a Mahkemesi Başkanı Nef i Demırlı— oglu 'görülen lüzum Üzerine" emekli- ye sevkedıldıgını öğreniyordu. Aynı gü Sabah'ta hukuki cephesi vazıfelılerın elbette dikkatindan kaç- mıyacak olan bir başmakale neşredi- liyordu. Makaleye mevzu olarak Nef'i Demirlioğlunun başkanı bulunduğu Bi- rinci Ağır Ceza mahkemesinin Ruben Asa hakkında verdiği 300 bin lira ke- faletle tahliye edilmesi kararıydı. Ye- ni Sabah, bu kefaletle tahliye kararı- nı ele alıyor ve bu noktadan hareket- le hakimlere tanınan geniş takdir hakkından ve hâkim teminatından şikâyet ediyordu. Makale cidden ü- züntü uyandırıcıydı. Bütün bu hâdiseler, şimdiye kadar görülmeyen -veya öyle davranılan- bir lüzumu ortaya koyuyordu. Mah- kemelerin istiklâli ve hâkim temina- tı mevzuunu, iyi niyetle ve yeni baş- tan ele almak.. Zira müstakil adalet, yalnız demok- ratik rejimin değil, insanca yaşama- nın ve tebaa değil vatandaş olmanın ilk şartıdır. Teminatlı ve müstakil hâkimlerin bulunmadığı bir memle- kette yalnız hürriyet ideali yok ol- makla kalmaz, cemiyet hayatının te- melini teşkil eden bütün kıymetler yok olur veya tehlikeye düşer. Gü- nün Şartları içinde kendilerini kuvvet- li veya "gözde" hissedenlerin bile em niyeti mustakıl adalete bağlıdır. Mus— takil adalet yoksa en kuvvetlinin duy- duğu emniyet hissi bile pek aldatıcı bir histir. Kıbrıs "Harriman meselesi" Gecen hafta bir "Patrikhane me- selesi"ne dönen Kıbrıs işi, bu haftanın başında da, bütün gazeteler- de ve radyoda bir "Harriman mese- lesi" olup çıkmıştı. New York eyaleti valisi Averell Harriman, meşhur siyasi New York'a çağırıyordu. tin yapılip yapılmıyacagı henüz meç- huldü. Fakat "kurt siyaset adamı" Harrıman davetının Türkiyede uyan- dıracağı tepkılerıı unutmuşa benzi- yordu. Nitek Amerikalıların pek sevdiği demokratık metodlara uy- gun olarak. Türkiyenin dört bir ta- rafından New York'a protesto tel- grafları yağmaya başladı. Telgrafla- rın bir suretinin de Ankara Radyosu- na gönderilmesi unutulmuyordu New York'un Demokrat valisi yı- ğın halinde protesto veya tasvip tel- grafları almaya alışkındı. Bu, Ame- rikada olağan bir sevdi. Meselâ Kral Suud aleyhinde nutuklar veren New York şehri Belediye Başkanı Wag- ner de birçok Amerikalıdan tenkit mektupları almıştı. Fakat Harriman, ihtimal ilk defa kadar, şiddetli bir dille yazılmış protestolar alıyor- du.New York eyaletinin bir sözcüsü, gönderilen telgraflar hakkında hiç AKİS, 27 NİSAN 1957 5 'bir şey söylememeyi tercih etmişti. Bu telgraflar Amerikada neşredıle— cek olursa, aslında yerden göğe ka- dar haklı olmamıza rağmen yandıracağı intihanın lehimize ol- maması ihtimali kuvvetliydi. Har- riman'ın daveti yalnız Türkiyede infial uyandırmamıştı. İngiltere de New Yor valisinin — teşebbüsün- den pek hoşlanmışa benzemiyor- du. Bilhassa Muhafazakâr Partinin müfrit unsurları öfke içindeydiler. Paul Williams, "Kıbrıs, henüz bir A- merikan müstemlekesi değildir" di- yordu. Esasen Hârriman'ın siyasi bir gaf olduğunda zerre kadar şüphe ca- iz olmayan davet teşebbüsü, Kıbrıs meselesinin halliyle yakından veya u- zaktan ilgili değildi. Asıl mühim me- sele Türkiyenin Kıbrıs meselesine ha- yatı ehemmıyet verdıgının Turkıye ennox - Boyd ve Menderes Taksim fikri doğuyor için tatminkâr görünmeyen bir hal çaresinin vahim neticeler doğurabi- 1lecegın1n Amerikan Dış İşleri Bakan- ığına anlatılmasıydı. Hâdiseler, Cumhuriyet Hükümetinin geçmişte Amerikanın Kıbrıs Siyasetini dikkat- le takip etmediğini gösteriyordu. Bu haftanın basında Pazartesi ge- cesi Yeşilköy Hava Alanında topla- nan gazeteciler, Amerikanın Kıbrıs hakkındaki son görüşlerini aydınlata— cak bir iki. kelime elde etmek için 3P- atlarca boş yere beklediler. Senelık tatilini tamamlıyarak Türkiyeye dö- nen Amerikan Büyük Elcisi Fletcher "VVarren'in İstanbula koltuğunun al- tında hususi bir mesajla uçaktan ine- ceği tahmin ediliyordu. Böyle bir me- saj getirmediğini kat'i bir dille söy- leyen Büyük Elçi, gazetecileri suku- tu hayale uğrattı. Fakat Büyük El- YURTTA OLUP BİTENLER ci bazı gönüllere su serpmekten de eri kalmadı: Harriman'ın hareketi- nın Amerikan dış siyasetiyle uzaktan yakından bir münasebeti olamıyaca- gını belirtti. Ekselans Warren'in beyanatındakı bir cümleye gazetecilerin bilhassa zi- hinleri takıldı. Elci, "Ameri- kanın goruşlerınde bir degışıklık OL- madığım" söylüyo Bu söz nasıl tefsir edılmelıydı" Meşhur papazin serbest bırakıldığı günden beri, Cum- huriyet Hükümetinin Amerıka nez- dinde yaptıgı teşebbüsler, State De- partment'ın görüşlerinde hiç bir de- ğişiklik yapmamış mıydı? Esasen Amerikanın Kıbrıs meselesi - karşı* neydi? Bu sualleri dırmasını beklemek beyhudeydi, nunla beraber sırf hâdiselere baka- rak," Amerikanın Kıbrıs siyaseti hak- kında bazı fikirler edinmek kabildi. Amerikanın Kıbrıs politikası merikanın Kıbrısla alâkadar ol- asının -stratejik sebeblerle- baş- langıcı İkinci Dünya Harbinden, son- raya rastlıyordu. Yeşil Ada, Altıncı Amerikalı filosu için mükemmel bir üs olabilirdi. Atlantik Paktının imza- lanması Amerikaya, Napoli ve Giritte üsler sağlamıştı. Buna rağmen Ame- rikanın Kıbrısa alâkası gene de azal- mış değildi. Şimdi Amerika ve İngil- tere arasında Orta Doğu hakimiye- tini ele geçirme mücadelesinin sessiz- ce, fakat hararetle devam ettiği gün- lere dönelim: İngiltere, İran Ve Mı- sırda ciddi güçlüklerle karşı karşıya— dır. Amerika ise "müstem İn- giltereye karşı milliyetçilik hareket— lerini desteklemektedir. Yunanistan- a 1947 sonundan itibaren ananevi lngılız dostluğu, yerini Amerikaya terketmektedir. O sıralarda yabancı basında çıkan yazılar, Amerikanın açıkça "Enosis"i desteklediğini gösteriyordu. Ameri- ka bu yardıma karşılık olarak, Kıb- rısta kendisine "üs verilmesini şart ko— şuyordu.Yunanistan üs vermeye ZI oldugu takdirde, Amerika "Eno sis'in gerçekleşmesme yardım ede- cekti. Bu sırada Cumhuriyet Hüküme- ti ise, Türk-Yunan dostluğuna güve- nerek ve ihtimal bu dostluğu zedele- memek endışesıyle "Kıbrıs diye bir mesele yoktur" tezinde ısrar ediyor- du! 1952 Şubatında, İran ve Mısır buh- ranları had safhaya girdiği sıralarda, yetkili Amerikan kaynakları, Birle- şik Devletlerin B 36 ağır bombar- dıman - uçakları için Kıbrısta bir hava Üüssü tesis etmeyi düşündü- ğünü bildiriyordu. Hatta bu husus- ta (Londra ile temaslar u. Diğer taraftan Amerika Ati- nadaki faaliyetine de hız vermişti. Kıbrıstakı sendikaların komünist nü- fuzu altına düşmesini önlemek ve ko- münistlere karşı hür bir sendika teş- kil etmek için, Amerikan İş Federas- yonu Adada bir hayli dolar harcamış-