YURTTA OLUP BİTENLER tı. Gene yabancı basın, bu gaye için Enosis"e her yıl 300 bin dolar verildi- ğini yazmaktadır. Gene aynı tarihlerde. Amerikan tabiyetindeki meşhur At- henagoras. Fener Patrikhanesine dö- nüyordu. Tesadüfün garip bir tecelli- Si, gene o sıralarda iki yıllık bir A- merıka seyahatinden dönen Makari- Kıbrısta "Enosis" hareketinin 1li- derlıgıne ele alıyordu! Bu durum 1953'e kadar böylece devam etti. Fakat 1953 Şubatında İngiliz- Amerıkan mucadelesi birden- bire sona erdi. nda Musaddık'ın sonu gelmişti. Suveyş Kanalı mesele- Amerikanın gerek İngiltere, gerek Mısır üzerine yaptığı tazyikler saye- sinde hal yoluna girmişti. Bu değişik- lik yeni Dış İşleri Bakanı Dulles'ın yeni politikasının neticesiydi. Dulles, Orta Doğuda İngiltereyle rekabet ye- rine anlaşmayı tercih etmişti. Kanal bölgesinden askerlerını çeken İngil- terenin Kıbrıs üssünü muhafazasını, Amerika mecburen kabul edıyordu Bu sebeble Amerika 1953'ten sonra "Enosis " i desteklemekten vazgeçti. Bilakis Yunanistanın miliyetçi tema- yüllerini frenlemek için Atina üzerin- de tazyikler yapmaya başladı. Bu sı- ralarda Türk'yenin bir sualine cevap o Dış İşleri Bakanı MacMıllan "Ingılterenm Adadaki ha- kimiyetini devam ettireceğini"" söylü- yordu. Sir VVinston Churchill de Dış İşleri Bakanının sözlerini teyid edi- yordu: "Majestelerinin hükümeti, A- da üzerindeki bir hakimiyet değişik- liğini kat'iyen düşünmemektedir" İngiltereden Kıbrısı terketmeyece- ğine dair bu garantiyi alan Cumhuri- yet Hükümeti bu tarihlerde Adada statükonun muhafazası lehinde vazi- yet alıyordu.. Eğer İngilizler Adayı Averel Harriman Çam devirme rekoru KIBRIS Kıbrıs davasının beynelmılel sıya- set sahasında almış olduğu va- siyet karşısında her Turkun yure- ğinden yaralı bulunduğunda zerre- ce şüphe yoktur. Bilhassa son İki haftadan beri butun yurtta hüküm hiçe len bu anlayışsızlıgın sebeb olduğu ırgınlığı mütte- etmelerı lâzım- n çok sert, hatta tasvibi caiz sayılmaya- cak kaba kelimeler şeklinde teza- hür ederse, bilhassa — Amerikalıla- rın bunu milletçe duyulan esefe at- fetmeleri icap eder. Rüzgâr ekenin yağmur bıçtığı karşılığı her lisanda olan bir s Fakat Kıbrıs davasının bugünkü halinden dolayı büt kabahati başkalarının anlayışsızlıgında, ka- sıtlı tutumlarında aramak yapılma- son harekettir. bulunması şart olan hal çaresini uzaklaştırmaktan başka işe yaramaz. Kıbrıs politi- kamızın, işin tâ başından beri ha- talı olduğu öylesine aşikâr, yaptı- anlatamadığımız utlaka daha doğru bir Bunların biri Halayın s tik yollardan Fransanın elinden çe- kip alınarak anavatana ilhakı, di- ğeri de İ dan Turkıyenın İkinci Dünya Har- binin kan, gözyaşı ve hara harabesinden uzak tutulmasıdır Her iki halde de beynelmilel siyaset sahasındakı vasiyetimizin bugünküyle kıya kabul etmıyecek kadar az avantaj- h olduğu bir hakikattir. Bugünkü kon_ıonktur Türkiyeyi Doğu ile Ba- tının birleştiği yerde Batı için elzem bir kale haline sokmuştur: Kore meselesinde takındığımız uyanık ve basiretli tutum Türk Ordusunun mill andıran ne getirmiştir. Yalnız Amerika için değil İngiltere için de son derece DAVASI VE ehemmiyetli bir müttefik sayıldı— ğımız muhakkaktır. O halde; avan- tajsız şartlar altında Hatay d âva- e harpten uzak kalma başarı- sını kazanmışken Cumhuriyet tari- tilmizin en avantajlı bir devresinde Kıbrıs işi niçin aleyhimizde geliş- miştir ve aleyhimizde gelişmekte- dir? Bunun birinci sebebi Hatay da- vasında ve İkinci Dünya Harbi Sı- rasında hâdiselere, — hâdiseleri ya- ratan faktörlere, nihayet karşı ta- raflara son derece doğru teşhısler koyduğumuz halde —buğun böyle bir melekeden mahrum olmamızdır Siyasette başarının en mühim suru, teşhiste yanılmamaktır. Ha- riciyemiz Kıbrıs diye bir meselenin mevcudiyetini senelerce inatla İn- â miş, — Yunanlılar tarafından atlatılmıştır. 1950-1953 yılları alâyişli, mizanseni bol bir "Yunan dostluğu" büyüsü içinde geçirilmiş tır Hariciyemiz o ataletile bugün- mesulü ol- zine sempatik hale geldikten sonra, Kıbrıs meselesinde bir de Türkiye- nin bulunduğu hakikati pes perde- den söylenilmeye başlanmıştı. Ha- riciyemiz yanlış teşhısı sadece Yu- nanistana koymamıştır. İngiltere ve Amerikanın tutumları hususun- daki tahminler de daima hatalı çık- mış, bu iki memlekette umumi ef- kârın hayat ehemmiyeti hiçe s yılmak ı te miştir.. Harıcıyemız nasıl iktisadi sahada — "borçlan borçlanabıldıgın kadar, bize muh- tılı, istiraplı,' ) olmuşsa. Kıbrıs dâvasında da 'In- giltere ye Amerika Adayı vermez" teranesıyle yanlış politika gütmüş- tür. Hak er belirmeye başlayın- a ıse, tenakuzları tenakuzlar ta- kip etmiştir. Netice meydandadır. Bu neticeyi doğuran ikinci bir sebeb İktidarın kendini ve Türk mumi efkârını bir takım — hayali zaferlerle oyalamayı tercıh etmış ni kolaylaştırmıştır Londra K nferansından telerimizde "Yunan du" manşe tınden geçılmemış, İngil- terenin, Ameri n Türk tezini des- tekledıklerı mutemadıyen ilan 0- lunmuştur. Zafer — çelenkleri yurt dışına çıkan her. temsilcimizin ha- AKİS , 27 NİSAN 1957