DÜNYADA OLUP BİTENLER Süveyş 24" ler Konferansı üveyş Kanalının Mısır tarafın- Sdan devletleştirilmesi — meselesi, geçen hafta da, dünya siyaset sah- nesinde en ehemmıyetlı mevkii işgal ediyordu. Fakat artık gözler Mısır'a değil, Londra'ya çevrilmişti. ÜUç bü- yük Batılı devletin Dış işleri bakan- ları, Amerika Birleşik Devletleri Diş- Işler sekreteri J. Foster Duller, İn- giliz Dışişleri Bakanı Lloyd ve Fransız meslekdaşları Christian Pineau, Londra'da, Süveyş mesele- rine barışıçı bir hal çaresi bulmak için başbaşa vermişler, konuşuyor- lardı AKİS'in geçen hafta da kaydetti- ğigibi, Mısır'ın — Süveyş Kanalını devletleştirmek kararına Batılı dev- letlerın ilk tepkısı çok şiddetli olmuş- an İngiliz hükümeti Nasır ın bu kararını öğrenir og en- mez verdiği bir notada hareketi "mil- letlerarası bakımdan hayati önemi raizolan bu su yolunda geçit ser- mestisi için vahim bir tehdit arzeden tek taraflı bir karar" olarak vasıf- landırırken, diğer yandan Fransa ya sert bir lisanla Nasır'ı azarlıyor du. Birleşik Amerika Devletlerine gelince, Avrupalı dostları kadar şid- detli bir dil kullanmamak ve sert birtepki göstermemekle — beraber ya da Mısır'ın bu hareketinden hoş- lanmamıştı Doğrusunu söylemek ge- rekirse, Amerika'nın Mısır'ın bu jes- tini Avrupalı dostlarından daha bü- yük bir tevekkülle karşılamasında şaşkınlığınında büyük payı vardı. Gerçi Birleşik Amerika'nın arası -hele Assuan Barajının yapılması i- çin gerekli krediyi vermeyi reddet- tiği şu günlerde- Mısır'la çok açıl- mıştı ama Amerikan idarecileri Nâ- sırın buna karşılık böyle bir tepki göstereceğini ummamışlardı. Nâsır'ın böyle bir tepki gösterebilmesi için ya deli , yahut da sırtını bir yere dayamış olması lâzımdı. Birleşik — Amerika, Nâsır'ın güvenerek Süveyş'i devletleştırdıgını öğrenmeden Mısır'a karşı sert ve kesin bir tavır takın- mak ıstemıyor İşte geçen haftanın başında baş- layan Londra Konferansına böyle bir hava hâkim bulunuyordu. Başlangıç- ta Peru'dan henüz döndüğü için Kon- feransa yetişemeyen Amerikan Dış işleri sekreteri — Dulles'ın — yerine, şkan Eisenhower Robert — Murp- hy'yi yollamıştı. Murphy'nin — bera- berinde bir de talimat getirdiği an- laşılıyordu; Her ne bahasına olursa olsun, İngiltere ve Fransa'nın Mı- sır'a karşı silâhlı bir harekete giriş- melerine engel olmak... Aksi takdir- de, Amerikalılara göre, Mısır mese- lesi korkulu sonuçlara ulaşabilirdi. C. Pineau ile Selwyn Lloyd ise, si- lâhlı bir çatışmaya engel olmak kay- gısıyla uyuşuk bir hareket tarzı tut- ma öylece Nâsır'a boş bir mey- dan bırakmak ıstemıyorlardı İngiliz- ler ve Fransızlar, ken sözlerine göre, Süveyşin devletleştırılmesıne hisse senetlerinin çoğuna sahip olduk- ları bir şirketin haklarının yenmesi bakımından kızmış — değillerdi. An- cak onlara bu şirket tasfiye edilip de Süveyş'teki seyrüseferin tanzimi- nin Mısır Ticaret Bakanlığına bağlı bir heyete verilmesi korkutuyordu. Bu, Süveyş seyrüseferinin tek taraf - C. Pineau ve Enen, Dulles'ı karşılıyorlar Kuluçkadan bakalım ne çıkacak ? l1 olarak Mısır'ın kontrolu girmesi demekti. Halbuki, beynelmılel bir su yoluydu yolunun rejimi de 1888 lstanbul and— laşmasıyla tesbit edilmişti. — Durum böyleyken, 1888 rejiminin, birdenbire, tarafsızlığı ve milliyet hislerinin iti- dali şüpheli bir devlet eliyle ve hem e tek taraflı olarak degıştırılmesı— ne göz yummak, saflıkt aşka birşey olmaz, bu yüzden butun de- nizci devletlerın menfaatleri tehlike- ye düşerdi. Bu baklandan üç Batılı devlet kesin ve sert bir tavır takın- mak, Süveyş Kanalını işleten şirke- tin lagvı kabul edilse bile, kanaldaki seyrüseferin tanzimi Mısır'a bırakıl- mamalı Fransızlar ve İngilizler Süveyş'te- ki seyrüseferin sağlam esaslara bal- lanması için tek çare görüyorlardı: Kanaldaki geçit hakkının milletler- arası teminata bağlanması.. — Gerçi Nasır kanaldaki geçit hakkının hiç- bir şekilde ihlâl edilmeyeceği yolun- da teminat veriyordu ama, Nasır'a güvenenlerin boylarının ölçüsünü na- sıl aldıkları da ortadaydı. Geçit hak- kının sağlam kazığa bağlanabilmesi için ilgili devletlerin katılacağı — bir konferans toplanmalı ve geçit ser- bestisi bu devletlerin teminatı altı- na alınmalıydı Dulles'ın Amerika'dan gelip Lon- dra'ya ayak bastığı ilk gün karşı- laştığı İngiliz-Fransız plânı muştur. İki Batılı devlet, j i sırasında, bu plândan ayrılmaya — yanaşmamışlar- dır. Geçen haftanın sonunda yayın- lanan resmi bir üçlü tebliğden — de anlaşıldığına göre, en sonunda, Bir- leşik Amerika da. İngiliz ve Fran- sızlardan kuvvete başvurmayacakla- rı hususunda teminat almak ve böy- le bir konferansa Rusya'nın da ka- tılmasını temin etmek, şartıyla, ay- nı görüşü kabul etmek zorunda kal- mıştır. altına Süveyş Hal çaresi Resmı tebliğde, ilk olarak, Süveyş Kanalı şirketinin beynelmilel hü- viyetine temas edildikten sonra, ka- naldaki geçit serbestisini büyük d letlerin teminatı altına alan 1888 Is tanbul andlaşmasına işaret edilmek- minde, Mısır'ın da ticari ve strate- de bir su yolu" okluğunu kabul e- derek 1888 andlaşmasının hükümle- rini ihlâl e inde olmadığı- nı ilân ettıgı hatırlatılmakt dır u hatırlatmadan Mısır m da milli gururu okşanarak Mısır'ın gemenlik haklarını kullanarak istediği alanlarda devletleştirme ya- pabileceği ve buna kimsenin itiraz etmeyi, bile düşünmediği söylenmek- tedir. cak alınan son kararla dev- letleştirilen saha olağan bir saha olan ve statüsü 1888 İstanbul andlaş- masıyla tesbit edilen — milletlerarası bir su yoludur. Üstelik bu devletle.,- AKİS, 11 AĞUSTOS 1956