Eski cumhurbaşkanı sükünetle yüz- dü, sonra dik merdivenden yeniden tahtaların Üstüne çıktı, kendisine yol veren halkın arasından ve arkasında iki polis bulunduğu halde 19 numa- ralı kabinine döndü, giyindi ve ara- baya binerek evine gitti. inin Ci- varında da iki gündür resmi polisler dolaşıyordu. Pazartesi sabahı, hemen aynı şey- ler tekrarlandı. Fakat polislerin a- dedi bire inmişti. O da denizin ke- narına kadar geldi ve İnönü'nün yü- züşünü seyretti. Halik her şeve hay- retle bakıyordu. Pazartesi günü olup bitenleri gazeteler haber aldılar, sa- lı günü hâdise büyük puntolarla i- lan ediliyordu. Salı günü takip işi daha kapalı şekılde yapıldı.. Polis es- ki cumhurbaşkanının peşinde değil- di; plajda oturuyordu., Nahiye Mü- dürü de oradaydı. İnönü refikasiyle birlikte geldi, mutad yerden, denize atladı. Hep çivileme atlıyordu. İhti- mal ki cömleklemeyi başkalarına bı- rakmıştı. . Refikası sabahın daha er- ken saatinde denize girmişti. O sa- atte polisler de bulunmuyordu. İnö- nü onbeş dakika yüzdü, edindiği ah- baplarla görüştü, biraz guneşlendı bazı kimseler elini öptüler; eski cum hurbaşkanı arabayla evine döndü. : hemen aynı saatte C.H.P. Istanbul il başkanı avukat Muhlis Sırmalı, İsmet İnönü'nün bıyık al- tından gülerek karşıladığı, fakat as- lında bir demokraside tasvibine im- kân olmayan bu hareketleri İstan- bul Valiliğine şıkayet ediyordu. P - lisler eski cumhurbaşkanına verenlere de sualler sormuşlar, hur gazoz arabasının sahibiyle bir başka arabacıya ceza kesmişlerdi. İ- başındakıler dare mekanizmasının Osman Bölükbaşı İltimas — yapılmadı AKİS, I1 AĞUSTOS 1956 gosterı yuruyuşlerı hakkındaki ka- nunu biraz garip şekilde tatbik edi- yorlardı İhtimal ki bu, yanlış tefsi- rin neticesiydi. Evınden çıkıp plaja, denize girmeye giden ve adı İsmet lnonu okluğuna göre tanınıp selâm- lanması tabii bir insanı tabancalı po- lislerle tâ deniz kenarına kadar ta— kip ettirmenin bahis mevzuu kanu la alâkasını anlamak kolay değildi. ürkiyede mizah, bilhassa siya-; si mizah çok çetin mânilerle karşı karşıya bırakılırken mizah- -darımız dünya çapında bir başa- rı kazanmış bulunuyorlar. türist Turhan Selçuk ve mızah muharriri Azız Nesin — İtalyatla Bordighera'da tertiplenen beynel- milel bir müsabakada derece al- iz Nesin iki birincili elde etmiştir. Bunların ilki, lon fıkraları” müsabakasında bir Brezılyalı ile paylaştığı birincilik- ir ki buna İtalya dahil, bütü memleketlerden adaylar katılmış- tır. Aziz Nesin ayrıca en iyi "y: bancı mizah hikayecisi" ilân edıl- miştir. Turhan Selçuk'a gelince o, karikatür müsabakasında bir İ- talyanın arkasından ikinciliği al- mıştır. Turhan Selçuk'un eserleri bugünkü manâsıyla karikatür ve mizah sanatının en güzel örnekle- ri sayılmış ve yazılan bir çok ma- kalede bunlar nümune diye göste- rilmiştir. Sanat müsabakalarında derece al mamız ne kadar enderse, o nisbet- te de övünülecek hâdiseler teşkil etmektedir. Beynelmilel sanatkâr sayılacak Turkler Öylesine azdır ki.. Turhan Selçuk bundan evvel de Italyada takdırle karşılanmıştı ve ismi dünya çapında karıkaturıst- ler arasında geçmişti. Şimdi Nesinin de mizah muharriri ola- rak, hem de İtalya gibi modern mızahı hikâyelerin bol yazıldığı ve çok beğenildiği bir memlekette mükâfat kazanması hakikaten if- tihar duyacagımız bir hâdisedir. Mizah, içinde yaşadığımız dev- rin medenı cemiyetlerinde en ziya- de rağbet gören sanat sahaların- dan biridir. Komıklık yapmak de- ğil her yerde tak- dırle karşılanmaktadır Zira miza- ha tahammül, kendine güveni 0- lan medenı insanın artık ilk var sıfları arasında yer almıştır. Muhlis Sırmalı'nın Valilice yaptığı şikâyette İnönü'nün evine gelenlerin isimlerinin de Adalar Kaymakamlı- ğına, Heyibeliada komiserliği tarafın- dan bildirilmesi emrinin mevcudiyeti iddia olunuyordu. Bütün Türkiye'nin alâkası böylece bir defa daha İsmet Paşanın şahsı üzerine celbedılmıştı Bundan İsmet Paşanın, C.H.P.'nin. Muhalefetin, hatta Heybeliada pla]ı— YURTTA OLUP BİTENLER AhmetBılgın | Şakşakçı — dediler nın bir fayda saglamış olduğu düşü- nülebilirdi. Am . nin istifadesi neydi? İşte, famler ıçm anlaşılması imkânsız olan husus buydu. Karadenizde maceralar Polıslerın faal olduğu yer Heybeli- ada plajından ibaret değildi. Ka- radeniz sahilleri de, muhalif liderle- rin iltifatına nail oldukça, emniyet kuvvetlerinin alâkasını çekmekten hali kalmıyordu. — Kuzey bölgesinde Kasım Gülek'i Osman Bölükbaşı ta- kip etti. Fakat C.M.P liler evvelâ C. H enel Sekreterine iltimas ya- pıldığı kanaatına vardılar. Zira Bö- lükbaşı'nın macerasının sadece baş tarafı biraz heyecanlı geçmişti. Sam- sun'dan ilerde kısmi bir sükünet et- rafa hâkim oldu. Tabit polisin ted- birleri mevcuttu, ama bunlar gösteri mahiyetini almıyor, sadece emniyet müdürleri C.M.P. Genel Başkanına siyanet melekliği yapıyordu Hâdise- lerin az olması nisbetinde seyahatin cazibesi ve akisleri azalıyordu. Ka- sım Gülek'e yapılanların hatalı gö- rüldüğü muhakkaktı. Gazetelerde tek sütun üzerine — gösterilecek bir seyahat, bu hatalar yüzünden gün- lerce manşet olmuş, üstelik gösteri yürüyüşleri hakkındaki kanun tuhaf tefsirlere uğramıştı. Polislerin el sık- mayı, hatır sormayı dahi tezahürata teşvik saymaları ifrattan başka bir şey olamazdı, Hele lokantalarda ma- saların bırleştırılmemesı için emir verildiği yolundaki — havadisler bir çok kimsenin kendi kendisine "hangi devirdeyiz" diye sormasına yol aç- mıştı. Bir kaç kişi bir araya gelip beraberce yemek yenilemiyecek miy- i? Hakikaten böyle düşünenler a- raıınaa C.M.P nin Giresun il başka- nı da bulunmalıydı ki adamcagız Bö- lukbaşı şerefine evinde vereceği hu susi Zziyafet dolayısiyle dahi vahlık— ten izin almak lüzumunu duydu. Va- lilikten gelen cevapta Ziyafete, ava 5