iyasi partilerin birbirlerinden farklı dünya görüşlerine sahip olmadıkları, hele iktisadi bakım- dan dahi değişik doktrinle ortaya çıkmadıkları memleketlerde lider ve kadro meselesinin ehemmiyeti derhal birinci plâna yukselır Biz- de bu bakımdan C.H n talih- siz partidir ve İiderlik mevkıınde Türkiyenin 1 numaralı siyasi şah- siyeti bulunduğu halde kadrosu i- tibarile adeta üzüntü verecek bir manzara gostermektedır Bahis mevzuu üzüntü "partilinin üzün- tüsü" değil, Trejim — meselelerinin ancak ilk seçimlerde iktidarın el değiştirmesi sayesinde düzelebile- ceği ümidini ..kalbinin köşesinde muhafaza eden milyonlar ve mil- yonlarca vatandaşın üzüntüsüdür. Zira kim ne derse desin, bu ümi- din gerçekleşmesi buyuk ölçüde .H.P. nin faaliyetine, tutumuna, gayretlerine bağlıdır ve daha hay- li zam an baglı kalmakta devam e- decekt İki hususu bırbırınden ayırmak lâzımdır. C.H e .li bir koalisyon, memleketı daha mı iyi idare edecektir? C.H.P. nin veya C.H.P. li bir koalisyonun iş başına gelmesi rejimin tehlikelerden aza- de kılınarak yerleşmesinin çaresi midir? Bunlardan ancak ikincisine müsbet cevap vermek kabildir. Ha- kikaten, bilhassa bugünkü Muha- lefetin müşterek bir cephe halinde iktidara gelmesi, daha doğrusu ik- tidarın her şeye rağmen düşmek- ten kurtulamaması Türkiyede De- mokrasinin 1945 den sonraki ilk büyük hamlesi olacaktır. Bugüne leketin çok partili rejimle idare- sinin daha iyi olacağı mülahaza- sıyla giriştiği bir tecrübenin tabii meyvalarından ibarettir. Fidenin yeşerip yeşermemiş bulunduğu, tu- tup tutmamış olduğu müşkül şart- lar içinde milletin, iradesini her şeye rağmen gerçekleştırıp ger- çekleştiremeyeceğine bağlı kala- caktır. Bu yapılırsa, memleketin daha iyi idaresi gayrıkabili içti- nap hale gelecektir; zira iyi idare edemeyen yerini terke mecbur kalacağını bilecektir. Zaten reji- min fazileti de, işte budur. Böyle bir durumda, C.H.P. gibi Muhalefetin belkemiği mevkiinde- ki bir siyasi teşekkülün muvaffa- kiyet 1htımalın1 gölgelendiren her şey, bütün Muhalefet cephesinin kuvvetini azaltmaktadır ve elbet- te ki o vasfı itibarile vatandaşın alâkasına hak kazanmaktadır. İk- tidarın önümüzdeki seçimlerde el degıştırme ihtimalinin yüksek nis- beti hâlâ D.P. nin hataları netice- idir. Ama sadece bu hataların, Muhalefeti tutup işlerin başına ge- tireceğini sanmak, bunun için ted- birler almanın luzumsuzluguna i- nanmak safdillikten başka bir şey değildir başındaki iki be- lâdan kurtulmadığı müddetçe bu memlekette ne tek başına bir se- kadar faydalı olabilecektir. yağında birer demir bağlı bulunan insanın suya düşünce gideceği yer, ancak diptir. .H.P. nin talihi ve talihsizliği Muhalefete iktidardan gelme- sidir. Siyasi partilerin umumiyet- le takip ettikleri yol, aksi yoldur. Fakat bizim Demokrasiye geçişi- mizin bir icabı olarak C.H.P. böyle bir hususiyet arzetmektedir. İşin talih tarafı, devlet idaresindeki tec C.H.P. Genel Merkezi Başı dertte bina rübenin seçmenin gönlüne verdiği itimaddır. Seçmen — devlet idare etmenin kolay bir iş olmadığım ye- ni yenı görüp anlamakta ve P nin" 27 senelik iktidarı hakiki kıymet ölçüleriyle müta- lâa edilebilmektedir. Talihsizlik tarafına gelince, bu partinin mer- kezde ve teşkilâtta tek partinin âdetlerinden, ananelerinden kur- tulamamış bir zümreyi - başına be- lâ etmiş olmasıdır. Lider kendi- ni yeni şartlara mükemmel şekilde uydurmuştur. Partinin aşağı ka- demelerinde de vaziyet — aynıdır. Fakat gövdenin ortası boştur ve parti başlı ayaklı, fakat belsiz bir vücuda benzemektedir. Herkes bi- -ir ki başı ayakların üzerinde dik C HALK PARTİSİNİN tutan beld C.H de liderin altında işe ya- ramaz tembel bir zümre vardır. "Yat Kulübü sakinleri" iste bun- lardır. Partileri iktidardayken ha- kikaten devlet adamı olduklarım göstermişler, başına getirildikleri işleri iyi idare etmişlerdir. Fakat, oş manâsıyla politikacı degıldır— ler. İsterler ki başkaları mücade- le etsin, onlar liderin gözünde bu- lunsunlar bir çok kimsenin man- faat pistonunun tahrikile saf de- ğiştirdiği bir sırada kendilerinin C. kalmış olmaları kâfi hiz- met sayılsın ve partileri iktidara gelince kaybettikleri koltuklarına kurulsunlar. Ama yağma yoktur! Ada sahillerinde mevhum bir ço- cuk felci virüsüyle uğraşanlar - ile Karadeniz sahillerinde' polis kor- lanlar elbette ki farklı göreceklerdir. Nitekim görmüşler- dir de.. İsimlerinin ve resimleri- nin hafızalardan henüz tamamile silinmediği sıralarda dahi bunlar, kendi seçim bölgelerinde ısımlerı duyulmamış, resimleri — görülm miş rakipleri karşısında defalarca hezimete ugramışlardır Hezi metlerini "halk C.H.P. den bıkmış— tı"- diye yaldızlamışlardır Bugün herkes hissediyor ki halk, C.H.P. yi dahi aramaktadır. Ancak o ze- vat gene adaylıklarım koysunlar, gene kaybedeceklerdir. Hem — de gene isimleri duyulmamış, resim- leri gorulmemış rakipler — karşı- sında. Zira bunlar kendilerini yeni re- jime uyduramamışlardır. Zira bun- lar vaktile biriktirdiklerini yiyen küçük beylerdir. Tehlike ne keli- me, kendilerini hiç bir zahmete sokmayacaklardır. Parti işlerile, parti meselelerile uğraşmayacak- lardır. Teşkilâtla alâkadar olma- yacaklardır. Bütün — seyahatleri "Ankara ekspresi" güzergâhına inhisar edecek, arada sırada da rüzgâr alan, serin mahallerde ya- pılan bir veya iki kongreye gidip düşününüz o günkü bütün rande- vularım iptal edecek, bezik partile- rini bırakacak, hattâ belki denize dahi gıremeyeceklerdır -nutuk çe- keceklerdir. Bunun da adı Muhale- fet yapmak olacaktır. Bununla ki- min kandırıldıgını sorabilir miyiz ? Zira seçmen kandırılmadığını re- yile belli etmektedir. Lidere gelin- ce, onun herkese ne not verdiğim tahmin etmek o kadar zor değil- dir. Muhalefetin, hele bugünkü şart- lar altında Muhalefetın kolay ol- madığı ortadadır. Ama mücadele etmeden, sadece bir şahsın gözü- ne gırmekle mevki, şan ve şeref elde etmek devri çoktan kapan- mıştır. Hiç olmazsa buna, Muha- lefet yıllarında imkân yoktur. Bir çok kimse elinden geleni yapar- AKİS, 11 AĞUSTOS 1956