirden ve evdeki ağa- beyinden korktuğu için” cümlesi de bir hayli calibi dikkatti. Polis, Meh- met Karadeniz'in ağabeyinden kork- tuğunu ne biliyordu? Dahası da var- dı. .Beyoğlu Emniyet Amirliğinin ne- zarethanesini görenlere uzun boylu bir insan bile öyle kolay kolay tavana vetişin oratlaki havagazı bo- rusunu tutamazken Mehmet Karade- niz sarhoş haliyle nasıl olmuş da o- 4KİS, 8 HAZİRAN 1951 raya kadar yetişmiş ve kendisini &- sabilmişti? Sualler böylece sıralanıp &idiyordu ve bu suallerden ortaya bir meseıe cıkıyordu Yoksa.... Evet, yok- sa met Karadeniz dövüldüku 1- çin mi ölm ştü t dayak yedi- &inden veya yemekten korktuğu için mi intihara kalkışmıştı? İdari, adit türlü tahkikat devam ederken İstan- bul gazetelerinden birinde çıkan bir haber, büyük akis uyandırdı. Yeni Sabah gazetesinin meslekmm erbabı polis-adliye muhabiri e meseleyi bir dedektif clddıyeti ıle ele almış ve bugüne kadar söylenmeniiş bazı hakikatleri ortaya — koymuştu. Eğer Kemal Savcının ortaya attığı meseleler doğruysa ortalık bır hayli karışacağa benziyordu. Nitekim Em- niyet Müdürlüğu bu genç gazetecinin Mehmet Karadenizin karakolda iki &gün alıkonulduğu, Üüstelik arkadaşı iİ- le beraber gittiği içkili Ipkantada hiç bir hadise çıkarmadığı, zira o akşam lokantanın bir haylı tenha oldugu ve okantanın ale bir meyhane de- ğil, sosyetenin devı.m ettiği bir içkili lokanta olduğu, hadise gecesi de bu lokantada bulunanların şayan-ı iti- mat kimselerden ibaret bulunduğu, bir rezalete ve ne D.P. ye ve ne de devlet büyüklerine kimsenln bir şey dem ka . Aayrı ve arkadaşımn öyle kbrkütuk sarhoı olacak kadar içmedikleri, yalnızca birer şişe bira içmekle iktifa ettik- leri ve hadise kahramanlarından amme şahidi olması lâzım gelen Gün- görün ise o günden beri ortadan kay- bolduğu yolundaki neşriyatına karşı- lik tek satır tekzip yollamaması cali- . bi dikkatti. Emniyet Müdürü bu sıra- Kemal Savcı Gazeteci da hadiseleri ortaya koyan Kemal gazetecilik vazifesini yapmayn devam edeceğini söylüyordu. zetecilenn vazifelerini cıddiyetle yı.p- tığını gören bir takım vatandaşlar da ellerinden geldiği kadar onlara yardımcı olmaya calışıyorlardı. Me- selâ bu arada Kasımpaşada Tan ote- linde kaldığını bildiren bir vı.tandnş da bir gazeteye baş vurmuş ve ihbarda bulunmuştu. Ali Ekmen a- dındaki bu vatandaş, hadise ü kendisinin de Beyoğ mirliği nezarethanesine atıldığını ve nezarethâneye Mehmet Karadenizin başına ceket sarılı bir halde yattığını gördüğünü söylüyor- du. Ali Ekmen nezarethaneye atıl- dıktan bir müddet sonra içeriye atı- lan bir başka sanıkla konuşurlarken kendisinin Kayserili olduğunu söyle- tan ve o âna kadar uyud Karadenizin yerinden şöylece bir doğ- rulup, ben de senin hemşerinim, de- diğini söylüyordu. Mehmet Karıdn- niz, Ali Ekmene neza iki gün önce getirildiğini, kendısl ne be- raber getirilen arkadaşının arkası olduğu için serbest bırakıldığı halde kendisinin alıkonulduğunu bildirmiş- ti. Sonra gene başında ceketi sarılı olduğu halde yatmıştı. Bu arada ne- zarethaneye atılan Üç Üniversite ta- lebesi kendilerinin buraya haksız ye— re atıldıklarım söyliyerek bağırı #ıya bir koı'nl- demiş, fakat komiser “büyüklere ha- karet eden sen değil misin, daha se- nin günün belli değtil” demişti. Bu a- rada Ali Ekmen ikamet gösterebile- sabah ikamet tezkeresi getirdiği -81- den bir müddet beklemesi met Karadenizi yerde görmüştü. Bu- na ne oldu, diye sorunca, aarhoş vabhını almış, ama eğilip Mehmet Ka- radeniz'in cansız yattığını görmüştü. “Bu ölmüş” diye bağırınca kendisi ile beraber bulunan polis görevlisi de eğilip “Hakikaten gitmiş” demişti. Bunun Üzerine yukardakiler derhal aşağıya inmişler ve kendisini de yu- karıya göndermişlerdi. Aşağı inenler bir bucuk saat kadar aşağıda kal- mışlardı. Ali Ekmen ikinci defa Meh- met Karadenizi gördilğünde, yerde yalmz iki tuğla bulunduğunu, hal- buki tavana yetişip de kendisini agsa- bilmesi için elli tuğlanın bile az gele- ceğini. Karadenizin kravatının ise bu tı ve hakikatın ortaya çıkmasında basının vazifesini yapmasının rolü büyük olacaktı, z