İKTİSADİ VE MALİ SAHADA | Kalkınma Yeni bir ümit kapısı ederal Almanya Devlet Başkanı Dr. Theodor Heuss'ün Türkiyeyi ziyareti sona ermeden Anadolu Ajan- 81 vasıtasiyle yayılan bir ha çok insan yeniden — iİlimide d..—,üıdı) Kalkınına yükü altında ezilme çi.e- sinin artık dolduğuna, yakında daha iyi günler başlıyacağına inananlar çıktı. Kalkınma sıyasetimizin dilmme- nini ellerinde tutanların daha fa:dıı sevinmiş olmaları mümkündü. İşte nihayet kayalıklaı-dım uzaklaşma i.- tikametine yöneliyorduk!. Haber bundan bir yıl önce Alman- ya ile Tiürkiye arasında imzalanmış olan bir anlaşınanın Alman mercile. ri tarafından tasdık edilmiş ve Mayıstan itibaren yürürlüğe girmış olduğunu bildiriyordu. Aniaşma ge- reğince Türkiye Almanya için 740 milyon mark tutarında silâh ve cep- hane imâl edecekti. Batı Almanya NATO teşkilâtı içi- ne alındıktan sonra bu memleketin yeniden silâhlandırılması için çalışı!- mağa başlanmıştı. Almanya kendi sı- lâhlarını kendi imâl edebilecek hale çoktan gelmişti. Harbin tahribatı cok büyük olduğu halde Alman siya- hastalıktan kurtarmağa —muvaffak olmuşlardı. O yıldan bugüne hızla yaralarını saran, gelişen, kalkınan bir Almanya dostun, düşmanın dikkatiıni çeken bir memleket olmuştu. İstih- sal günden güne artıyor, dış ticaret imkânları büyüyor., Mark son derecce sağlam bir para haline geliyordu. Fakat bu hızlı gelişmede Almanya- nın artık bir orduya sahip olmaması- nın da payı olduğu şüiphesizdi. B'r- çok Avrupa memnleketlerinde bu du- rumdan şikâyet ediliyor. rekabet mücadelesinde Almanyaya daha Daş- langıçta bir Üüstünlük tanınmış olma- B1 acı acı tenkit ediliyordu. Şimdi Almanya yeniden silâhlana- caktı. Bunu kendi imkântarı ile sağ- laması, daha doğrusu silâhlarını ken- disi imâl etmesı mümkündü. Fakat si şart değildi. Öteki NATO Üyesi memleketlerde hazır kurulmuş silâh e cephane fabrikaları vardı. Bunllur boyuna silâh ve cephane imâl ediyor- lardı. Almanyanın elinde de bol bhul para vardı. Ne diye bu fabrikaların mamüllerini satın almamalıydı? Almanlar askeri fabrika kurma yoluna girmemelerine, sebep olarak bir de daha çok askeri denebhilecek bir mahzuru ileri sürüyorlardı. Bu- gün Almanya ikiye ayrılmıştı. Doğu Almanya doğrudan doğruya Mosko- va'ya bağlı bir komüÜnist Gdevletti. Yani komünist dünya ile hür dünya- AKİS, 18 MAYIS 1957 nın sınırları Almanyayı da ikiye ayı- riyordu. Almanya bugün askeri fab- rıkalar kurabilirdi. Fakat yarın bir silâhlı catışma başlayınca bu fabrilka- ların tahrip edilmesi veya daha uzak bir ihtimalle düşman eline geçmesi belki saat meselesi olacaktı. Böyle bir ihtıyatsızlığa düşmemek gerekir- di İste böyle bir hava içinde Batı A:- manya birliklerinin silâh ve cephane ihtiyaçlarının dışardan karşılanmansı kararlastırıldı. Alırnacak miktar çok büyüktü, Bunun için ödenecek mark miktarı da muazzamdı. Bu bakımdan NATO icinde silâh ve cephane imâl e- debilecek memleketlerden ikisi arasın- da hafif bar rekabet başladı. Bu ikı memleket siparişin bilvük kısmını &- labilmek, böylece bozuk olan iktisa- di durumlarını bir parç düzeltmek istiyorlardı. Bu memleket]erden biri talya, ikincisi de Türkiye idi. Türkiye ötedenberi kendi cephane ihtiyaçlarının büyük bir kıamımı içer- den karşılayan bir memleketti. İm;l ettiği bazı cephanelerin vasıfları da birçok yabancılar tarafından beğeni- liyordu. Bu bakımdan Almanyadan büyükçe bir sipariş koparmak mü:lmn- kün olac K EMNIYEİ SANDIĞI 1957? Yıle ı) Tasarruf Hesapları İkramtyeteri Çittehavuzlar 'da APARTMAN DA!RELERİ Bahçelievler 'de — < ARSALAR .i y Zengtn PARA İKRAMİYELERİ ! kişiye 120.000 Liralık AYLIK GELİR İkramiyesi ÖĞRENCİ Hesaplarma 35.000 (Cirolık TAHSİL İkramiyelent olarak en aa 500.000 ,.... Ayece 2 Milyon Lirahık ı Mesken Edinme Kredileri A »2 (İpatek Karşılığı ) Bu işin herkesin alâkasını çektiği bir sırada yapılan bir tâyin hüküme- tin meseleye verdiği ehemmiyeti is- pat etti. General KAmil Argut Bonn Büyükelçiliğimiz nezdine Ortaelçi pu- yesi ile tâyin edilmişti. Kâmil Arg'ıt yüksek mühendisti. Uzun zama, lâh ve cephane imalâtı ile alâkalı bır askeri dairenin başkanlığını yapımnı9- tı. Daire başkanlığından alınarak Bonn Büyükelciliği nezdine verilmesi şüphesiz bu cephane işi ile yakından rabıt liydı. milyon mark gibi büyük bir meblâ.ğm bir kaç yıl içinde Türkiye alacakları arasına girmesi şüphesiz bir parça ferahlamamızı mümkün k:- lacaktı. Almanyaya hbhorclarımızın ö- denmesi Almanya ile olan ticari müna- — sebetlerimizi kolavlaştıracaktı İhti- yeniden oradan temin etmeğe başla- ! mamız hiç şüphesiz çok faydalı ola- | caktı. | Fakat bugün bazı kimselerin ka- pıldıkları iyimserliği benimsemek kAnsızdır TUrkıyenın iktisadi du- rumu sadece bö e bir siparişi ka- / bul e ekle bırdenbıre duzeliverepğ( halde değildir. Fakat bu iyi bir hr— sattır. Dikkatli, bılgılı. plânlı, pr,og- ramlı bir çalışma bir hepimizi biraz daha iyi duruma ka- vuşturabilir. Fakat bu herşeyden ön- da, rıya ulaşmak için kafı değıldır t Nüfus . Ş Çıkar yol hangisi : eçen hafta içinde dünyanı ııınd meşhur demograflarından bı“ri 3 olan Alfred Sauvş. Ankarada bir konq an dır Türkiye nüfusundaki hızlı art sın bazı kimseleri endişelendirmeğ ırlardan b iktisatla uğraşanların Üzerinde dul! dukları bir mevzudur. İktisat insa ihtiyaçlarının karşılanması ese ile uğraştığına göre ihtiyaçları ka lanacak insanların sayısı bu sal çalışanlar için son derece ehem yetlidir. A! Nüfus ile alâkalı olarak ılen sıi' len görüşleri başlıca iki g lamak mümkündür. Bırıncı grup ü artışının cemiyet için, dünya İçi felâket olacağı yolundaki gö