K— SİNEMA leri dilleri sayesinde kendilerine Tür- kiyede bir pazar bulabilmişlerdi. Bu pazara da bol bol İkinci Dünya Har- binde yaptıkları kahramanlıkları an- latan filmler sürüyorlardı. “The Battle of ijer Plate - La Plata De- niz M rebesi”, “A Town Like Alice - Cehen nem Yolu” bu çeşidin dık'kııtl çekenleri arasındaydı. “Yield to the Night . bir başka İngiliz filmi, “Lady Killers- kırıp geçiriyordu. Mackendrick'in bu komedisi min en güzel filmleri Carol Reed'in “A Kid for two hirgs - Güreşcinin Sevgilisi” de alâ- kayla seyredilen İngiliz filmlerinden- di. Budanması gereken ağaç M evsimin yabancı filmlerinin ezi- ci çoğunluğunu her zamanki gi sinemasının mahsulleri teşkil ediyordu. Hollywood kücümse- necek bir kuvvet değildi. Dünyanın sayılı sinema sanatçılarından bir ço- ğu orada toplanmışlardı. Fakat bu, Hollywood'dan gelecek her filmin ba- şarılı olması için kâfi bir sebep de- gildi. merikadaki ihti- yacı karşılıyabilmek için iyi filmlerin yanında birçok kötü film yetiştirmek Zzorunda kalıyordu. ma bu Türk film ithalcilerinin döküntüleri de al- mak zorunda olduğu demek değildi. Başka memleketler seçme yapıyor, Hollywood'un değerli filmlerini ayı- rıyor - ki bunların sayısı çoktur -, işe yarâmazlara elini sürmiüyvordu z zengin değildik ki, fazla mal göz çı- karmaz diye film milsveddelerine de para yatıralım! Ama bu yolda gerek- li tedbirleri eğmak kimsenin hatırına gelmiyordu. Filmleri kalite bakımın- dan sımflandırmak. kötülerini amak hem döviz faydalı olur hem söyle bir sınıflandır- madan aonra etraf ıorîvallerdon 1- kinci, Ücüncü sınıf kov e gangs- ter filmlerinden, zararlı mnzıkli film- lerden kurtulur, açılan yere Avrupa sinemasının değerli temsilcileri ve beyinli kafalar tarafıngdan hazırlanan, kılığı kıvyafeti düzgün Türk filmleri gecçebilirdi Böyle bir sıruflandırma Amerikan filmi hayranlarını endişeye düşürme- meliydi. Çünkü değeri olan Ameri- kan filmleri büyük bir yekün tutu- : ten Amerikan filmsiz hbir sinemacılık da kolay kolay düşünüle- mezdi. Bütün iş bu ağacı olduğundan zayıf gösteren bazı zararlı, çilrümüş ve işe varamaz budamaktı. Parazitlerden fulalıklarından kur- tulduğu za sineması bütün heybetiyle mevdana cıkıcuktk Bunu bu mevsim görd müz Ame- rikan filmlerinden anlamak da müm- klin: dür. Mevsimin en çok alâka uyandıran Amerikan filmi Nichnlas Ray'in “Re- bel Without A Ca « Asi Gençlik” adlı eseriydi. Am kan gençliğindeki psikopatolojik hnl]erin sebeplerini a- raştıran ve bu durumları meydana getiren Amerikan ailesi ile eğitim sis teminin acı bir tenkidi olan “Asti Gençlik” son yılların en büyük Ame- rikan filmlerinden biriydi. Nicholas Ray'in öbür iki eseri, “Jonny Guitar” e “The Lusty Men - Dehşet Meyda- nı” şahsiyet sahibi sanatcının ger- çekgşi ve şiirli Üslübunun başarılı ör- nekleriydi. Mevsimin öblür başarılı Amerikan filmleri daha çok bağımsız eserlerin arasından çıktı. John Huston'un bü- yük deniz destanı “Moby Dick . De- niz Ejderi”, Orson Welles'in esrarlı hitâyesi “Confidential Report - Ö- lüm Raporu” aratıcılarının serma- yesiyle hazırlanmıştı. John Ford'un ustalkla hazırlanmış “The Searchers - Çöl Arslam" ile küçük fakat sevim- li Westi “Thi agonmaster « z Vahş'l U cum Ediyor" da öyle. Elia Kazan'ın tesirli “O &ater- front - Rıhtımlar Üswnde” sı stüdyo içi bağımsızlığıyla meydana getiril- Kaybolan değerler icholas Ray'in, John Huston'un, Orson Welles'in, Elia Kazan ve John Ford'un iyi filmleri bağımsızlı- ğın başarı için mutlak bir kıstas ola- cağı mânasına gelmemeliydi. Bu mev- sim iyi olmayan bağımsızlık örnekle- rine de rastlandı. Alfred Hitchcock'- un “To Catch A 'I'hıef « Kelepçeli A- şık”, William Wryler “Desperate Hours - Ümıtsiz qaatler" Stanley Kramer'in “Not am A Stranger - Bir Yabancı Gibi” ve Wait Disney'in pro- düktörlüğünde meydana gelen bütün filmler başarısız bağımsızlık örnekle- ridir. Fakat bilhassa Hitchcock ve Wyler'in filmleri pek mühim bir ye- nilik getirmemelerine Trağmen sağ- lam mimarileri ile öbür yüzde yüz başarısızlıkların arasında sivriliyor- lardı. Aynı şekilde sivrilen, dikkati çe- en başarısızlıklar itz r Tu- ve “The Blue Gardenia - Mavi Bar", Carol Reed'in “Trapez”, George Cukor'un “Biiowani Junction- Hint Güneşi”, Otto Preminger'in “Carmen Jones - Siyah Karmen”, Edward Dymiteyk'in “The Caine Mu- tiny - Denizde İsyan” ve “Broken Lance - Kanlı Ok”, Robert Aldrıdı in “Automn Leaves - Son A Wilder'in “The Se az Bekârı” bulunuyordu. Alâka çeken Amerikan filmlerine bir son gayretle John Ford ve Mer- vyn Leroy'un “Mister Roberts Jâh Kaptan”, “The Far Country - Alaska Fatihi”, Howards Hawks'ın “The Big .Sk. Yeşil Gözlü Esire”, Gerd Oswald'ın “A Kiss Before Dying - Ölmeden Ev- vel”, i uyandırıcı tarafı olmayan başarısız filmler gelmektedir. e — “Siyah Karmen” den bir sahne Bikkati çeken başarısızlık AKİS, 8 HAZİRAN 1957