18 Ağustos 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

18 Ağustos 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA Süveyş Konferansın arifesinde üveyş meselesini bir hâl tarzına (bağlamak maksadı ile İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devlet- leri tarafından tertiplenen — Londra konferansı, okuyucularımızın şu tırları okumakta olduğu sıralarda çalışmalarına başlamış olacaktır. Bi- lindiği gibi, yukarda saydığımız Uç devletin geçen haftalar içinde bulu- şan Dışişleri Bakanları, başlangıçta, bu konferansa 24 devleti davet et- mişlerdi. Bu 24 devletten 22 si da- veti kabul etmiş, bir tanesi ise kon- feransa katılmayacağını bildirmiş- tir. Süveyş Kanalını devletleştirerek Süveyş buhranının çıkmasına yol a- çan Mısır ise, türlü vesilelerle Lon- dra'ya gıtmeyecegını ihsas etmiş ve nihayet içinde bulunduğumuz hafta- nın başında konferansa katılmıyaca- açıklamıştır. Konferansa ka- tılmayan — diğer devlete gelınce bu devlet Yunanısta tan, Kıbrıs meselesi dolayısıyla kır— gin bulunduğu İngiltere'nin başkı tine gitmek istemeyerek yapılan da— veti reddetmiştir. Bu red cevabında Yunanistan'ın son günlerde içine düş- tüğü hayal kırıklığının büyük payı vardır. Yunanistan, hele kendisi için hayati önemde olan Süveyş'in — de devletleştırılmesınden sonra, i tere'nin Orta Doğu'daki son basama- ği olan Kıbrıs'ı elden çıkarmaya ya- naşmayacağını pek iyi anlamıştır, Mısır'a gelince yukarda da işaret ettiğimiz gibi, şımdıye kadar türlü vesilelerle Londra'ya gitmeyeceğini ihsas etmiş olduğu için Mısırın ka- rarının menfi olacağına — kimsenin, şüphesi yoktu. Ancak, Mısır'ın, ke- sin kararını açıklarken birtakım karşı teklıfler ileri sürmesi beklen- mukabil tekliflerin ne Bazı olabılecegı merak edılmekteydı yorumcuların kestirdiğine göre Mısır, kendisinin katılamadığı bir konferan- sın yetkisizliğini ileri sürerek mese- leyi Birleşmiş Milletler'e götürecek- tir. Diğer bazılarına göre de, Mısır'- ın yalnız Süveyş Kanalının değil, bü- tün su yollarının, bu arada Panama Kanalı ile Boğazların da hukukı re- jimini görüşecek daha geniş çapta bir konferansın toplanmasını isteme- si beklenmelidir. Mısır'ın bu teklifleri kendi başına mı, yoksa diğer bazı devletlerin yar- dımıyla mı hazırladığı da kesin ola- rak söylenememektedir. Alınan ha- berlere göre, Albay Nasır, kesin ka- rarını açıklamadan önce, müteaddit defalar, Kahire'deki Amerıkan Rus ve Hındıstan Büyükelçileriyle görüş- üş merikan — Büyükelçisinin Nâsır'ı itidale davet ettiğine ve kendi- sine, Amerika'nın bu konuda kuvvete başvurmayı kabul etmeyeceğine da- ir teminat verdiğine şüphe yok- tur. Yine muhtemelen, Amerikan Büyükelçisi, Nâsır'ı, bu konferansta alınacak kararların Mısır'ın egemen- liği ile telif edilmeyecek kararlar ol- mayacağını da ikna etmeye çalışmış- tır. Nitekim Washirngton'da — hazır- lanan ve geçenlerde açıklanan Ame- rikan plânında bu noktaya bilhassa dikkat edilmektedir. Bu plânda Ka- nalın devletleştirilmesi bir olup bit- ti olarak kabul edilmekte ve ancak Kanaldaki geçit serbestisi, bu serbes- tiyi tam bir güvenlik altına alacak bir teşkilât vasıtasıyla sağlanmak is- tenmektedir. Bu, milletlerarası bir teşkilât olup, masrafları çıkarıldık- tan sonra elinde kalacak — gelirden belli bir kısmını Musir hükümetine bı- rakacaktır. Rusya ve Mısır asır, kesin kararını açıklamadan önce Kahire'deki Rus ve Hindis- 'd tan Büyükelçileriyle de goruşmuştur OLUP BİTENLER Rusya'nın Mısır karşısındaki duru- mu, hiç şüphe yok ki, gün geçtikçe daha çok ehemmiyet kazanmaktadır. Başlangıçta Rusya'nın Mısır'ı, kelime n hakiki manâsıyla, destekledıgı sa- nılıyordu Sonradan durumun pek öyle olmadığı anlaşılmıştır Rusya, kendi- sine satmayı yüklendiği pamuğuna karşılık Mısır'a silâh vermeyi kabul ederken, Assuan Barajı için gerekli krediyi temin etmeye yanaşmamış- tır. Zaten Nâsır'ı buhran — doğurucu son kararını almaya sürükleyen en önemli âmil de bu kredinin ne bir yandan, ne de diğerinden temin e- dilememesidir. Bir diktatör; itibarını , kaybetme- diği müddetçe iktidarda 'kalabilir. İ- tibarını kaybetmemek için de vurmayacağı çare yoktur., — Assuan Barajını yapmak için Verdigi sSÖZü yerine getiremeyince, Mısır halkının gözünden duşecegını pek iyi bilen Na- sır kendine bu barajın yapılması i- çin gerekli krediyi vermeyi kabul et- mişken bundan zgeçen Batılılara anbe indirirken, - Ruslara da dirsek çevirebilirdi. Nâsır'ın Batılılar kadar uslardan da hoşlanmadığı kaktır. Ancak Nâsır'ı mali boşa giden ümitlerine rağmen Rus- lara bağlayan, Rusya'nın muazzam askeri potansiyeli ve bu potansiye- lin Mısır'ın arkasında bulunduğuna dair Batılılarda uyanacak — intibaın kendine temin edeceği geniş rahat- lıktı R ya nasıl son günlerde Nâsır'ı güç durumlarda bırakmışsa, Nasır'- ın da şu sıralarda Ruslara öyle so- ğuk terler döktürdüğü de söylenebi- lir. Nasır elbette ki kendi arkasında olduğunu söyleyen bir devletin bu konferansa iştirak etmemesını ister- di. Sovyet Rusya'nın boyle r kon- feransa katılmaması, göz onunde tutulursa, o konferansı kıymetten dü- şürmeye 'bir sebeptir. Rusya'nın ka- Guy Mollet J. Foster Dulles Önce fikir beraberliği, sonra hareket.. Sir Anthony Eden AKİS, 18 AĞUSTOS 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: