YURTTA OLUP BİTENLER Bir Karar Hakkında skişehirde üç çocugu ciple esip öldüren, sonra da kaçan bir Ameri- kalı asker 600 dolar para cezasına mahküm edilmiş bulunuyor. Memleketimizde toplanan bir Amerikan divanı harbinin suçluya verdi- ği bütün ceza bundan' ibarettir. Askerin kaza sırasında "vazifeli" bulun duğu, bağlı olduğu Amerikan makamı tarafından verilen bir vesıkayla tevsık edilmiş, bunun üzerine mevcut anlaşma gereğince asker yüksek tbeli Amerikan subaylarından kurulan mahkemede muhakeme edil- mış, gene Amerikalıların raporlarına istinaden cibin frenlerinde bozuk- luk görüldüğü bildirilmiş, bundan dolayı askerin beraatına hükmolun- muş, fakat yaralılara yardım edecek yerde kaçtığı için 600 dolar ceza ödemesi kararlaştırılmıştır. Bu haberi pek çok kimse, geçen haftanın sonunda gazetesinde hayret içinde kalarak okumuştur» Bize yardım etmek için tâ memleketinden kalkıp gelen Amerikalıla- rın, vazifen bulundukları sırada ışleyebıleceklerı suçların Türkiyede ku- rulacak n mahkemesinde muhakeme olunmasını anlamak kabil- dir. Amerıka ıle butun NATO devletleri arasında bu hususta tip andlaş- malar imzalanmıştır. Yardım yapanların bir takım haklar talep et- mesini tabif karşılamak lazımdır. Fakat andlaşmanın hükümlerine göre muamele yaparken alakalı mercilerin çok dikkatli ve son derece basiret- li davranmaları en basit icaptır. Cezaların suçlarla mütenasip bulunma- Sı, tahkikatın tamamile tarafsız şekilde ikmali, sanıkların himaye gördii- ğü hissinin uyandırılmaması ve Türk umumi efkârının hislerinin renci- de edilmemesi başlıca gaye sayılmalıdır. Mahkemede vazife görecek su- bayların kendilerini Amerikada işlenmiş, Amerikalıları mutazarrır et- miş suçların' duruşmasını yapan Amerikan hâkimlerinin yerine koyma- larını, hükümlerini ona göre vermelerini, anlaşılması kolay fakat tasvibi imkânsız bir milliyetçilik hissine kapılmamalarını beklemek her Türkün hakkıdır. Zira her Türk, rıza ile verilmiş bir hakkın suiistimal edilme- mesini ister. Bu, o hakkın tabif karşılığıdır ve garantisidir. Amerika ile Türkiye arasındaki dostluk. NATO'nun diğer bazı mem- leketleriyle. Amerika arasındaki dostluktan çok farklıdır. Amerikalıla- F. Lütfi Karaosmanoğlu Ziyafet yasağı zaa" idi. il başkanlarının toplantısı rın bunu bilmemesine imkân yoktur. Oralardaki dostluk sadece devlet- ıı(nen îlğ::nişti ya.. lŞinlrıdi. Genî: Baş- ler, yahut hükümetler arasında olduğu halde buradaki doğrudan doğru- S0 araya gelenlerin epsılI(ıı ya milletler arasındadır ve Amerikan halkına karşı sevgi duyan bizzat emniyet memurlarının giremeyecek- Türk halkıdır. Bu muhabbet her vesileyle izhar olunmaktadır. Nitekim “"Amerikan Dostluğu" da, C.H.P. iktidarı zamanında başlayıp D.P. ik- tidarı zamanında olduğu gibi devam ettiğine göre, partilerin Üstüne çıkmıştır ve bizim nazarımızda milletlerin malı haline gelmiştir. Uzun yılların, emeklerin ve güzel hâdiselerin neticesi olan bu dostluğun aynı şekilde devam etmesini sağlamak artık herkes için vazife haline gel- miştir. Aksi halde, gayretlere hakikaten yazık olur. Türkiye kapitülasyonlardan çok çekmiş bir memlekettır ve bu mev- k "lâzımdır. zuda Türk milletinin hassasiyetini anlama a hakkının gönül rızasıyla devrinin suiistimallere vesile vermesi bızlerı çok üze- cektir. Bu hakkı talep edip alanlar, buna lâyık olduklarını bize ispat- la mükelleftirler. »Bir hâdise, iki hâdisı bakarsınız üzerine o kadar titrediğimiz "Amerika! daki yahut İngilteredeki "Ame e, üç hâdise arka arkay gelir, n Dostluğu" Fransa- rikan Dostluğu ndan farksız hale dü- şer. Arzulananın bu olmadğı aşikârdır. Ara bozmak için en ufak fir- satları bekleyenlerin ellerine kocaman silâhlar vermemek herkes için birinci gaye olmal Bunu unutmamalıyız. lantıydı,. demek ki Toplantılar ve Gösteri Yürüyüşleri hakkındaki ka- nunun şümulüne giriyordu, o halde cevaz yoktu. Fakat il başkanları An- karaya gelmişlerdi! Hiç — olmazsa kendilerini ağırlamak — gerekiyordu. İki defa lokantada yemek verilmiş- ti Gidişlerinden evvel Genel Başkan kendilerini evinde misafir etmek is- tiyordu. Tertiplenen ziyafetin gaye- si buydu. Hür. P. nde bir ara, bunun için valilikten müsaade istenilip istenil- memesi hususu bahis mevzuu oldu. Fakat teklife herkes güldü. — Gerçi lokantalarda verilen yemeklerde, em- niyete mensup şahısların etrafta do- AKİS, 18 AĞUSTOS 1956 laştığı müşahede edilmişti. — Ancak lokantalar nihayet umumi yerlerdi. , Polis de gelebılırdı, sivil de.. Ustelık memurların, siyasi konıışma yapıl- mamasına dikkat — etmelerini anla- mak kabıldı, kanun hakıkaten sıkıy- dı a, evde verilecek ziyafet için Doğrusu, buna henüz lüzum olmadıgı kanaati Hür. P. mesullerin- de mevcuttu. Yanıldıklarım anlamak- ta gecıkmedıl "Ankara valisi Ce- mal Göktan" imzasını taşıyan res- mi bir yazı ile vilâyet Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu adındaki vatandaşın evinde ziyafet veremeyeceğini alenen bildirdi. Valiliğe göre Fevzi Lütfi Ka- raosmanoğlunun ziyafeti bir "muva- leri evinde, üzerinde yemek de bu- lunan bir masa etrafında toplaya- caktı... İşte bu, Cemal Göktanın te- lâkkısıyle, yasak olunan toplantıyı dolambaçlı bir yoldan yapmaktı. Böy- lece, evde verilecek bir hususi ziya- fetın men edıldıgıne dair resmi Vesi- ka Hür. P. nin dosyasına girdi. Bu- günkü devrın hikâyesini ilerde ya- zacakların bahis mevzuu — evraktan genış istifade sağlayacağında zerre- e şüphe yoktu. Fevzi Lütfi Karaos- manoglu valılıgın kararım protesto etti. Fakat protestonun fiili neticesi gazetelerde intişar eden bir beyanat- P. Genel baş- rın hesabını partisi milletvekillerinin Mecliste soracaklarım bildiriyordu Doğrusu istenilirse Toplantılar ve Açıklama A KIS , Dergisinin 11/8/1956 beliada Komserliği tarafından bildirilmesi emrinin — mevcudi- yeti" hakkındaki iddia ve ona müstenit, yazı tamamile hilafı hakıkattır Tekzip olunur. Adalar Kaymakamı Salih Tanyeri '