BİZ HEPİMİZİN GÜNAHI gına geçirilmiş, yanlış teşhisi yan- hş aksettirmeler takip etmiştir. İki nutukla dâvaların halledilebile- ceği inancı yayılmak istenmiş, böy- le bir nutku "Yunanistanda panik", «İngilterede korku", "Amerikada dehşet" gibi güvercinli — ajansların haberleri takip etmiştir. Ingıltere Taksimi tünelin ucunda bir ihtimal olarak işaret ederken, sanki Tak- sim oldu bitti gibi gosterılmış, Bir- leşmış Milletlerin, muğlak kararı zaferi olarak İlân edilmiş, A- merıkadan fatih edaları ile dönül- müş, parlak beyanatlar yapılmış, daha fenası bu yanlış haberler ü- zerine politika bına edilmiş; İkaz- lara, vaziyetin böyle olmadığını söyliyenlere kulaklar tıkalı kal- mıştır. Yunanistanı bilmek lâzımdı, İngiltereyi tanımak lazımdı rikadan koku almak şar Halbu- ki hakikat hiç te gorulmıyecek gı- bi değildi ve bunu söylemeye cesa ret edenler pek âlâ soylemışlerdı Evvelâ Adada, Adadaki hadıselerın Türk — pertavsızından geçirilerek dünyaya aksettirilmesiyle kazanıla- cak başarı, her şeyden çok bunlar yapılmadığı için gün geçtikçe sa- hillerimizden uzaklaşmıştır Biz Hatayı başka türlü mü anavatana kazandırmıştık? Kıbrısta, hak ba- kımından Hatayda olduğumuzdan daha az kuvvetli değildik. Hiç olmazsa mesele vuz zandığında Kıbrısı Türkiyede ıktıda- rın ve muhalefetin müşterek meselesi 'haline getirebilirdik. Halbuki İktidar bu mevzuda Muhalefet liderleriyle aynı masa başında oturmaktan hile kaçınmış, bu mevzuda inanılmaz bir inat göstermiştir. Hatta Kıbrıslı Türk liderlerin bile -ki onla yüksek çapta — olmadıklarını etmişlerdir- — Muhalefetle teması mümkün kılınmamıştır. — Yunan tanda İktidar ve Muhalefet bir de- mokraside olduğu şekilde —Kıbrıs deyince müttehit bir manzara gös- terip beynelmilel siyaset sahasına çıkarken biz bir türlü Mecliste tem- sil edilen partilerin başkanlarını fikir mübadelesi yaparken göreme- mişizdir. Bu yapılabilseydi, belki Cumhurivet ükümeti hâdiselere daha doğru teşhis koyma imkânını kazanacaktı. r da belli * unlarla acı hakikatlar olduğun- da hiç kimse gibi biz de müte- reddit deliliz. Ama işin ta başından beri hâdiselere Türk basınının bü- yük ekserıyetınden ve zaman za- man Cumhuriyet hükümetinden de- ğişik teşhis koyan AKİS'in mılletçe üzüntü duyduğumuz şu anda yeni- den -bizim kanaatımızce- yanlışlık- AKİS , 27 NİSAN 1957 lar yapılması ihtimali karşısında bu acı hakikatları söylemek cesaretini göstermemesi sadece AKİS hüviye- tine değil, aynı zamanda vatanımı- zın yüksek menfaatlerine hıyanet olurdu Şu anda bize lâzım olan büyük bir sogukkanlılık ve ondan da ılerı bir realizmdir. asınımızda çıkan bazı tahrikkâr yazıları tasvip et- meye imkan yoktur. Kılıcı çekip yürümek teraneleri ancak kitleleri zararlı yollara sürükler. Bu bakım- d umhuriyet Hükümetinin ta- kındığı tavrı uygun bulmamak im- kânsızdır. Şunu kafamıza koyma- hyız ki İngiltere ve Fransa gibi İki büyük devletin "Süveyş seferi" akıbetinin cereyan ettiği bir devir- de Kıbrıs isi mutlaka ve mutlaka masa başında halledilecek; başka yola sapan, dünya efkârını kendi aleyhine çevirmekten başka netice alamıyacaktır. Bu, Yunanistan için olduğu gibi Turkıye için de böyle- dir. Üstelik jeopolitik durumumu- zun bizi maceralara heveslendiremi- yeceği muhakka Politika sahasında ise her şey he- nüz kaybolmuş değildir. Yapılacak 1 numaralı iş Çankayada Devlet Başkanının huzurunda — Mecliste temsil edilen partiler liderlerinin derhal bir araya gelmeleri ve Tür- kiyenin tutumunu, kararını ilân et- meleridir. Böyle bir hareket İktida- rı ancak ve ancak büyültecektir. İ- kincisi, Amerikanın tutumundaki hatayı ve bızım azmimizi Amerika- Harrimana galiz kelimelerle kufretmek suretiyle degıl ağırbaşlı ama kat'i bir lisal Amerika Devletinin mumessıllerıne anlat- maktır. Amerika umumi efkârı- nı kazanma yarışında Yunanlılar- dan' pek peride bulunduğumuza göre, günün meselesi Amerika hü- kümetini basirete davet etmek- tir. Bunların ise, imkânlarımız he- saplanarak, doğru teşhis konula- rak yapılması / şarttır. Türkiyenin malık bulunduğu — avantajlar, Kıb- rısı ıırkııttııgumuz akıbetten kurta- rabilecek kadar kuvvetlidir. Mesele bunları gerektiği gibi kullanmak- tır. Henüz herşeyin kaybedilmemiş bulunması hakikati — kafalarımızda yer bulursa, komplekslerimizden hatalarımızda ısrar et- politikada — hislerimiz- den tecrit edilmiş olarak düşünme- yi bilirsek, varsın Atina Makariosu Olımpustan gelen Jüpiter gibi kar- şılasın. Adadaki haklarımızın zer- resine ne bugün, ne de yarın halel gelir. AKİS YURTTA OLUP BİTENLER Fletcher Warren "Değişen bir şey yok!"” terkederlerse, Kıbrıs Türkiyenin ola- caktı Amerıka İngiltereye verdiği sözü Bermuda konferansına kadar tuttu. Kıbrıs meselesini Birleşmiş Milletlere etiren — Yunanistanı — desteklemedi. Radclıffe Anayasasının kabul etme- si için Yunanistan üzerinde tazyikler- de bulundu. Yunan basınında Ameri- ka aleyhinde neşriyatın başlaması da bu tazyiklerin neticesiydi. Atinada nötralist temayüller baş gösteriyor- du. Bu sırada Yunanistanı ziyaret e- den Sovyet Dış İşleri Bakanı Şepilof, Atinada hararetle karşılandı. Balkan Paktının iki üyesi olan Yunanistan ve Yugoslavya arasında dostluk bağ- ları da bu sırada çok kuvvet kazandı. Amerikada, Ruslarla yeniden arası düzelen Yugoslavyanın tekrar komü- nist blokuna dönmesinden endişe edi- liyordu. Amerika Yunanistanın nöt- ralizme düşmesinden de ciddi olarak endişeye başlamıştı. Batıya taraftar Karamanlis hükümetini tutmak ge- rektiğini düşünüyordu. — Karamanlis düşerse, yerini daha müfrit biri ala- caktı. Bu sebeble, Amerikayı ziyare- tinde Karamanlis Başkan Eisenho- wer tarafından gayet samimi bir şe- kilde karşılandı. Süveyş seferinden sonra T alihsiz Süveyş Seferi,, Orta Do- ğudaki dununu değiştirmedeydi; A- meri'ka, itidal tavsiye etmesine rağ- men İngiltereyi desteklemeye muhte- melen devam edecekti. Fakat Süveyş seferi Orta Dokudaki durumu değiş- tirmişti. Resmi nutuklarda ne söyle- nirse söylensin, bu bölgedeki İngiliz nüfuzu sona eriyordu. Amerika, Ei-