düren bir mevzuydu. Çaresi elbette ki bulunacaktı; ama partilerin bera- ber düşünmeleri lâzımdı. Muhalefetin ileri gelenleri memle- kette siyasi faaliyetin kesilmesi ga- yesinin güdüldüğünden endişe ediyor- lardı. Fakat bunun imkânsız olduğu aşikârdı. Gaye açıkça ifade olunma- dan hiç bir tedbir istenilen neticeyi vermiyecekti. Sohbet gezilerine devam Partilerde hemen — herkes sohbet gezilerine devam olunmasına ta- raftardı. Hür. P.nde ve C.M.P.de bu işin ehli sayılanlar mevcuttu Sıkın- tı çekecek olan C.H.P. idi. Gittikleri yerlerde alâka uyandıracak C.H.P- li şahsıyetlerı kımıldatmağa — vinç lâ- mdı. Bunların hemen hepsi seyahat etmek için altlarına kırmızı plâkalı araba verilmesini bekliyorlardı. Ba- kınız o zaman nasıl faal olacaklardı! Fakat C.M.P ür. P.nde dina- mik elemanlar mevcuttu Onlar ge- zilere çıkacaklardı. İdarenin aşırı tedbirleri, azimleri bilemişti. Yılmamak ve — mücadeleye devam etmek arzusu adetâ umumiy- di. 1950 den .evvelki heyecanlı hava her tarafa yayılıyordu. Bu haftanın en mühim hâdisesi, işte buydu.Gaze- telerde baskı havadisleri gittikçe da- a büyük yer tutuyor ve bunları o- kuyanlar 1950 arefesi demokratları- nın hissiyatına'sahip oluyorlardı. İn- sanları hiçbir şey, haksız telâkki et- tikleri hareketlerden daha fazla a- zimkâr kılamazdı. Bu sırada Rize'de, Kasım Gülek'in el sıkmak suretiyle gösteri yürüyüşü yaptığı iddiasıyla açılan dâvada hâ- kim kararını bildiriyordu. C.H.P. Ge- nel Sekreteri bu suçundan dolayı 6 ay hapse ve 1.000 lira para — cezasına mahküm ediliyor, ceazları tecil olu- nuyordu. Dünyanın büyük ajansları bu haberi Çarşamba akşamı yeryüzü- nün dört köşesine yaydıla AKİS, 11 AĞUSTOS 1956 B.M.M. Yeni devre Bu hafta içinde Türkiye'nin en meşgul adamlarının başında, An- kara Palas otelinin müdürü geliyor- du. Herkes ona telefon ediyor ve her- kes ondan oda istiyordu. Müdür meş— gul olduğu kadar memnundu da; otel bir aydan beri derin bir sessızlı— ğe gömülmüştü. Şimdi yeniden ha- yatiyet kazanıyordu. Önümüzdeki Ça amba günü saat 15'de Türkiye uyuk Millet Meclisi açılacaktı Milletvekillerinin pek çoğu baş- kentten ayrılmışlardı Ayrılırken ai- lelerini de raber goturmuşlerdı Tatillerinin kısa süreceğini ve Ağus tosun ortasında — tekrar çalışmaya başlıyacaklarını — biliyorlardı. Fakat u devrenin ne kadar süreceği meç- hul olduğundan ekserisi evini açma- mayı, otelde kalmayı tercih etmişti. Toplantıların muvakkat olması daha -muhtemeldi. Eylülün başında yeniden tatile girileceğini ümit eden çokta. Bu, mutad veçhile Kasıma kadar sü- recekti. Tatilin böyle ikiye bölünmesi, D.P iktidarı zamanında ilk defa vuku bu- luyordu ve teşebbüs hükümetin mü- zaheretile D.P. Grup Başkanlığından gelmişti. Görüşülecek meseleler ara- sında Orman ve Personel Kanunları vardı. Gerçi bunlarla büyük sayıda vatandaşın alâkadar bulunduğu doğ- ruydu ama, nihayet her ikisinin de iki ay evvel çıkması elzem sayıla- mazdı. Hele Orman Kanunu seneler- den beri bekliyordu ve Ağustos dev- resinde çıkacağı da garanti sayıla- mazdı. Bu bakımdan Mecliste başka meselelerin de ele alınacağı anlaşılı- yordu. İktidarla Muhalefet her hal- de bir kaç mevzuda hesaplaşmak zo- runda kalacaklardı Bunun vesilesi de haz Bir takrır etrafınad Grubu Başkan vekili Nüvit Yetkın geçen hafta içinde son YURTTA OLUP BİTENLER derece mühim bir sual takriri ver- mişti. Nüvit Yetkin bizzat Başbakan tarafından cevaplandırılmasını iste- diği takririnde Karadenizde cereyan eden son hâdiseleri bahis mevzuu e- diyor ve bunların mânâsını soruyor- du. C.H.P. Grup Başkan Vekili bu hareketlerle vatandaşın Anayasa ile teminat altına alınmış en basit hak Ve hürriyetlerinin ihlâl edildiği ka- naatindeydi. Bu kanaatte olan sade- ce Nüvit Yetkin değildi. C.M.P. adı- na Osman Bölükbaşı, Hür. P. adına Turan Güneş ve İbrahim Öktem de aynı görüşü ifade etmişler ve şiddet- li tenkidlerde bulunmuşlardı. — Baş- bakanın mesul idare mekanizması- nın başı sıfatiyle vereceği cevap alâ- a uyandıracak ve şikâyet mevzuu tatbikatın bir kısım memurların yan- lış tefsiri mi, yoksa hükümetin sa- rih emri üzerine mi yapıldığı meyda- na çıkacaktı. Taktir görüşüldüğü takdirde partilerin genel başkanları- nın münakaşaya katılmaları (kuvvet- le muhtemeldi.Gündemde aynı şekil- e başka sözlü soruların da bulun- duğu biliniyordu. Bunların bir çoğu fırtına koparacak mahiyetteydi. D.P.'lilerin durumu Meclisin kapandığı sırada D. P. ubunun Başbakanı kuvvetle desteklediği — görülüyordu. a Menderes vaziyete hâkimdi. Acaba bır aylık tatilin sonunda vaziyet ney- di? D.P. milletvekillerinden pek ço- ğu arka arkaya çıkarılan üç kanu- nun - Basın, Toplantı ve Milli Korun- ma - aksaklıklarım müşahede etme- miş olamazlardı. Bu üç kanundan ilk ikisi çıkarılırken gazetelerin ve siya- si hayatın durgun manzara alacağı, sessızlıgın ve sükünetin hâkim ola- cağı zehabı uyanmıştı. Halbuki gö- rülüyordu ki aksi olmuştu. Basın pek çok ihtiyatlı davrandığı, politikacılar ise türlü müşkülâtla karşılaştıkları halde hareket devam etmıştı ve ede- ceğe benzıyordu Bu, "vatan sathında huzur"un sert tedbirlerle değil, mü-