YURTTA OLUP BİTENLER bayrak veya flama çekilmemesi şar- tıyla müsaade olunduğu bildiriliyor- du. Bunu haber alınca C.M.P. Başkanı il başkanına: "— Hâhi!. Bari yemek listesini de gönderdin mi?" diye — takılmaktan kendini alamadı. Zaten Bölükbaşıyla seyahat bir fi- lem oluyordu. "Diktafoncu Hasan e- gazetecilerin sayesinde mem- leketin 1 numaralı şöhretleri arasına girmişti. C.M.P. Genel Başkanı polis- lerle Ordu'da saklambaç oynamış, polisler ve jandarmalar Bölükbaşıya Bölükbaşının geçip geçmediğini sor- muşlar, bir ara tarlaya sapılarak ta- kip arabalarının — atlatılması plânı tatbik edilmişti. Halbuki seyahatın başında, bu bir "sohbet gezisi" olacak ve ihtimal ki Kasım Gülek'inki gibi Osman Bö- lükbaşının yolculuğu da ehemmiyet- siz bir mevzu gibi muamele görecek- ti. . Hiç kimse kollanmıyor akat idari makamlar Giresun'da partiler arasında — tefrik yapma- dıklarını ve Kasım Gülek'i kollama- dıklarını ispat ettiler. Bolukbaşının sedire varışının ertesi günü C.M.P.nin il kongresi vardı. Kongre Lâle sine- masında yapılacaktı. Sinemaya dele- gelerden başka hiç kimse alınmadı; C.H.P. ve Hür. P. temsilcileri kapı— dan geri çevrıldıler İş, bununla da bitmedi. onda savcı ve sivil po- lisler vardı. Savcı delegelere her han- gi bir kimseyi alkışlamayı yasak et- ti. 'Kanunda böyle bir madde bulun- mamasına rağm savcının — ısrarı hayretle karşılandı Üstelik Ağustos sıcağı içinde sinemanın bütün kapı ve pencereleri sıkı sıkı kapatılmıştı. Dışarıya ses çıkması 1sten11m1y0rdu Alkış da tutulmayacaktı. n Lâle sinemasında bir sessiz fîlm oynatılacaktı Ancak delegl Ah- met Bilgin'in "kanunsuz" olarak va- sıf]andırdıgı yasağa riayet etmediler ve iki defa büyük alkış koptu. Bun- ların birincisi Ahmet Bılgın in sozle— rinin O kısmına, ikincisi de Bö başının salona girişine tesadüf etLi. Savcı balkondan bağırıyordu. Polis- ler alkış tuttukları iddiasıyla dokuz kişiyi yakalayıp nezaret altına aldı- lar. Böylece C.M.P.nin de hakkı yen- memiş oldu. Dün ve bugün Işın tuhafı şuydu (ki 1950 den ev- velki muhalefetin liderleri, kendile- rinin o zamanki iktidar tarafından daima sivil memurlarla takip ettiril- melerinden her vesileyle şikâyet et- mişlerdi. Hakikaten o tariflilerde mu- halefet liderlerine refakat eden ga- zeteciler etrafta şüpheli şüpheli şa- hısların dolaştığını hissederlerdi. Fa- kat hiç biri bütün bir bölge emniyet nihayet muhalefet liderlerinin plaj- lara polis refakatinde gidip geldiğini görmemişti. Bu yüzden vaziyet her- 8 kes için - belki İsmet İnönü hariç - hayret uyandırıcı oluyordu. Eski cumhurbaşkanına gelince, onda, san- ki bütün bunların olacağını evvelden kestirmiş, hesapla bir hal seziliyordu. nin ümidi kırılırken umıtsızhge ka- pılmayan bir çok kimse "ne oluyo- ruz" derken "herşey düzelecek" dıye düşünen oydu. Hakikaten bütün bunlar, tıpkı 1950'den evvel cereyan eden bunlara benzer hâdiseler gibi Halk tarafından iyi karşılanmıyordu imdi İsmet İ- nönü'ye daha fazla insan saygı ve sevgi gösteriyor, Kasım Gülek'e da- ha çok kişi; itibar ediyor, Osman Bö- lükıbaşı'yâ duyulan alâka 'gittikçe artıyordu. İdare mekanizmasının fa- Toplantıdan evvel üç muhalif par- ti liderinin Ankara'da yeni bir gö- rüşme yaparak vaziyeti gözden ge- çirmesi de kuvvetle muhtemeldi. Bü- yük Millet Meclisinin 15 Agustosta çalışmalarına başlaması bu imkânı doğuracaktı. Anadoluyu dolaşan par- tiler ileri gelenleri, halkın işbirliği mevzuunda anlayış gösterdiğini gör- müşlerdi. Hattâ bir çok yerde ken- dilerine bunun bir zaruret olduğu a- çık şekilde ifade edilmişti. — Üstelik seçimlere kadar çalışma imkânının çok olmadığını da kanunların yeni tarz tatbiki ortaya koymuştu. Bera- ber hareket etmek, millete Muhalefe- tin beraber oldugunu söylemek za- manı gelmişti. Partilere karşı tutulan tavır da alaka çekıcıyd C, H F nin faaliyeti —— — Alkış tutan halk topluluğu ise suç değildir İktidara aliyeti muhakkak ki revizyon isti- yordu Toplantıya davet şte bu sırada İsmet İnönü, Parti Meclisinin 23 Ağustosta Ankar. da toplanacagını teşkılata tamim et Toplantı Meclisin mutad toplantı- sıydı Fakat hâdiselerin aldığı şekil karşısında ehemmiyeti — artıyordu. Muhalefet vazifesinin itfası bakımın- dan Parti Meclisine mühim vazifeler düşüyordu. Bu vazifelerin ifası lâ- zımdı. Meclis iki ayda bir toplanan, mensuplarının nutuklar söylediği, sonra da bir tebliğ yayınlıyarak da- ğgılan, yeni bir iki aylık uykuya da- lan teşekkül halinden mutlaka çık- lıy eşkilât — Parti Meclisinin hareketsızlıgınden şikâyetçiydi. hususi bir itinayla takip ediliyordu. il C.M.P. ve kollara bırakılmışa benziyordu. Bazı saf C.M.P.li veya ür. P.li vatandaşın bundan kendi partisi menfaatine hüküm çıkarması imkansız değildi. Zaten gayenin bu olması da muhtemeldi. Ne var ki li- derler, daha dikkatli ve basiretliydi- er. Başka bir mesele — muhalefetteki siyasi partilerin başlıca gelir kaynak- larından mahrum edilmiş olmasıydı. Hakikaten artık balo, çay, sünnet düğünü gibi toplantılara müsaade o- lunmuyordu. Halbuki bunlar teşkilâ- tın belli başlı gelir kaynağıydı. Ba- kırköy ilçesinin İsmet İnönü şerefîne tertiplediği bir zıyafete dahi izin ve- rilmemişti. Bu, her üç partiyi düşün- AKİS, I1 AĞUSTOS 1956