YURTTA OLUP BİTENLER li hatip ısrar etti. Meclisin "Tayla" adı vardan kısmında oturan Demok- rat milletvekilleri de M. Zeki Toluna- yı desteklediler. Mesele reye kondu, kabul edildi. Tahkikat komisyonunun eski azası konuşmaya başladı-. Par- tizan bir zihniyetle degıl memleket menfaatlerini düşünere| konuşaca- ğinı söylüyordu. Zaten partizan dü- şünceler kendisine hakim olsaydı, arma komisyonun raporu kendisini sadece sevındınrdı, zira kanaatince D.P. için bu rapordan da- ha zararlı olamazdı. Ama partizanlık yapmıyacak. bildiklerini ve gördük- lerini anlatacaktı. Hatta Dr. Sarolu suçsuz gördüğü halleri de açıkla- maktan çekinmiyecekti. . Zeki Tolunay gördükleri ve bıldıklen diye ısımlendırdıgı hususla- rın izahına geçince. Meclisin iktidar sıralarından da gürültüler yükselme- ye başladı. Tolunay tahkikatın salim cereyan etmediği yolunda içinde be- liren ilk şüpheleri bahis mevzuu edi- yordu. Gürültüler kısa zamanda art- tı. Sarfedilen bir sözün geri alınıp a- lnmaması münakaşa mevzuu oldu. Sonra hatibin konuşmasına devamı uygun görüldü. Fakat Tahkikat Ko- misyonunun eski, azası tahkikat de- vam ederken sanık Dr. Sarolu Baş- bakanın yanında gördüğünü, ikisinin beraber yemek yediklerini söyleyin- ce konuşmasına imkân kalmadı. Baş- kan, meselenin görüşülen raporla a- lâkası bulunmadığını bildirerek To- lunayın konuşmasını derhal kesti. Bu sırada kürsüye Dr. Sarol fırlamıştı. Sabık Bakan tahkıkat açıldıktan son- ra Başbakanla yemek yemediğini ka- il surette ifade etti. Tolunayı yalan söylemekle suçlandırdı. Bildirdiğine göre gazeteciler yalan yazmışlardı. Kendisi Başbakanı sadece iki defa görmüştü. Bunların biri Meclis kori- dorunda karşılaşmaydı, dıgerınde ise evladı ile alakalı bir niyazdı. Dr. Sa- rolun konuşması fırtına yarattı. Bir C.H.P milletvekili, ispat edebileceği kaydıyla sabık bakan hakkında çok agır ısnatta bulundu. Dr. Sarol buna 'sensin" diye mukabele etti. Kavga başlamak üzereydi. C.H.P. milletve- kili - Ahmet Fırat - Başkanlık tara- fından cezalandırıldı ve salondan çı- karıldı. Dr. Sarola gelince, o sözünü geri almakta beis görmedi. Sabık ba- kam kürsüde Başbakan takip etti. O da yemek hadisesinin gazetelerin uy- durması olduğunu soyledı Bu sırada Tolunay yerinden “gözlerimle gör- medim mi, Park Otelde selamlaşma- dık mı" diye haykırıyordu. Adnan Menderes başka bir hadiseye geçti, sonra muhalefet ekalliyetinin ekse- riyete tahakküm etmek arzusunda okluğunu bildirdi ve Allahın bunları ekseriyet haline getirmemesi dile- ğiyle kürsüden indi. Hava şimşekler- le doluydu. Raif Aybar kürsüde kinci söz. Hür. P. nden Raif Ay- bar'ındı. Bursanın genç milletve- kili, sakil) konuşmasıyla süküneti te- minde güçlük çekmedi ve kelimenin tam manasiyle dört başı mamur bir 8 Küçük Bir Yanlışlık G ecen haftaki sayımızda, dik- katsizlik neticesi bir küçük hata olmuştur. Temyiz başkan- larının, Danıştay ve Sayıştay başkanlarına karıştırılarak Mec lis taralından seçıldıgı belırtıl- miştir halbuki herkes bilmek- tedir ki Temyiz başkanları biz- zat Adalet Bakanlıgı tarafın- dan tayin edilirler. Okuyucula- rımızın, dikkatimizden kaçan bu yanlışlığı mazur görecekle- rini ümid ederiz. izahatta bulundu. İşaret ettiği en mühim nokta şuydu: Komisyon bir çok aksaklık bulmuştu, bunlar rapor- da izah da olunuyordu, fakat en son- da "ancak" kelimesi kullanılarak Dr. Sarolun masumiyeti belirtiliyordu. Demir meselesinde böyleydi ilk okullara abone meselesinde böyleydi, Tü esi Gazeteci hikayelerinde böyleydi, kaçak kat böyleydi. İnsan raporun sonuna geldiğinde bekliyor- du ki "bu bakımlardan Dr. Sarol hakkında Yüce Divan kurulması ge- rekmektedir". Halbuki bunun yeri- ne deniliyordu ki "ancak Dr Sarolun mesuliyeti görülmemiştir." if Ay- ar mükemmel muhalefet şerhlerini de dile getirdi, onları yazanlarla yüz- de yüz mutabık bulunduğunu bildir- di. Kanaatince sadece tahkikat rapor- ları gostermekteydı ki Yüce Divana lüzum vardır Onu, gene Hür. P. nden . Behçet Kayaalp takıp etti. Behçet Kayaalp komisyon çalışmalarına katılmış ve müsbel rapora muhalif kalmıştı. O da büyük bir vukufla Raif Aybar'ın id- Bir Resmin Tekzibi "Akis Mecmuası Yazı İşleri Müdürlüğüne 9 Haziran tarihli nüshanızın 8. ci sahifesinde ve dört me- bus arkadaşımla birlikte bası- lan fotoğrafımı ve altındaki ya- zıyı gördüm. (Artık yeter, susunuz beyler) diyorsu- ve teşrii hayatım- da hamdolsun bu söze muhatap olacak hiç bir fiil ve harekette bulunmadım. Bundan kat'i su- rette eminim. Bu nokta, memle- ket umumi efkârınca dahi ma- lümdur. Eğer böyle bir hareke- timi bılıyorsanız, şüpheyi davet edecek kapalı cümleler yerıne, onu açıkça neşrediniz. Herke okusun. İş bu cevabımın mat- buat kanunları ve hükümleri ve şartlan dairesinde ilk çıkacak nüshanızda aynen neşrim saygı ile rica ederim. İzmir Meb'usu Mehmet Ali Sebük" dışlarını tekrarladı. Meclis tahkık tının gayem, gerekil delilleri tı. Onları tahlil etmek degıldı Tahlıl Yüce Dıvana aitti. Suçlu olunup olun- madığı hakkındaki kararı orası ve- recekti. Deliller ortada olduğuna gö- ret, al_:kıkat açmak için ne bekleni- yol ordu Bu suale kimse cevap vermedi. Sadece bu suale değil, hiç bir ithama cevap veren çıkmadı. Ne komisyon adına konuşuldu, ne de Dr. Sarol ken- disini müdafaa zahmetim ihtiyar et- ti. Başkan maddeleri reye koyacağı- nı bildirdi. Bu sırada bet muhalif mil- letvekılı ayaga kalkarak elele tutuş- . İç tüzüğe göre bu hallerde baş- yoklama yapmak zorundaydı. Fakat başkan Fikri Apaydın aşvurmamal| makla iktifa etti. Halbuki muhale! tin iddiası salonda ekseriyetin bulun- madığı merkezindeydi. Reyleme ya- pıldı ve muhalefetle beş. on D. P. mil- l ekilinin i kanaat ifade etmele- mukabil mevcudun ekseriyetiyle -Zaferm tabirini kulllanarak - Dr. Sarolun temize çıktığı ilan edildi. Gökler kurban isteyince gki gün sonra aynı başkan, üç sabık bakanın larını ilan etti. l dıger da temize çık!ı Müzakereler Dr. Sa— tidara basit bir hakikati hatırlattı- lar: bu bakanlar hakkında tahkikat açılması sizin unuz istemişti. sizler mucıp sebep bulunduğunu bil- iştiniz, sizler takrir ve nihayet sizler dosyalarla ortaya çık- mıştınız, sizler bu iş dolayısiyle Men- deres III. kabine virmiştiniz Aranızda hesaplaşınız! Fakat muha- lefet tahkikatın iyi yapılmadığını id- diadan da geri kalmadı. Buna cevap verenler arasında tak- rir sahibi ve D.P. unun başkam Di vardı Dr. Onat o zamanki hareketi- nin sebebini "Gökler kurban istiyor- lardı" mısraiyle izah etti. Sonra al- kışlar arasında üç sabık bakan daha eclisce temize çıkarıldılar ve D. P. sıralarından yukselen uzun alkış ses- leriyle taltif olundular. Muhalefet Parlak istikbal G ecen hafta pazar günü, sabahın çok erken saatlarından itibaren caddelerden akan kalabalık, Ankara Garının peronlarını do ldurm baş- lamıştı. CHP Genel Sekreterı Ka- ım Gülek İstanbuldan Ankaraya ge- lıyordu ve sanki Ankaralılar. Gülek'e İstanbulda gerek duruşmadan çık- tıktan sonra, gerek aya hare- ket ederken yapılan parlak tezahü- ratı bu defa da Başkentte tekrarla- mak için sozleşınışl Geçen yıl. ağustos cuma günü vapurla Karademz seyahatine çık- mazdan Ö! k gazetecı— nce. Kasım Gülel lere bir beyanat vermişti. Gazeteler- AKİS 23 HAZİRAN 1956