DÜNYADA Süveyş Konferansın arifesinde üveyş meselesini bir hâl tarzına (bağlamak maksadı ile İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devlet- leri tarafından tertiplenen — Londra konferansı, okuyucularımızın şu tırları okumakta olduğu sıralarda çalışmalarına başlamış olacaktır. Bi- lindiği gibi, yukarda saydığımız Uç devletin geçen haftalar içinde bulu- şan Dışişleri Bakanları, başlangıçta, bu konferansa 24 devleti davet et- mişlerdi. Bu 24 devletten 22 si da- veti kabul etmiş, bir tanesi ise kon- feransa katılmayacağını bildirmiş- tir. Süveyş Kanalını devletleştirerek Süveyş buhranının çıkmasına yol a- çan Mısır ise, türlü vesilelerle Lon- dra'ya gıtmeyecegını ihsas etmiş ve nihayet içinde bulunduğumuz hafta- nın başında konferansa katılmıyaca- açıklamıştır. Konferansa ka- tılmayan — diğer devlete gelınce bu devlet Yunanısta tan, Kıbrıs meselesi dolayısıyla kır— gin bulunduğu İngiltere'nin başkı tine gitmek istemeyerek yapılan da— veti reddetmiştir. Bu red cevabında Yunanistan'ın son günlerde içine düş- tüğü hayal kırıklığının büyük payı vardır. Yunanistan, hele kendisi için hayati önemde olan Süveyş'in — de devletleştırılmesınden sonra, i tere'nin Orta Doğu'daki son basama- ği olan Kıbrıs'ı elden çıkarmaya ya- naşmayacağını pek iyi anlamıştır, Mısır'a gelince yukarda da işaret ettiğimiz gibi, şımdıye kadar türlü vesilelerle Londra'ya gitmeyeceğini ihsas etmiş olduğu için Mısırın ka- rarının menfi olacağına — kimsenin, şüphesi yoktu. Ancak, Mısır'ın, ke- sin kararını açıklarken birtakım karşı teklıfler ileri sürmesi beklen- mukabil tekliflerin ne Bazı olabılecegı merak edılmekteydı yorumcuların kestirdiğine göre Mısır, kendisinin katılamadığı bir konferan- sın yetkisizliğini ileri sürerek mese- leyi Birleşmiş Milletler'e götürecek- tir. Diğer bazılarına göre de, Mısır'- ın yalnız Süveyş Kanalının değil, bü- tün su yollarının, bu arada Panama Kanalı ile Boğazların da hukukı re- jimini görüşecek daha geniş çapta bir konferansın toplanmasını isteme- si beklenmelidir. Mısır'ın bu teklifleri kendi başına mı, yoksa diğer bazı devletlerin yar- dımıyla mı hazırladığı da kesin ola- rak söylenememektedir. Alınan ha- berlere göre, Albay Nasır, kesin ka- rarını açıklamadan önce, müteaddit defalar, Kahire'deki Amerıkan Rus ve Hındıstan Büyükelçileriyle görüş- üş merikan — Büyükelçisinin Nâsır'ı itidale davet ettiğine ve kendi- sine, Amerika'nın bu konuda kuvvete başvurmayı kabul etmeyeceğine da- ir teminat verdiğine şüphe yok- tur. Yine muhtemelen, Amerikan Büyükelçisi, Nâsır'ı, bu konferansta alınacak kararların Mısır'ın egemen- liği ile telif edilmeyecek kararlar ol- mayacağını da ikna etmeye çalışmış- tır. Nitekim Washirngton'da — hazır- lanan ve geçenlerde açıklanan Ame- rikan plânında bu noktaya bilhassa dikkat edilmektedir. Bu plânda Ka- nalın devletleştirilmesi bir olup bit- ti olarak kabul edilmekte ve ancak Kanaldaki geçit serbestisi, bu serbes- tiyi tam bir güvenlik altına alacak bir teşkilât vasıtasıyla sağlanmak is- tenmektedir. Bu, milletlerarası bir teşkilât olup, masrafları çıkarıldık- tan sonra elinde kalacak — gelirden belli bir kısmını Musir hükümetine bı- rakacaktır. Rusya ve Mısır asır, kesin kararını açıklamadan önce Kahire'deki Rus ve Hindis- 'd tan Büyükelçileriyle de goruşmuştur OLUP BİTENLER Rusya'nın Mısır karşısındaki duru- mu, hiç şüphe yok ki, gün geçtikçe daha çok ehemmiyet kazanmaktadır. Başlangıçta Rusya'nın Mısır'ı, kelime n hakiki manâsıyla, destekledıgı sa- nılıyordu Sonradan durumun pek öyle olmadığı anlaşılmıştır Rusya, kendi- sine satmayı yüklendiği pamuğuna karşılık Mısır'a silâh vermeyi kabul ederken, Assuan Barajı için gerekli krediyi temin etmeye yanaşmamış- tır. Zaten Nâsır'ı buhran — doğurucu son kararını almaya sürükleyen en önemli âmil de bu kredinin ne bir yandan, ne de diğerinden temin e- dilememesidir. Bir diktatör; itibarını , kaybetme- diği müddetçe iktidarda 'kalabilir. İ- tibarını kaybetmemek için de vurmayacağı çare yoktur., — Assuan Barajını yapmak için Verdigi sSÖZü yerine getiremeyince, Mısır halkının gözünden duşecegını pek iyi bilen Na- sır kendine bu barajın yapılması i- çin gerekli krediyi vermeyi kabul et- mişken bundan zgeçen Batılılara anbe indirirken, - Ruslara da dirsek çevirebilirdi. Nâsır'ın Batılılar kadar uslardan da hoşlanmadığı kaktır. Ancak Nâsır'ı mali boşa giden ümitlerine rağmen Rus- lara bağlayan, Rusya'nın muazzam askeri potansiyeli ve bu potansiye- lin Mısır'ın arkasında bulunduğuna dair Batılılarda uyanacak — intibaın kendine temin edeceği geniş rahat- lıktı R ya nasıl son günlerde Nâsır'ı güç durumlarda bırakmışsa, Nasır'- ın da şu sıralarda Ruslara öyle so- ğuk terler döktürdüğü de söylenebi- lir. Nasır elbette ki kendi arkasında olduğunu söyleyen bir devletin bu konferansa iştirak etmemesını ister- di. Sovyet Rusya'nın boyle r kon- feransa katılmaması, göz onunde tutulursa, o konferansı kıymetten dü- şürmeye 'bir sebeptir. Rusya'nın ka- Guy Mollet J. Foster Dulles Önce fikir beraberliği, sonra hareket.. Sir Anthony Eden AKİS, 18 AĞUSTOS 1956