23 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

23 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

da, bazan en iyi elemanlar oluverir- ler. Çünkü orada aradıkları âdil di- siplini, müsavatı kolaylıkla bulurlar. iyi tertip edilmiş bir mükafat ve ce- za sistemi en yola gelmez gençlerı, derhal, doğru yola sokmak Mekteplerde — muvaffak olan öğ- retmenler, bu hakikati kavrayıp, a- dil kaideler koyan ve bu —kaidelere dalma aynı titizlikle, riayet eden öğ- retmenlerdir. Anne ve babalar da aynı yoldan yürüdükleri takdirde, hem rahata ve huzura — kavuşurlar, hem de çocuklarını hakikaten iyi ye- tiştirmiş olurlar. Yedi yaşından iti- baren, çocuklara normal insan mu- amelesi yapmak lâzımdır. Onlardan neler beklediğimizi bir defa onlara izah edip, beklenenleri yapmadıkları takdirde, çekecekleri cezayı tesbit et- meliyiz. Bu fazla ağır olmıyan ceza- yı, icap ettiği anda, tereddütsüz ve zaafsız tatbik etmeliyiz. Bir anne ve babanın, bir öğretme- nin çocuklara yapabileceği en büyük iyilik, onlara küçük yaşlarından iti- baren, normal mesuliyet hissini aşılı- yabılmek ir. Onların, kaidelerin ve disiplinin haricinde, çabucak azarla- nan, çabuk affedilen şimdi dövülüp biraz sonra okşanan küçük insanlar olduğuna dair en ufak bir zehap u- yandırmamak J1azımdır. Ahlâk kai- delerinin her y r sınıf insanı, aynı şekilde ılgılendırdıgını çocuklar küçük yaştan itibaren öğrenmelidir- ler. Bilmelidirler ki, herhangi — bir kimse kendisini bu kaidelerin fevkin- de tasavvur etmemelidir ve herhangi bir kimse bu kaidelerden kaçmayı ta- hayyül edememelidir. Dünyanın iftihar listesinde isim- leri asılı duran birçok büyük adam- lar, en fakir muhitlerde, en fakir ai- lelerde doğmuş çocuklardır. Büyüyen çocuklara, herkesin daima —müsavi yerden hayata adım attığını hatırla- talım. Çünkü şartlar değişikse de, herkese mükâfatı kazandıran veya cezayı hakkettiren sebep birdir. Her- kes bu dünyada, emeği ve gayreti mukabılınde, lâyık olduğu hayatı ya- şıyacaktır. EĞİTİM Kolejler Pahalı eğitim Çocuğunu Ankara Eğitim Kolejin- de okutan bir baba dert yanıyor- du. "Oğlumuzu dil öğrensin diye ko- leje gönderiyoruz. Az zamanda da faydasını gördü, İngilizcesi günden güne ilerliyor.. Okulun bu tarafına hiç diyeceğimiz . Fakat tahsil şartları gittikçe agırlaşıyor Böyle devam ederse çocugu kolejden alma- ya mecbur olacağız." Bu babanın hakkı vardı. deki yabancı çok pahalıydı. Türkiye- dil öğretimi gerçekten ADevlet okullarında ise esaslı bir dil öğretimi olmadığı öte- den beri biliniyor ve islâhı için ça- reler aranırdı. Ortaokul ve İiseleri- mizin yüklü ders programları arasın- da haftada dört, beş saat yabancı dil ogretımı goren bır öğrencinin o dili iyi öğrenmesi beklenemezdi. yüz- den liseyi bitirenler üniversitelere git- tikleri zaman dil bilmedikleri için tür- lü güçlüklerle karşılaşıyorlardı. Me- selâ Hukuk Fakültesinde okuyan bir gencin sadece ders kitaplarım takip ederek tam müânasiyle — yetişmesine imkân yoktu. Yabancı hukuk otorite- lerinin eserlerim okuması, ortaya a- tılan yenı hukuk nazarıyelerını og— renmesi lâzımdı. Ancak bu suretle i- yi bir hukuk tahsili yapmış olurdu. Ankara Koleji nkaradaki Eğitim Kole]ının çok verimli, modern bir müessese ol- duğundan kimsenin şüphesi yoktu. Çocuklarım bu koleje — gönderenlerin tek şikayeti tahsil şartlarının ağır- lığıydı Kolejin yıllığı gecen yıl 1800 lira iken bu yıl 00 liraya çıkarıl- mıştı. Bu 2200 lıra dört taksitte öde- niyordu. Çocuklarını bu koleje kay- dettirmek isteyenler ilk taksidi Ha- ziranda vermek zorundaydılar. Hatta evvelden beri bu okulda okuyan tale- belerin taksitleri de kadronun tesbit edileceği bahanesiyle şimdiden talep ediliyordu. Halbuki öğretim Ekimde başlıyordu. Bu suretle çocuk tahsile başlamadan tahsil parasının bir kıs- mı alınmış oluyordu. Anneler, baba- lar bundaki hikmeti bir türlü anlıya- mıyorlardı. Bu para ders yılının ba- şında alınamaz mıydı? İki taksiti ar- ka arkaya ödemek çok zor oluyordu. Çünkü yılın son taksidi de ders yılı biterken Mayısta verılıyordu Diğer iki taksit ise Ekim Şubattaydı. Gündüzlü ogrencılerın yıllık ücreti de arttırılmış, 500 liradan 700 liraya çı- karılmıştı. Okul idaresi Ankaranın lıer şeyden önce bir memur şehri ol- duğunu unutmamalıydı. Tabancı dil bilmenin faydalarım şuphesız herkes takdir ediyor ve çocuğuna öğretmek istiyordu. Bu ücretler biraz indirilse okula karşı ilgi artacak, Eğitim Der- neği okulu genişletmek zorunda ka- lacaktı. Türk Eğitim Derneği Anka- ra Kolejini daha geniş halk kütleleri- ne hitap eden bir okul haline getirme- yı, taşıdığı ismin bir icabı olarak dü- şünmeliydi. Yeni kolejler 954-55 ders yılında İstanbul, İzmir. I Samsun, Eskişehir, Konya kolejleri öğretime başlamışlardı Bu k ljler- de öğretim bir iki der üstesna ta mamen İngilizceydi. Kole_ılere ılkokul mezunları alınıyorlardı. — Bunlar bir sene ihzari sınıfta okuduktan sonra orta kısmın birinci sınıfna gegeçek- lerdi. Şu günlerde imtihanlara girip çıkıyorlardı. Kolejlere yalnız geceli öğrenci alınıyordu. Yıllık eğitim üc- reti 1200 liraydı. Bu beş kolejde oku- yan öğrenci sayısı ders yılı sonunda 421 di. Her kolejde ortalama olarak seksen öğrenci okuyordu. Bakanlık bu yıl içinde bu kolejlere bir tane da- ha ilâve edecekti: Diyarbakır Koleji- nin son hazırlıkları tamamlanmak ü- zereydi. Oorduda yabancı dil rduda da yabancı dil öğretimine çok ehemmiyet veriliyordu. Harp Okulunda yabancı dil öğretimi en ye- ni metodlara göre yapılmakta ve ga- yet iyi sonuçlar vermekteydi. Harp Okulu öğrencileri yabancı dil alanın- daki başarılarını geçenlerde okulla- rında verdikleri temsillerle ispat et- mişlerdi. O gece Harp Okulunda İn- gilizce, Fransızca, Rusça ve daha bir iki dilde skeçler oynanmış ve tak- dirle karşılanmıştı. ordu her yıl Ankara D Coğrafya Fakultesıne imtihanla se- çerek dil bilgilerini artırmak üzere her sınıftan subaylar gönderiyordu. Gaye orduda dil bilenlerin — sayısını çoğaltmaktı. Son yıllarda dil bilenle- rin nisbeti süratle yükseliyordu. Bu yükselişi NATO içindeki — müşterek alışmalarla. — Amerika anada ve diğer yabancı memleketlerde eğitim veya kurs gören subaylarımız sağlı- yorlardı. AKİS 23 HAZİRAN 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: