Yşilköy vrar ıney;lanından'örünıiş Bir heyecan, teşkil edivermişlerdi. Hiç belli etme- den diğer arkadaşlarını süzüyor, tet- kık ediyorlardı. Kalıfornıyaya gide- olan Cem İpe ol bol denıze gırebılecektı ama Arızona yolcusu n Gökçe Bayender'in de yaman bır bınıcı olarak memlekete dönmesi ka- bildi. Daha evvel de Pariste beraber- ce gezmek yüreklerini daha — hızlı attıran bir cazibeydi. Arnavutköy Kız Koleji talebelerin- den Süreyya Barutçu pembe bir el- bise gıyınmıştı ve yanakları da pem- be pembe idi. O Minnesotaya gidecek- Gene aynı okuldan Gönül Epirden beyaz yakalı gayet güzel bir lâci- vert seyahat — tayyörü — giyinmişti. Kendisiyle konuşan gazeteciye: "Ben ortland'a gidiyorum, dedi. Henüz gittiğime pek inanamadıgım için pek heyecanlı değilim." Ama heyecanlı idi. Sağa sola ko- şuyor, boyuna konuşuyor, bu arada da poz vererek güzel resimler çek- tirmeyi ihmal etmiyordu. İncecik bir kız olan Sel de Arizona nın kurak ve sıcak bir mıntıkasına gidiyordu. Onun ablası ayni teşkilât tarafından bir sene evvel Amerika- ya gonderılmış ve kardeşi gitmeden 1 gün evvel memlekete — dönmüştü. Onun tecrubesı vardı. Etrafını saran kalabalık bir guruba Amerika hak- kında izahat veriyordu. Ankara kolejinden Zeynep Alagür, Massachusetts'e gidecekti ve kara- gözlükleri arkasında yavaş yavaş ağ- lıyan annesine cesaret veriyordu. Bir anne de, sessiz sessiz bir koltukta o- turan kuçuk kızı ülke Akını tesel- liye çalışıyordu. Gideceği evde çocuk- ar vardı, onlara çabucak ısınacak kendi kardeşlerı gibi onları sevecek- ti. Fakat bu sözler Ülkeyi isyan et- 22 bir. heyecan.. tirdi: En çok korktuğu şey zaten gocuk gürültüsü değil miydi? İki ya- şında bir çocuk vardı evde.. O ağlar- ken ülke nasıl çalışacaktı?. Vedalaşma Herkes konuşup kaynaşırken bir- den bir ses, ciddi bir ses küçük yolcuları gumruk muayenesine davet mişti. Birden koca salonu büyük bır sessizlik kapladı. Küçük Gönül gibi herkes artık bu gıdışın hakikat olduğunu anlamıştı. Anneler sessiz çocuklarını kucakladılar Çok zıt iki hissin tesiri altında kaldıkları yüz- lerinden okunuyordu. Çocuklarının bu güzel seyahat için seçilip. gitmeleri onların en büyük iftiharları idi; ço- cuklarının güzel şeyler ogrenerek dönmelerini istiyorlardı. Fakat onlar- dan bir sene gibi uzun bir zaman i- çin ayrılmak gayet güçtü. İçlerinde çocuklarını yalnız başına denize yol- lamıyanlar vardı, şimdi aynı çocuk- ları deniz aşırı uzak — memleketlere yonuyorlardı. Fakat vazife işte bunu emrediyordu: Mühim olan kendi ev- hamları ve merakları değil çocukla- rının iyi yetişmesi ve mesut olma 1 idi. Annelik zaten devamlı bir fedakârlık değil miydi? Gene anne değil miydi ki gözünden sakınarak buyuttugu evladını gülerek — harbe gönderiri Şimdi butun bu gözleri yaşlı anne- ler ve babalar tarasa çıkmışlardı. ümrük muayenesinden çıkan — ço- cuklarını seyrediyor, bağırarak son tembihlerde bulunuyorlardı. Çocuk- lar, uçakla Brüksele gidecek, Parista dünyanın her tarafından gelen diğer çocuklarla buluşacak ve Belçikadan gemiye binerek 800 kişilik bır Kafile halinde Amerikaya hareket edecek- lerdi Fotoğraflar çekildi. Selâmlar ve- rildi. Artık uçağa binilecekti. O za- man çocuklarda ani bir kıpırdanma Oldu. Kim daha evvel uçağa binecek, kim pilota en yakın, pencere kenar randa en güzel, yeri kapacaktı?. İşte dâva bu idi.. Galiba İsmail Günar bu şerefe nail oldu Anneler aglarken güldüler. "Sabe- na" havalanmıştı. Küçük pencereler- den bakan küçücük başlar hayal ma- yal görünüyordu: Fakat her anne, bir bakışta kendi çocuğunu seçiyordu. Moda Dar pantolon u sene Ayrupanın bellibaşlı bü- ük plajlarında pantalonun.elbise- lere galebe çaldığı müşahede edil- miştir. Bundan on sene evvel, şık ka- dınların gardrobunda hafta sonu ta- tili için yünlüden, için kesilmiş güzel bır pantalon bulunurdu ve bu tek ntalon bazen senelerce — ihtiyaca kafı gelirdi. Bu sene, şık kadınların yarım dü- zineden fazla pantalonu bulunmakta- ır. Bu pantalonlar ucuz ye fantezi- ye kaçan kumaşlardan çizgili, kare- li, benekli hattâ çiçekli basmalardan yapılmaktadır İstanbulda Hiltonda yapılan bir büyük defilede Amerika- nın tanınmış moda evi Lâks birçok yenı ,pantalon modelleri teşhir etmiş- ayet küçük pembe çiçek- lerle işli filizi yeşil, dar bir panta- lonun üzerinde aynı kumaştan bir şömiz . Yalnız bluz çi- çekle işli olmayıp, yaka uçlarında bi- rer tanecik pembe çiçek vardı. Avru- pa plajlarında ise, son günlerde en çok alâka toplıyan pantalon ve şort- lar "Kaşmir" kumaşından yapılanlar idi. Yeni bir salgın: Pantalon Bel ve paça mütenasip AKİS, 18 AĞUSTOS 1956