A DA L E |T Dâvalar Toplu Basın ahkemelerin yaz tatilinde bu- lunduğu şu sıralarda, Perşembe günleri Ankara Adliyesinde işi olan- lar, ikinci kat koridorlarındaki ka- labalıgın sebebini anlıyamıyorlar ve biraz mütecessis olanlar kalabalığın en kesif bulunduğu 3. Asliye Ceza Mahkemesi salonunun önüne gide- rek meraklarını gideriyorlardı: Bu salonda Perşembe günleri Toplu Ba- sın Mahkemesi toplanıyor ve basın davalarına bakıyordu. Kalabalık ise gazetecilerden müteşekkildi. Gazete- cilerin bir kısmı mahkemede sanık mevkiini işgal ediyor, diğerleri — de duruşmaların safahatını gazetelerine yazmak, fotoğraf çekmek için ora- da bulunuyorlardı. Bu yüzden Per- embe günleri Ankara — Adliyesinin koridorlarında esen hava bir basın klübünde esen havadan — farksızdı. Bazı gazeteciler uzun zamandanbe- ri görüşemediği meslekdaşlarıyla 0- rada karşılaşıyor ve iki oturum a- rasında sohbet etmek imkânım bu- . Hattâ "Perşembeye gene burada buluşuruz" diye randevula- şanlara bile rastlanıyordu. Geçen hafta Perşembe günü de Ankara 3. iye Ceza Mahkemesi salonunun önünde gazeteciler birik- mişti. Koridordaki tahta sıraların ü- zerinde avukatlarıyla — istişarelerde bulunan mesul müdürler, dâvalarını bir daha gözden geçırırken foto mu- habirleri poz peşinde koşuyor, zaman zaman parlayan flaşlar — dikkatleri bir an için dağıtıyordu ün Ankara Toplu Basın Mah O g kemesınde AKİS'in 11 Şubat 1956 tarıhh nüshasında — neşredilen "Ro- ma'nın yandığını görmüyor — musu- nuz?" başlıklı yazısında Agâh Ero- zan'a hakaret edildiği 1ddasıyla acı- lan davaya da bakılacaktı. İS dâ- vaları basın tarafından hususi — bir alâkaya mazhar oluyor ve cidden en- teresan safhalar arzediyordu. Celse açılıyor eçen haftaki duruşmada AKİS mesulleri müdafaalarını — yapa- caklardı. Daha önceki duruşmalar- da iddia makamı ve müdahil avuka- tı iddialarını serd_etmişlerdi.Celse a- çıldığı zaman AKİS'in mesul müdürü Yusuf Ziya Ademhan ve dâvaya mev- zu teşkil eden yazının AKİS'te çık- tığı zaman mecmuanın sahibi olan Metin Toker sanık mevkiinde yerle- rini aldılar. AKİS mesullerinin mü- dafaasını deruhte eden Sahir Ku- rutluoğlu'da avukatlara ayrılan ye- re geçti. Toplu Basın Mahkemesi A- dil Güneşoğlunun başkanlığında üye min Gebizlioğlu ve üye Behçet Hü- dayioğlundan teşekkül etmişti. İddia makamında Savcı Muavini Sami Co- arcan vardı. Metin Toker'in hüvi- yeti tesbit edildikten sonra, Başkan Adil Güneşoğlu sözü, müdafaa için Avukat Sahir Kurutluogluna verdi. AKİS, 11 AĞUSTOS 1956 İddia makamına cevap KİS mesullerinin avukatı Sahir Kurutluoğlu müdafaasına dâva- nın bir hülâsasını yaparak — başladı ve sözü iddia makamının ve müdahil avukatının iddialarına getirerek de- di kı dia makamı, AKİS mecmuasının 11 Şubat 1956 tarihli sayısında A- gâh Erozan'ı istihfaf eden cümleleri havi "Roma'nın Yandığını Görmü- yor musunuz?" başlıklı yazıyı neş- retmek suretiyle onun şeref ve hay- siyetine tecavüzde — bulunulduğu id- dıasıyla ve ayni sayıda Agâh Ero- zan'a ait fotografın altındakı yazıy- la AKİS'in 3 M 956 tarihli nüs- hasının 10 uncu sayfasındakı " kanlık makamında Agâh Erozan bu- lunduğundan". 4 Nisan 1956 tarihli nüshasının 3. sayfasındaki — "Agâ rozan bizim iç tuzukle Avam Ka- "iki kelime tarafımdan — çizilmiştir" diye meşruhat verılmıştır Bu suretle dâvâcı tarafından "(müteakip nüsha- lar" hakkında bir talebi sevketmedi- ği açıklanmıştır. Müdahil müteakip nüshalardaki yazılardan dolayı bir dâva ikamesine lüzüm görmediği gi- bi, muvafakatim da bildirmemiş bu- lunmaktadır. İddia makamı — buna rağmen kastın tayininde — müteakip nüshalardaki yazılardan istiâne ede- rek suçluluğumuzu tesbite çalışmış- fir. Muvafakata ihtiyaç — gösteren bir sistem içinde ikame edilen dâvalarda, bu muvafakati vermeye yetkili kim- senin dilekçesinden çıkardığı husus- arı ele alarak suçun tamamiyetini ispata kıyam, sistemin esasına ay- kırı düşmüş bir hal olarak tecelli ey- lemektedir. . Bundan başka muhterem — iddia makamı, esas hakkındaki iddialarının başında "istihfaf eden cümleleri ha- vi" kaydıyla yazının maksat ve ru- hunu istihfaf etmek şeklinde kabul etmış bulunmaktadır. Bö Boyle olunca AKİS mesulleri duruşmada Aşina çehreler mar asında spiker olsun da su poli- tikanın Weatminister'den Hayd Par- ka düşüp düşmediğini o vakit gö- rürsünüz" cümleleriyle de kastın or- taya çıktığını beyanla ceza tayini talebinde bulunmuştur. Esas müdafaamızı arzetmeden ön- ce bu iddianın üzerinde bir nebze durmak zaruretindeyiz. Dâvâcı müdahil Agâh Erozan ta- rafından muvafakat bildirmeye ma- tuf olarak, Ankara Cumhuriyet Müd- deıumumıhgıne tevdi olunan 16.4.956 tarihli dilekçe gozden geçırıldıgı Za- man gorul ecektir ki, "müteakip nüs- halar" tâbiri evvelâ dılekçeye kayde- dilmiş, fakat bu kısım sonra dâvâcı tarafından çizilerek çıkıntı şeklinde istihfaf yoluyla şeref veya havsiyete tecavüz edilmesi mümkün olamaz. Eğer bu yol ile hakaretin tekevvü- nü ve vücut bulması mümkün gö- rülseydi, 6372 sayılı kanunla tadil olunan 6334 sayılı kanunun birinci maddesine ıstıhfaf hissi telkin ede- bilecek" kaydının ilâvesine — lüzum kalmazdı. Diğer bir ifadeyle, vazu kanun bu yolda işlenen fiilleri an- cak son tadil ile suç saydığına göre, 6384 sayılı kanunun yürürlükte ol- duğu bir zaman içinde bu gibi yazı- ları suç olarak kabule hukuken im- kân gorulemez üdahilin iddialarına ce 4 Haziran 1956 tarihli dılekçe ile dâvasını tavzih eden müdahil, e- 11