BASIN çin muaheze edilemezdi. Vaziyet in- celenirken bu gibi mahalli hususiyet- lerin göz önünde tutulması gerekırdı. Endonezya'da az da o ir parça basın hürriyeti vardı. Sonra Even- i kontrol edıldıkten' Holandalı gazeteci - mesele!: sınde En- donezya Komitesinin davranı: de- mokratık sayılabilirdi. Memleketı hakkında yanlış intiba uyandırma- mak için, Mr. Diah'a göre, Endonez— ya komitesinin bütün üyeleriyle cut meseleler hakkında ıstışare edıl— meliydı Evenhuls hadisesi- nin, meslekı ışl)ırlıgı konusunda EPI- nin gayretini göstermek bakımından seçme bir mısal olduğunu bildiriyor: du. End aki bazı gazetelerın bu hâ dıse karsısında susmalanna rağmen Endonezya Komiit Even- huıse yapılan muameleyı protesto Buna mukabil Holan mıtesı de, Holanda'da yapılan bır ba- sın toplantısmdan Endonezyalı bir gazetecinin çıkarılmasını protesto et- Raporun muharriri olarak IPI sek- LİRALIK PARA IKRAMıYElERm — reterliğin d en Armand Gaspard, En- donezya ile ilgili bütün haberlerin Endonezya kaynaklarından tahkik e dilmiş oldugunu izah etti. Sonra bır memlekettin bahsederken — verilen misaller, zikredilen vakalar münferi- den okunmamalı, metin içinde müta- lâa edilmeliydi. Raporda daima bili- nen ve tahkiki mumkuıı hâdiselere i- tilbar edılmıştı, buna rağmen görü- nüş tam mânasiyle doğru intibammnı vermiyorsa, bu uzaktaki meselelerin incelenmesindeki güçlüğe atfedilme- liydi. Reuter ajansından Walton Cole'a göre, bu incelemenin kifayetsiz olu- şu, Milletlerarası Basın Enstitüsü Sekreterliğinin tenkit edilmesine se- bep oluyordu. Tenkitl erin çoğu kay nakların gayri kafi olduğu noktasın- da toplanıyordu. Bu gıbı ıncelemeler yapılırken' ilgili memleketlerde — lâ- zım gelen tahkikatı — yapacak bir kadroya ihtiyaç vardı. IPI'nin totaliter memleketlerde basınıa nasıl kontrol edildiğine dair bir araştırma hazırlamasına dair tek- lifi çeşitli tepkiler uyandırmıştı. Hür A asın Servisinden Boleslaw Wierzbianski, peyk — memleketlerde basın re_ıımlerinde müşahede edilen gevşemenin — hükümetlerin davranı- şında bır degışıklık olmasından ılerı gelmediğini, iddia ediyordu. IPI, d mir perde arkasında konuşmak cesa- retini gösteren gazetecileri manen desteklemeliydi. Bu memleketler ba- , hakkında yapılacak incelemeler mahallinde yapılmalıydı. O memle- ketlerden gelecek malümatın umu miyetle hükümet kaynakları tarafın- dan yayılmış olacağı unutulmama- lıydı. Totaliter memleketlerde hükü- metin basın üzerindeki baskısı gerek basın, gerek hükümet tarafından ka- bul edildiğine gore, bu konuda fazla israr etmek "a kapıyı zorlamak" olurdu. Hükümetler bunu bir "rejim meselesi" olarak izah ediyorlardı. Sonra, böyle bir inceleme lazımsa! unun en iyisi mahallinde yapılabi- lirdi. Ekonomik baskı u toplantıda Die Presse'den Adam andruszka, basın üzerinde bir taraftan ıktısadı menfaat birlikleri- e sendikaların, öte taraftan pat- roıılar birliklerinin ve kartellerin to- ra etmekte olduğu iktisadi baskının tetkik edilmesini tekl f ediyordu. "Wandruszka — Avusturyad. s aller veriyordu: Mesela tıpo ışçılerı sendi- kası bazı gazetelerin özel seçim bas- kıları yapmalarına mâni olmuşlardı. Sonra bir gazete kâğıdı karteli bazı gazetelere kâğıt satmayı reddetmış- Bunun sebebi kıs en ihracatı daha kârlı ol uşu, kısm e bu ga- zetelerin kâğıt fiyatları hakkında ta- kındıkları tavrın patronların boşuna gitmeme siydi. Açıkça g orulen birşey vardı: Basın üzerindeki baskılar gıt- tıkçe genişliyordu. Bunların bir ye- nisi ve en tehlikelisi iktisadî baskı olarak meydana çıkıyordu. AKİS, 18 AĞUSTOS 1956