İltw İ l ıt I. ( !, DÜNYAD A OLUP BİTENLER ÖOnta Doğu Suud Irak'ta G eçen hafta Altıncı Amerikan Fı- losu Suriye açıklarından İtalyaya doğru yol almaya başladığı bir sira- da Vahabi'lerin şefi Kral Suud da Haşimi Faysal'ın memleketini ziya- ret için yola çıkıyordu. İki düsman âailenin şefi Habbaniye hava alanında iki candan dost gibi sarılarak öpüştü- ler. Biraz sonra Kral Suud “Otağı Hümayun” da kabile reislerini kalmıl ediyordu. Ayni sıralarda Lübnan'dan ; kalkan bir ucak Bağdat'a çantasınuıa bir plân bulunan bir yolcu getiriyor- du. Lübnan hükümetinin bir bakamı, Bostani, Suud ve Faysal'a dört Arap memleketinin - Suudi Arabistan, I- rak, Lübnan ve Ürdün - bir konfe- rans masası etrafında ç toplanmasını Kral Suud teklif ediyordu. Suriye ve Mısır'ın konferans dışında birakılması, nü toplantıda Nâsır'a. karsı vaziyet alı- nacağının bir deliliydi. Amerika, müt- tefiki Suudu Nâsırdan ayırmaya mu- vaffak olmuştu. Suud'un Washington Washington'dan geçiyordu. lrakı ziyareti dört Arap memleketi a- rasındaki münasebetleri kuvvetlendi- recekti. Fakat Suud hâlâ agdat Paktı alevhtarlığından vazgecmemi: ti. Irak, herhalde şimdilik bu nokta Üzeri srar etmiyecekti. Irak ve Suudi Arabistanın şimdiye kadar bir- leştikleri tek nokta İsrail düşmanlığı idi; buna şimdi bir de Amerika dost- luğu katılmıştı. Bu, Amerıkun dip- lomasisinin bir başarısıvdı. kat Orta Doğuda huzursuzluk, da.ha uzu-ı müddet devam edeceğe benziyordu. Doğu - Batı Lâhana yaprakları “Veçen haftanın sonunda — bütün dünya gazetelerinde, Rus Ko- münist Partisi Genel Sekreterinin bir Amerikalı gazeteciye verdiği be- yanat birinci Ssayfalarda — neyşredili- yordu. Krutçef, konuşmasında dünya- nın belli başlı meselelerine temas edi- yor ve bu meselelerin halli için bir me tod getiriyordu. Krutçef'in metodunun aslında bir yeniliği yoktu. Zira Stasın, daha Yalta Konferansının hitamında yeryüzünde iki bilyüğün kaldığım, dünya sulhünün iki büyüğün anlaş- Kral Faysal Eski düşman, dost olur mu ? masına bağlı olduğunu söylemişti. Gerisi hikâye idi... Ne Birleşmiş M.l- letler, ne sun'i olarak yaratılmış di- ğer büyükler, Rusya ve Amerika a- rasında görüs farkları belirdiğinde, bir mâna ifade edemiyeceklerdi. Ha- len Kremlin'de Stalin değil, Krutçef oturuyordu. Fakat dünya meseleleri gene de aynı gözle görülüyordu. Ni- tekim Kremlin'in yeni sâkini, Ameı- kalı gazeteci Turner Cotledge'e dün- ya sulhünün Amerika ve Rusyanın omu7larında söylüyordu. başbaşa sulhü kurabılırlerdt İngiltere ve Fransa mevcudiyetleri zaruri- olmıyan figü- ranlardı. Krutçef, Amerikayı ziyaret etmeyi çok istiyordu. Fakat ne yazık ki ne resmen hatta ne de turist ola- rak böyle bir davet almamıştı. Her halde daha uzun muddet Kremlin de kapılarını hâdiselerinden evvel ırılanır gibi olan kapı tekrar kapanmıştı. Krutçef, başbaşa konuşmak müm- kün değilse fıgüranların da yer aldı- ğ bir Dört Büyükle da razı böyle halledılebıhniı *“Milletlerara- sı gerginlik meselesi lâhanaya ben- zer; lâhanamn yapraklarını tek tek koparacak olursak güöbeği mevdana çıkar” ... t - AKİS'in geçen sa- yısında da bildirdiği gibi - Mr Dulles hâlen Krutcef'le beraber yıklamaya pek hevesli gözükmüyor- du. Bundan başka Kremlin'in büyük dünya meseleleri hakkındaki fikirle- ri, Batı görüşü ile taban tabana zit- i a Doğu tı. Amerika Ort da Ruslarla görüşülecek bir mesele olmadığını düşünüyordu. Orta Doğu Rusyaya manya meselesi, Rusya iie görüşülebilirdi. Fakat Rıslar da Al- manyanın birleşmesini, ancak Doğu ., Batıhlar NATO'yu kuv- vetlendirme azimlerini beyan etmiış- . Londradaki Silâhsızlanma Korı- feransı da, mutad Üzere, müsbet bir netice vermeden devam ediyordu. Kontrol mevzuunda bir anlaşmaya varmak, hakikaten cok güçtü. Avrunpa memleketlerinin Cenevre Konferansı sırasında uykularını ka- çıran Avrupamn sırtı Üzerinde yapı- lac Rus-Amerikan anlaşması, simdılik çok uzak bir ihtimaldi. Kolombiya Meşru Cumhurbaşkanı s ağdan soldan devşirilmiş bir ku- rucu Meclis, geçen hafta General Gustave Rojas Pinilla'yı ikinci defa Kolombiya Cumhurbaşkanlığına seç- teker teker kullandılar; tek sahihinin adıyla beraber okundu. AKİS, 18 MAYIS 1957 B ee lz