KARDELEN (Macit Benice'nin — şiirleri. — Basın Reklam Matbaacılık Kol. Şt., İstan- bul 1956. Resimler: Yüksel Unsal. 28 sayfa, 100 k ardelen, Macıt Benicenin ilk şiir kıtabıdır Fakat Macit Benice şii- re yeni başlamış değildir. Bu şairin adına, sanat mecmualarının okuyu- cuları uzun zamandan beri Tasla- maktadırlar. rdelen, herşeyden önce müelli- finin tedbirli bir kimse olduğunu or- taya koyuyor. Macit Benice, ilk şiir kıtabımı çıkarıyorum diye, çocuklu- dan bugüne kadar yazdığı bütün şiirleri kitaba doldurmak — hatasına üşmemiş. Kitap okundukça anlaşı- lıyor ki. şair epeyce ince eleyip sik dokumuş, kitabında en fazla güven- diği, en fazla beğendiği 27 şııre yer Vermış Kitaba adını veren "Karde- len", sonuna eklenen pasa] da olma- sa cidden güzel bir şiir "sayılabilir. "Uzayıp gün ışığını öpmek 'geldi i- çimden -Ölümden zerre kadar kor- kum yok benim- Ölümlerin en gü- zeli gün ışığında -Ölümlerin en gu zeli baharda gelen- Ben gun 1şıg1na tutkunum- İsmim Kardelen' biten tertemiz mısralar o pasa]la gölgeleniyor, ışıktan mahrum kalı- Or. Macit Benice diline özenen, itina- h bir Türkçeyle yazmaya — çalışan bir sair; şekil endişesi bakımından da günümüzün Cereyanlarına — uy- muş ama, muhteva bakımından bi- raz zamanımızdan geri — kalmıştır. Macit Benice'nin şiirlerine hâkim o- lan hava Fecriâti şairlerininkine ve Hececilere daha yakın görünüyor. ardelen", şiir meraklılarına tav- siye edılebılecek bir kitaptır. GİDER AYAK (Şükran Kurdakul'un. şiirleri. Sinan Matbaası, İstanbul 1956. 30 sayfa, 100 kuruş) ükran Kurdakul isim sairin cin- 5 siyeti bakımından okuyucuyu al- databilir, şair erkektir. 16 şiirini iki bölümde toplayarak "Gider — Ayak" adını verdiği kitabında neşretmiştir. Birinci bölüm, kitabın — adını taşı- maktadır. İkinci bölümün adı, "Ka- ranlıkta Aydınlık — Düşünceler" dır. Şükran Kurdakul da sanat mecmuaca rını takip edenler için yabancı bir isim değildir. Ege bölgesinde çıkan hemen her mecmuada ondan bir se- se rastlamak kabildir. Şükran Kur- dakul'un aradan çok zaman sine rağmen — hafızalarda güçte şiirleri vardır. "Gider Ayak" şairin şahsiyetini yeteri kadar izah eden bir kitaptır. Aşağıya aldığımız nek te kitap ve şairi hakkında bir fîkır değilse -bile. bir 1ntıba uyandır- maya yarayacaktır: "Saat onikileri geçiyor, uyusana -Uyusana gözbe- beğim, uyuşana düşüncem- Daha tirmedik içimizdeki güzel şeyleri -Se- nin gözlerin gorecek gözlerden- Sa- bah olsun gün ağarsın- Nasıl canı gönülden duyacaksın- Nasıl yeni a- dımlar gelecek adımlarına- Uyusana göz bebeğim, uyuşana duşuncem— Saat onikileri geçiyor, .uyusana' AKİS, 11 AĞUSTOS 1956 Z A B I T A İngiltere Fuhuşla mücadele Londra'da, ahlâksızlık oldum olası mevcuttu ve İngilizler bunu bili- yorlardı. Cinayetler, soygunculukla!', beyaz zehir ticareti, kısacası ne ka- dar kötülük. varsa, araştırınca bir ta- rafından kadın parmağı eskiyordu. Daha bundan yüz yıl önce yapılan tahminlere göre, Londra da her 60 evderi biri "kötü ev" ve r 16 ka- dından biri "kötü kadın"dı Bu hesa- ba göre yalnız Londra'da 80.000 fa- hışe faalıyetteydı ve bunlar İngilte- n baş şehrinde 6.000 ev işgal e- dıyorlardı Fuhuş şehrin her tarafına yayılmıştı. Bayswater'e ve St. John's Wood'a kadar uzanan kötülük saha— sının merkezini Haymarket teşkil ö- diyordu. Bugün ise Londra'da fuhuş mişti. Fuhuş Londra'nın itibarını kı- rıyordu Fuhuşun kanun geçmeğe imkân yoktu. Yapılacak iş. fuhşun arkasında saklı maddi men- faatleri önlemekti. ir müddet önce ho1ınoseksüalite ve fuhuş hakkındaki kanunu gözden geçirmek üzere bir komite teşkil e- dilmişti. Fakat aradan hayli zaman seçtiği halde komite hic bir şey ya- pamamıştı. Bunu şimdiki İç İşleri Baltanı Lloyd George da teyid yordu. Şimdilik' esaslı değişiklikler yapmadan yahut pek hafif tadillerle bazı neticeler elde edilebilirdi. Eldeki kanun Y ürürlükteki kanun gülünce denile- cek kadar hafif hükümleri ihtiva ediyordu. Fahişeler müşterilerini da- vet ederken - müşteri davet ettikleri sü- için değil - bir hâdise çıkarırlar, Londra polisi karanlıkları bekliyor olunu şaşıranlara yardım eskiden olduğu gibi ayan beyan ya- pılmıyordu Kadınlar zaruret yüzün- den 'sokağa — düşmüyorlardı. Yalnız dikkati çeken bir nokta vardı:' Fuhuş yüzünden çıkan hâdiseler, gürültüler günden güne artıyordu. Sir Beverley Baxter, Avam Kamarasında ortalık karardıktan sonra Hyde Park'in kö- şesi ile Marble Arch arasında kadın- ların üçer metre aralıkla bir şeref - daha doğrusu bir şerefsizlik - kıta- sı gibi — dizildiklerini — anlatıyordu. Bays'wâter'de ise ü eş adam her gece otomobille gelip o semtin fahi- şelerinden para topluyorlardı O gün aynı konuda söz alan ' mebuslardan John Hall da Bayswater de oturuyor- du. Mr. Hall "genç kızımı yâlnız so- kaga çıkaramıyorum diyordu. De- , Londra'nın bazı sokakları genç Kızların geçemiyeceği hâle gel- küneti ihlâl ederlerse haklarında ta- kibat yapılabilirdi. Arada sırada hâ- dise çıkaranlar, yahut nizamları ih- lâl edenler oluyordu. Polis elindeki bu zayıf silâhı en iyi şekilde kullan- mak için çırpınıyordu. Fahişeler sıra ile toplanıyor; içeri tıkılıyor ve ertesi sabah bir taksi ile — gelip hakimin karşısına çıkıyorlardı. Hakim onları en ağır cezaya .mahküm ediyordu: 2 Sterling... Üç günde Bow Street'e 46 kadın getırılmış ve — bunların hepsi ikişer İngiliz lirasına mahküm edil: mişlerdi. Mahkeme bir haftada sade- ce sokak kadınlarından 200 Ingılız li- rası toplamıştı. Duruşmalar ise en fazla bir dakika sürüyordu: Bunun kadınların eline serbest çalışmaları için vesika veren sistemden hiç bir farkı yoktu. Bu kadınları para ceza- sı ile sokaklardan uzaklaştırmak is- 25