e Haftalık — Aktilalite Mecmusaı Sene:3, Cilt: VII, Sayı: 112 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 . K. 582 ... Ankara Tel: 15221 (Başyazar) 18992 (Yazt İşleri ve İdare) Fiata: 60 Kuruş Neşriyat Müşaviri: Metin TOKER İmtiyaz Sahibi ve yazı işlerini fiilen idare eden Mes'ul Müdür Yusuf Ziya ADEMHAN Umumi Neşriyat Müdürü: Hamdi AVCIOĞLU Teknik Sekreter: M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür: TURHAN Fotoğraf: Hüseyin EZER Osman ÖZCAN ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe: , Doğan Klişe ATELYESİ Müessese Müdürü: Mübin TOKER Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) : 12 lira 1 senelik (52 nüsha) : 24 lira İlân Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam Sayfa) : 350 lira Kapak içi 800 lira, metin sayfaları Santimi 4 lira. Dizildiği ve Basıldığı Yer Güney Gazetecilik ve Matbaacılık T.A.O. — ANKARA . Basıldığı tarih: 28/6/1956 Kapak resmimiz : Prof.Fuad Köprülü Biri daha çıktı Kendi Sevgili AKİS Okuyucuları eçen sayımızın Kadın sayfasın- da çıkan bir yazıda, çok alâka uyandıran bir fikirden bahsedildiği elbette ki dikkatli okuyucularımı- ü Fikir, ir. Mario Pei'ye göre gençler büyüklerden ne aşırı bir sevgi, ne sempati, hatta ne de anlayış bekle- mektedirler. Onların her şeyin fev- kinde atadıkları, en çok kıymetlen- dirdikleri adalettir. Bütün arzuları kendilerine karşı müsavat dair sinde hareket edilmesidir. Felsefe doktoru, tecrübesine dayanarak ba- zı tavsiyelerde bulunmakta, bazı müşahedelerini nakletmektedir. Gençlerin aradıkları adalet onlara değişmez kanunlar ve kaideler ha- linde tatbik edilmelidir. Cezaların ağır değil, fakat kati olmasına dik- kat etmek lâzımdır. Adil kaidelere gençler derhal cana gönülden bo- yun eğerler. Çocuklara yapılabile- cek en büyük iyilik, küçük yaşla- rından itibaren kendilerine mesuli- yet hissini aşılayabılmektır Ahlâk kaidelerinin her ya r sınıf in- sanı aynı şekilde ılgılendırdıgını ço- cuklar öğrenmelidirler. nların, kaidelerin ve disiplinin haricinde çabucak azarlanan ,çabuk affedi- len, şimdi dövülüp biraz sonra ok- şanan küçük insanlar okluklarına dair en ufak bir zehap uyandırma- mak lâzımdır. Bunları okuduktan sonra hatıra sadece Mario Pei'nin yirmi yaşın- dan aşağı çocuklarının değil, hepi- ta zledıgımız şeyler- masına bir muayyen zaman boyun eğenler de çıkıyor, sıkıntılar kolay- lıkla unutuluyor. Ama haksızlıkla idare edilen bir cemiyetin hareket- siz kaldığı, şimdiye kadar tesadüf edilen bir hâdise değildir. Geçmişin küçüklü büyüklü bütün isyanları, bütün ihtilalleri, bütün ayaklanma- ları hep haksızlığa, müsavi olma- yan muameleye karsı açılmış sa- vaşlardır. "Âdil mutlakıyet" tâbiri, demokratik rejiminin — meziyetleri bilinmediği veya unutuldugu sırada pek çok cemiyet için bir ideali ifa- de etmişse bunun sebebini âdil müs- tebitlerin haksızlıktan çekinmele- rinde aramak lâzımdır. Ne var ki mutlakıyetın adaletsızlıgı bır nevi "eşyanın tabiatı" icabı bünyesinde taşıdığı kaide olarak müşahede edil- miş ve istisnai bir adil müstebit aranacak yerde adalete "eşyanın tabiatı" icabı malik başka bir re- jim, yani demokrasi tercih olun- muştur. Aramızda Mario Pef'nin çocuklar hakkında- ki müşahedesi son derece doğru- dur ve alâka uyandırıcıdır Hakika- ten küçüklere her şeyi kabul etti- rebilirsiniz; âdil olduğunuzu onlara telkin etmek suretile! Müsavatın tatbik edildiğini anladıkları anda, yapmayacakları şey sanki büyükler başka turlu mudur- ler? Milletçe katlanılan fedakârlık- lar, sıkıntılı günlerde gosterılen sa- ır, hatta metanet ağır cezaların değil, âdil idarelerin başarılarıdır. Gene geçen sayımızda ve gene Ka- Moda nın teşvikiyle eskiler giymenin a- a haline geldiği anlatılı- yor, fakırlıgın bir iftihar vesilesi, bir adalet sembolü sayıldığı hatır- latılıyordu. Eğer saray, ilk hare- keti yapmamış olsaydı böyle âdet- lerin kendi kendine yerleşeceğini beklemek dahi saflık sayılmak ge- rekirdi. Büyük kütlelerin ekmek ve eğ- lenceyle idare olunabileceğini sa- nanlar tarihin her devrinde yanıl- mışlar, sonda hüsrana uğramışlar- dır. Büyük işler başarmak için yola çıkanlar âdil davranmayı becere- mediklerinden, yakınlarını himaye- yı, rakıplerını veya muhaliflerini ez- meyi daha kolay bulduklarından, bir kısım hareketlere göz yumup aynı hareketleri başkaları yaptığın- da şiddet gösterdiklerinden attık- ları bir kaç adımın sonunda uçu- ruma yuvarlanmışlardır. Uçuruma yuvarlanmışlardır. ve hem millet- lerinin, hem de bütün insaniyetin ebedi nefreti ve lanetiyle çevrelen- mişlerdir. —Kendilerine — şatafatın, lüksün en aşırısını lâyık görenler vatandaşlarına meşakkat tavsiye etmekle sadece gülünç olmuşlar ve haksızlığa dayanan idarelerini yü- rütememişlerdir. Cakigula, atı İnci- tatus'u konsül yapacak ve Roma buna katlanacaktır, ha? Nitekim katlanmamıştır. Neron'a gelince, Racine'in annesi Agrippine'in ağzın- dan söylettiği cümleyle "ismi, müs- takbel nesillerde zalimlerin en mer- hametsizine dahi küfürlerin en in- safsızı" gibi gelmiştir. Zira bir ke- re haksızlık, bir kere adaletsizlik ne küçüklerin ve ne de büyüklerin tahamüllerine imkân kalmaz. İş, o yola hiç girmemektir. Elinde kudret bulunanlar için bir ebeveyn için haksızlık yapmak, âdil davranmamak başta pek âlâ kolaydır. Yaparsınız, — olur. Ama aslında olmamıştır. Olmayacaktır da. Mario Pei, oldu sananların al- dandıklarını en güzel ifade eden adamdır. Saygılarımızla AKİS