YURITTA OLUP BİTENLER da karar verecekti. Yun tanla mı birleşilecekti, İngılız mıllet— ler camiasına mı katılınacaktı, yoksa müstakil bir hüviyet mi muhafaza e- dilecekti? On sene boyunca Türk e- kalliyetin hakları da emniyet alfanda bulunduruluyordu. İngiliz basını bizzat haber verdiği bu plâna karşı Türk hükümetinin re- nunu da bir kaç gün — sonra Türkiye Londraya bir nevi is mevzuu kararı asla tanımayacağını, gerekir- se adayı işgal edeceğini — söylemişti. Hattâ bazı İngiliz gazeteleri —Türk askeri birliklerinin adanın karşısına gelen vatan topraklarında yığınaklar yaptıklarını ilân ediyorlardı. Bunla- rın kanaatince Londra hükümetinin karart açıklanır açıklanmaz bu bir- likler derhal Kıbrısa sevkedilecekler- di ve Türkler haklarım zorla kabul ettireceklerdi Türklerin ada üzerin- deki hakkı İngiliz basını tarafından hususi bir alâkayla belirtiliyordu . Bunu başka bir havadis takıp et- . Londra Büyük Biçimiz Suad H ri Urguplu kendi arzusu ile Ingılte- re Dış İşleri Bakanı tarafından ka- bul edilmişti. İngiliz Dış İşleri Ba- kanlığına mensup bir sözcü da İngi- liz bası nı tarafından yayınlanan ha- vadislerin asıl ve esası olmadığını, bunların bir takım — spekülasyondan ibaret bulunduğunu, ciddiye — alınma- maları gerektiğini ifade etmişti. Aynı zamanda Ankara'da da bu yolda bir teminat Turk hukumetıne verilmişti. Fakat İngıltere Genel Kurmay Baş- kanı General Templer Temmuz ayı- ma başında Ankaraya gelecekti —ve yapılacak görüşmelerde Kıbrıstan da bahsedilmesi tabııyd Adadaki lngı- liz Genel Valisi ise, bu sırada Londra da bulunuyordu. lşler, kelimenin tam manasıyla arap saçına dönmüştü. Hükiimet ve basın I ngılız Dış Işlerı Bakanlığının söz- L ra basınının neşriyatının hı bir l ve esasa dayanmadığını belırtmıştı Fakat Londra basınının nasıl işlediğini ve bilhassa — London Times gibi gazetelerin havadislerini nerelerden aldığını bilenler, sözcüye inanmakta mazurdular. Ateşin olma- dığı yerden, dumanın çıkması İngil- terede mümkün değildi. Üstelik tek- zip te İngiliz gazetelerinde değil, bi- zim gazetelerimizde çıktı. Londra ba- sını bildiğini yazmakta devam edi- yordu. Kıbrıs hakkında hükümet ka- rar almıştı! Bu ne perhizdi, bu ne lahana turşusu. Hatıra bir tek şey gelebilirdi: Lon- dra basınının kulağına havadisleri fı- sıldayan bizzat Londra hükümetiydi. Böylece hem bir sondaj yapılıyor ve hem de Türk hükümetine ada hak- kındaki görüşünü bir defa daha be- lirtmek fırsatı veriliyordu. Türkiye- nin böyle bir karar alındığı takdirde adaya asker çıkaracağı havadisi de aynı gayeyi istihdaf edıyordu İngiliz hükümetinin müşkül bir mevkide bu- lunduğunu anlamak lâzımdı. Yaptırı- lan neşriyat bir nevi S.O.S. işaretiy- di. Muhalefet bir yandan, umumi ef- kâr bir yandan, nihayet Amerika ve NATO'daki bazı müttefikler bir yan- dan Muhafazakâ ükümeti zorlu- yorlar, fena halde sıkıştırıyorlardı. Muhafazakâr hükümet Kıbrısı ter- ketmek niyetinde değildi; hükümran- lıgı elinde tutmadığı bir toprak üze- rinde üs sahibi olmanın da fazla bir mâna ifade etmediği Mısır hâdi- seleri sırasında açıkça meydana sık- Fakat Ingıltere Kıbrısta ka- teğine muhtaçtı. Neşriyat bu desteği temin ederse. hükü- Muhafazakâr metin İşleri kolaylaşacaktı. Yoksa dünyanın en iyi haberi alan lngılız basınıma bahis mevzuu haberleri hiç bir asıl ve esasa dayanmadan yay- dıgını sanmak safdilliklerin en büyü- ğü olurdu. Bir gizli orkestra şefînın konseri idare ettiğini anlamamak i çin kör olmak lâzımdır. Amerikanın durumu ıbris meselesini kritik bir vaziye- te sokan Amerikanla tutumuydu. Amerikada Yunan tezine karşı sem- pati artmıştı ve pek çok Amerikalı -h de mesul makamlar işgal e- denler- Kıbrısın Yunanlılara verilme- sinin ne zararı olacağını anlamıyor- du. İngiltere bunun farkındaydı. A- merıkan basını da Yunan tezi lehin- de vaziyet almıştı. Atlantiğin ötesin- deki müttefiklere göstermek lazımdı ki bir emri vaki kimse tarafından ka- bul edilmeyecektir. Bilâkis buna te- şebbüs, askeri kuvvetlerin harekete geçmesine yol açacaktır. Son günler- de Kıbrısla alâkalı olarak birbirini tutmaz havadislerin intişarının derin sebebi buydu İngiltere Türkiyenin ciddi şeklide ve yeniden vaziyet almasını bekliyor- du. Bilhassa Amerika'da esaslı — bir faaliyete geçılı_nemesı handıkap teş- kil ediyordu. İngiliz hükümeti İngi- liz basını vasıtasıyla etrafı kızıştır- mak istiyordu. Bizim Londra kadar muşkul mevkide olduğunu an- lamamış ve ona göre davranmamız lâzımdı. Muhalefet partilerinin de iş- tirakiyle milli bir politikanın tesbi- ti ve bunun kat'i şekilde ifadesi bü- yük faydalar sağlayacaktı. bunu, kendi basınının kulag fi- sıldayıp sonradan tekzip havadislerle bize çıtlatıyordu. Bu haftanın ortasında Kıbrıs me- selesinin durumu iste buy: Bayar Çeşme'de Kıbrıs Türktür Cemiyeti mensuplarıyla "Çanlar kimin için çalıyor!" AKİS, 30 HAZİRAN 1956