—— —e M t e eee — | ! | p > K |T A ZENCİLER BİRBİRİNE BENZEMEZ (Attilâ İlhan'ın rornam D()NT uı- yınları. sayt Mars T. x A, malbuası, Aııkuru . 1957. ’ p.ınîa ı 300 ku ) undan r yıl önce C.H.P. mem- leketımızde büyük bir şiir müsa- bakası tertip etmişti. Mükâfatlar bir hayli yüklüydü. Hemen hemen bütün şarler bu müsabakaya katılmışlardı. Öyle ki xçlerlnde günlerinin en büyük , en Ünlü şairleri dahi vardı. Türkiye- de ise o vıllarda şiir, büyük bir her- cümerç içinde bulunuyordu. Yeniler denilen Orhan Veli - Melih Cevdet - Oktay Rıfat grubu. alışılagelmış bü- tün şiir kaıdelennı yıkmış, lar- dı. De yet mü K eta bu müsabakanın neticesi, taraflardan birinin ida hükjnünü imzalıyacakfı. Sene 1946 |hat rahat birinci gelebilecek bir şiir. | Öylesine güclü bir destan denemesi. | İste Attilâ İlhan adı edebiyatımızda “ilk defa böyle duyuldu. Müşabakada | ikinciliği kazanan silr iki yıl sonra küçücük bir kitapta şairin duha baş- ka şiirleriyle — birlikte Rundan sonra da Attila edebiyatımız içinde vaz geçilmez bir ad olarak kaldı. Şair canlı, durduğu erde duramıyan bir gerr. rma dan dinlenmeden yeni şeyler peşınde oşuyor. Çeşitli mecmualarda şiirleri, lonkıtlerı polemikleri görülmeğe baş- Attilâ İlhan Sudan çıkmış balık da sinema sanatı ile alâkalanmağa başlıyor. Bir İstanbul — gazetesinde bir zaman sinema münekkitliği ya- pıyor. Bu arada Paris seyahatinin meyvaları olarak iki de roman ya- zıyor. Bu romanlardan birisi “Sokak- taki Adam”, 1954 yılında kitap ha- linde, 1951 - 1952 yılları Aarasında yazdığı ikinci romanı ise Ankarada günlük bir gazetede yayımlanıyor. Yal nız, bu roman daha gazetede yayın- lanırken savcılık, hakkında müsteh- çen diye takibat Aaçıyor. Dâva bir hayli sürüyor ve beraatle neticeleni- yor. İste burada tanıtılmağa çalışı- lacak olan “Zenciler Birbirine Ben- zemez” bu romandır. Attilâ İlhan bu romanı yazmağa daha —Paristeyken 1951 de başlamış. 1952 vyazı ortala- rında da İstanbulda sona erdirmiş. Yani, eldeki romanın, aşağı yukarı beş altı yıllık bir gecmişi var. Nite- kim Atti!lâ İlhan da bu arada roma- nında ufak tefek te olsa bazı deği- şiklikler yapmış. “Zenciler Birbirine Benzemez”, mevzuu bakımından bir orijinallik taşımıyor. Üstünde dikkatle durul- mazsa, öyle esaslı bir mesajı - tiva etmedığı ıddıa edilebilir. Bu ba- kımdan da daim tezler ar- dmda kosan Attilâ İlhan muahezeler karşısında kalabilir. Yalnız, Attilâ İlhan'ın romanlarını anlıyarak ok mak icin onun havasını biraz bilmek, biç değilse bu havaya şmak, ha- m. İşte ancak bu ya- r ki “Zenciler Bir- tad alınabilir. Attıla İlhan bu romamnda bir bakı- eline pek kolay bir mevzu almış- tır. Bir nevi seyahat romanı yazmış- . İstanbuldan kopup Parise gelen meseleleri olan, okumayu yazmağa aç, türlü se- sonunda eli ekmek sanat mektebinde ufacık bir radyo ci Dünya Harbinin Avrunada yetiş- . Böylesi- Dünya Har- Zemez eh Ali ile birlikte daha bunlardan sürüy- le tanıyacağız. Hepsi de İkinci Dün- ya Harbi cılzmlığımn içinde bo; us sürüyle insan. Hepsi de saadetin peşınden Paris'e düşmüşler. Hepsinin de kaderi hem aynı, hem ayrı. Ama hepsi de bir potanın içinde kaynıyor. Bir de bunların yanı başında saade- ti boşluklarında bulmuş olanlar var: yanmış yakılmış Almanyadan gel- miş Hölderlin hayranı Doktor Her- baute ve güzel yeğeni Hilde. tin adından başka herşeyini unutmuş_ aranan insanlar. Bunların hepsinin zehirliyen yığın insanın ve Mehmet-Alinin müş- terek hikâyesi. Romanın ana çizgisi bu Atma İlhan romancı ama, hersey— ö de ağır basacak. İşte “Zenciler Birbiri- ne Benzemez” biraz da bu yüzden n havası ici İ mensur bir destan. Henüz m timizde yadırganabilecek, itirazlar AKİS, 8 HAZİRAN 1957