YURTTA OLUP BİTENLER senhower doktriniyle İngilterenin ye- rini alıyordu. Kıbrıstaki hakimiyetini devam ettirmek artık İngiltere için hayati değildi. Bermuda'da İngilte- re ve Amerikanın yeni durum muva- cehesinde Kıbrıs görüşlerini müştere- en tadil ettikleri muhakkaktı. Yu- nanistanı tatrnin. etmek için artık stratejik mülâhazalar bir mâni teşkil etmiyordu, Meşhur siyasi papazın serbest bırakılması, Ada meselesinin halli yolunda atılmış ilk adımdı, Cumhuriyet Hükümeti, durum bu hale gelmezden önce, Lennox-Boyd'- un bir beyanatından mülhem olarak Kibrisin taksimi tezini kabul ediyor- du. İngiliz Müstemlekeler Bakanı i- çin Taksim, "nihat bir hal çaresi" idi. Yani lngıltere diğer bütün yol- lar denendikten sonra, Taksimi son çare olarak düşünüyordu. Hâdiseler, İngilterenin son çareye baş vurmaz- dan önce, diğer hal çarelerini dene- yeceğini gosterıyordu Nitekim İn- giltere soen Zzamanlarda Taksimden hiç bahsetmez olmuştu. Cumhuriyet Hükümeti, Taksim fıkrıne sarılmak- la muhtemelen acele etmiş ve manev- ra kabiliyetini zayıflatmıştı. Adada durum iyasi Papaz Atinada Londra yol- culuğu için hazırlıklarını yapar- ken, İngiliz Savunma Bakam Dun- can Sandys de Kıbrısa geliyordu. Se- yahatin sebebi açıklanmamıştı. Chur- chill'in damadı Adada son derece giz- li tutulan temaslarda bulunmuştu. Lefkoşe mahreçli haberlerde Sa- vunma Bakanının Kıbrıslı Rumları muhtariyet fikrini maya çalıştığını gösteriyordu. Determination prensibinin tatbikine şimdilik durum müsait değildi. Sa- vunma Bakam bunun birkaç yıl sonra mümkün olabileceğim — söylü- yordu. Lefkeşeden gelen bu haberle- rin sıhhati şüpheyle karşılanmalıy- dı, Ama İngilterenin Kıbrısı Yunanlı- lara verme vaadları yeni değildi. Da- ha 1878'de General Wolseley, Osman- lı İmparatorluğundan Adayı teslim almaya geldiği zaman kendısını kar- şılamaya gelen Patrik "İngiltere. Kibrisin Yunanistana ilhakına yar- diım etmek için buraya geldi" diyor- du. O zamanın Başbakanı Gladstone da Patrikten farklı konuşmuyordu: "Kıbrıslılar Yunanlı kardeşleriyle bir- leşmeyi son derece arzu etmektedir- ler. İngilterenin Kıbrıslıların vatan- perverlıgıne silâhla mukabele etmi- yeceği muhakkaktır". İngilterenin vaadları bu müstemle- keci edebiyatından da ibaret değildi. Birinci Dünya Harbinde de lngıltere Yunanistanı harbe girmeye ikna için %ene Kıbrısı peşkeş çekmişti. hamberlain, Ramsay Macdonald gi- bi devlet adamlarının da Yunan tezi- ne taraftar oldukları biliniyordu. Bu düşüncelerin izlerine bugün bile İn- giliz halk efkârında rastlamak müm- kündü. Nitekim geçen hafta İstan- bulda, geçen İşçi Partisinin Dış İşleri sözcüsü Beyan da nezaket icabı son 8 Patrik Athenagoras New — York'tan İstanbula derece kapalı ve ihtiyatlı konuşması- na rağmen milletlerin kendi kendim idaresinden bahsetmişti. Ama bu madalyonun sadece bir yü- züydü. Öteki yüzde Adada — yaşıyan 120 Un Türkün ve bütün Türkiyenin son derece haklı, fakat dünya efkâ- rına mal' edilemiyen düşünceleri var- dı Kıbrıs meselesindeki son dolayısıy- la, Adalı Türkler ciddi endişeler için- deydiler. Düne kadar İngiliz makam- ları Kıbrıslı Türklerle sıkı işbirliği yapıyordu. Adaya girip çıkanları gö- zetleyen. Türk gümrükçülerdi. Bir- çok mühim idari mevkileri Türkler işgal ediyordu. Polis Vazıfesını Türk- ler yapıyordu. Ama enbire Ada- daki İngiliz askerleri Rumlarla sar- maş dolaş olmuşlar, çetecilerin tes- lim olmamasına rağmen Türk polis- lerin ellerindeki silâhlar geri alınmış- . 23 Nisan Milli Hakimiyet bayra- mını kutluyan gençlerin elinden Po- lis Müdürü Türk bayrağım almaya kalkışmıştı. Düne kadar güvercinler ve Yunanlı çetecılerle savaşta "bü- yük muvaffakıyetler gösteren Ma- reşal Harding'in de durumu değişi- vermişti. Meşhur papazın serbest bı- rakılmasına şiddetle muhalefet etti- ği söylenen Mareşalin halen, Londra konuşmalarına — katılacak bır Türk temsilcisi aramakla meşgul bulundu- ğundan bahsediliyordu! H arios'un "sâdık" dostu İngiliz milletvekili Noel Baker'in verdiği be- yanat da pek yürek ferahlatıcı değil- di. Harding 127 komünisti serbest bı- rakmıştı; diğer taraftan emniyet ted- birlerini gevşetiyordu. Harding'e gö- re İngilterenin meşhur siyasi papazı serbest bırakmasının sebebi şuydu: Böylece Kıbrıslı Yunanlılar, İn- gilterenin bu sefer hakikaten anlaş- maya hazır olduğu hususunda ikna e- dileceklerdi. Ama Kıbrıslı» Türklerin endişesi de bu anlaşmaydı. Adadaki huzursuz- luk ve üzüntü gittikçe artıyordu. A* dadaki Türklerin gözleri — Ankaraya çevrilmişti. Sessizliğin arkası Fakat Cumhuriyet makta devam ediyordu. Makari- os'un serbest bırakılmasından sonra Başbakan Menderes, tek bir beyanat- ta bulunmuştu. Bunda da Kıbrıs mev- zuuna temas etmemiş, Yunan hükü- metinin cidden çok garip ve uygun- suz hareket tarzına dikkati çekmekle iktifa etmişti. Yunan Hükümetinin Makarios'a — tertiplediği — karşılama töreni hakikaten gülünçtü; hakika- ten milletlerarası usullere aykırıydı. DIŞ Hükümeti sus- Fransız ihtilâlinin tarihi tetkik edil- diği vakit, tek bir şahsın çeyrek asırdan fazla müddet harici siyasete hâkim olduğu görülür. İhtilâlin baş- langıcından Restorasyona kadar, Fransa müteaddit defalar rejim de- ğiştirmiştir. Her rejim değişikliği, sa- yısız insanların mevkilerinden ayrıl- malarına, hapse atılmalarına ve hat- tâ giyotine gönderilmelerine — sebebi- yet vermiştir. Fakat, dahili mesele- lerin, idari ve içtimai müesseseleri köklerinden söken fırtınalara sahne olduğu devirlerde, Talleyrand, Fran sız hariciyesinin dizginlerini elınde tutmuştur. Onun şahsiyet ve nüfuzu, Napolyon harplerinden mağlüp çık- masına Trağmen, —Fransanın büyük devletler camiasında yerini muhafa- za etmesine âmil olmuştur. Metternich de, aynı asırda, bünyesi tedricen zayıflayan Avusturya - Ma- caristan İmparatorluğunun mukad- deratına istikamet vermiş bir devlet adamıdır. Avusturya - Macaristan or- dularının Napolyon karşısında Viya- naya kadar gerilediği günlerden XIX. Asır ortalarına kadar, Metternich, Avrupa meseleleri uzermde SÖZ sahı— bi sayılı şahsiyetler arasında mevki almıştır. Onun siyasetten çekilmesi, büyük bir İmparatorluğun kuvvetler muvazenesinde oynadıgı rolü ehem- miyetten düşürmüştü Kraliçe Viktoria'nın hayata gözle- rini kapadığı gün, saray bahçesinde iki devlet adamı arasında dikkata şa- yan bir muhavere cereyan ediyordu. Bu iki şahıstan biri, Muhafazakâr Parti lideri Lord Salisbury idi. Salis- bury, muhatabına Victoria devrinin hususiyetlerini anlatıyordu. Kraliçe- nin yarım asrı 'tecavüz eden saltana- ta esnasında, İngiltere dünyanın en büyük, kuvvetli ileri ve müreffeh AKİS, I7 NİSAN 1957