18 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

18 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türkiye şampiyonu Fenerbahçe Yüz yüze gelecek rakip yoktur fade etmiş ve Fenerbahçenin şampi- yon olduktan sonra bir haftada yap- tığı dört maçı için “Ümidimiz yok- tu. Daha önceden bu maçcçları aldık” diyerek, idare heyetinin hislerine ter- cüman olmuştu. Bu rotada hazır!a- nan ve hâdiseleri hazırlayan idare heyeti, glirpriz bir şampiyonluğa rağ- n “ok” u i çevirememiş ve pren- sip sahibi antrenörün istifasına se- bep olmuştu. Hadise tamamen ıdari hir zâAfiyetin eseriydi. Fener! kıymetli bir antrenör k netice tahmın edilemiyordu. Bununla beraber meselenin kongr>de idare hevetini zor duruma düşürece- ine muhakkak nazariyle bakılıyor- du. Basketbol Dramatik şampiyona Ş G eçen hafta Pazar glinil sona e- ren 1957 Türkiye Basketbol Bi- rinciliklerinden çıkan bir kac yüz se- yirci, doğrusu — aranırsa, sadece bir an evvel evlerine gitmek istiyorlar- dı. Böyle bir Türkiye Sampiyonası görülmemişti. Bomboş triblinleri ve isteksiz koşuşan basketholcuları ile, turnuva bir Türkiye şampiyonası hü- taşımıyordu. Birinciliklere haklı olatak fasız bir şampiyona- yı boykot etmişlerdi. Fenerbalhçe tek- S1 nik kuvvet ve ekip olarak rakipleri- ne faikti. Maçlarını farklı kazanıyor ve ilk “Türkiye Birinciliğini” elde e- diyordu. Fakat kuvvetli rakipleri Ga- latasaray i bir birincilikti bu... vam ettiği geceler, ara sıra seyirciler arasından yükselen “Galatasaray ne- rede?”, “Modaspor'u istiyoruz” Hez- Jeri, “Sayı y Altan, sayı yap” gil- rültüsüne karışıyor. kırmızı Jâmba- nın arkasından macları seyreden H'e- derasyon mensuplarının kulaklarına ulaşamıyordu. Daha doğrusu bu ku- laklar, haklı bır protest yu duymak ıçtemıvordu Kulaklar “normal çalı- görünen bır beyine bağlıydı. Ancak bu beyinin nereye bağlı oldu- gu belli değildi. Maclar devam feder- ken, seyirciler, “prensip kararımız” diyerek klâs takımları turnuva dışın- da birakan Federasyon erkânı ile Türkiye Birinciliğini kazanan Fener- bahçeden fazla, bir Altınordu'lu o- yuncuyu alkışlamışlardı. Bu, takımı- nı tek başına yürüten bir Amerikatı, William Nutty'di. 4 numaralı İzmırli, turnuvanın yıldızıydı. Sevimli ha'i, gözlilkleri ve Üstiün tekniği ile çabuk dikkati çekmiş, kendini sevdirmişti. Bu bir tesaditif değildi. Meraklılar. aynı hisler!e başka bir 4 numarayı da alkışlıyacaklardı. Eğer kabil olsaydı.. Futbol Hey... Kavga var! T9 aha ilk kelimeden anlaşılıyordu. — Maçlarda gene kavga vardı. Ata- türk Kupası ve Federasyon Kupası binlerce doya doya döğüş seyredi- yor, bir tekmeleşme fırtınası altınla cırpınan hakemleri görüyordu. İik hâdise Fenerbahce - Beykoz macçında çıkmıştı. Maç idare edebilmek için ya- şım küçülten bir “Baba” hakem ile bu hakeme iş veren komite azaları, yirmi iki sporcuya hâkim olamıyor- lar, halkın şiddetli brotestoları ile $aş- kın, ortalıkta dolaşıyorlardı. Kulaklar 20 bin ağzın hakemlere bağırdığı çir- kin birterane ile hırpalanıyordu. O- yuncular açıkça tekmeleşiyor, futbolu- muz tehlikeli bir durumla karşı kar- dnn topluluklar ehliyetsizdir. Galaca- BA - M. Mensucat maçında, orta- hkta bir Gladiyatör gibi dolaşan 9 karşı istifa için “Benim defterimde bu yoktur” diyen, Merkez Hakemn Komitesi sekreteri mi haklıdır? Bel- ki de. Fakat açıkça bilinen bir nok- ta vardır. Spor severler arıtk hıkmış- tır. Devamlı hâdiseler, çirkin şahst kaprisler Türk sporunu baltalamak- Sporumuz, — uçuru:- mun kenarına gelmeden.... Milli maçlara doğru 1 9 Mayıs Genclik ve Spor bayramı- nı bütün yurt neşe icinde kutlar- ken, Milli Putbol takımımızın iki kadrosu, iki ayrı verde, birbirine ben- zemeyen iki rakiple mac yapacak. A takımı Varşova'da Polonya ile, B ta- kımı İstanbulda Mısır ile oynıyacax. Btınlar iki revang macıdır. Kahira - nin 4-0 lık neticesini İstanbıulda, İs- tanbulun 1-1 lik neticesini Varşove- da savunacağız. Şöhretli Alman ant- renörlt Sepp Herberger'in bir 3özl vardır: “Bir futbol takımı 20 senede hazırlanır. 20 günde kurulan ekihler ise, sık sık bunlara galehe calar. Ciln- kü dünya tesadüflerle doludur”. Bu- nunla beraber Sepp, gene de şiikre- : “Spor o kadar ilerlemiştir ki, 20 sonede kurulan takım derhal fark dilir” şeklinde fikrini açıklar. Mılll takımlarımızın, toplanıp dağıtılan kampları, düizensiz — çalısmaları, hiış bir futbol ölcüsilne bağlı almayan &e- cim ve mlüsabaka sşekilleri göz ön'ün- de duruürken, Herbergzeri hatırlama- mak imkânsızdır. Dllnyayı daldırran tesadüflerden vakitlice — istifade et- eğil ya? Bundan da- Biz tesadüfe alışkın değil miyiz? Mi- sal mi? İşte... Hasan Polat ve Eşfak Aykaç da birer tesadüf değiller mi? AKİS, 18 MAYIS 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: