En çokbğeriiiri az modası: Etol — Serin gecelerim şık can kurtaranları takım da, bolerosu ve işli dekolte be- deni ile çok hoşa gidiyordu. Büyük beyaz yakalı pembe beyaz puanlı bir keten elbise, beyaz şifon eşarplı ge- ne pembe bir çay elbisesi, pli etekli düz beyaz bir entari, eflatun tülden bir dans elbisesi, sarı Jorjet bir emp- rime çok takdir. topladı. Bir küçük kraliçe Alkı şlanan bir minimini manken vardı. Fıstolu bir pembe pandora, mavi bir tül bir de kırmızı beyaz benekli bir basma giyindi. Basma arkadan acıktı ve yürüdükçe arasın- dan volanlı bir külot görünüyordu. Küçük Naz Karan bir kraliçe e- dası ile yürüyordu Bir günün hikâyesi F akat serginin bir kapalı kapısı vardı ki, insan oradan içeriye gi- rince cidden hayret içinde kalıyordu. Bu, bir yünün hikayesini canlandı- ran bir sahne idi. İki hanım oturmuşlardı, yıkanmış yünün iplik haline geldikten sonra nasıl boyandığı gösteriliyordu. Renk- ler en güzel Avrupa yünü renklerine AKİS, 23 HAZİRAN 1956 faş çıkaracak kadar hoştu. Doya ne- bati boya idi: Nar kabuğu, soğan ka- buğu, kızılağaç kabuğu, ceviz kabuğu ve muhtelif kökler kullanılıyordu. Bazan bunlara göztaşı da ilâve edi- lerek çok muhtelif tonlar elde edil- mişti. Nebati boyalar sabitti ve bu bakımdan da başka kıymet taşıyor- du. Yün boyandıktan sonra elde örü- lebilirdi. Fakat u erkek sanat mekteplerinde imal edilen el tezgah- ları sayesinde kumaş haline getir- mek işten bile değildi.,. Bu sahne seyircilere canlı olarak gösterilmek- teydi. Kumaş haline gelen yün, biçi- lip dikilmekte ve sergide bu kumaş- lardan dikilen takımlar teşhir edil- mekteydi. Bolerolu çocuk takımları, erkek yelekleri, yastıklar, eşarplar ve etoller, kadın çantaları örtüler, kar başhkları bluzlar hep bu bizim çok iyi tanıdığımız koyun yününden ya- pılmıştı. Ama onu bu haliyle tanı- mak cidden imkânsızdı. Etol modası anımlar kürklerini naftaline kal- kürkçüler Londrada bir “milletlerarası kürk defilesi" — tertip ettiler. Tabii gene de hem ü KADIN hem de bir hayli para temin l ta: şıdıgı "chınchılle" bir etol bütün seyircilerin hayranlığını topladı ve 0- na ancak amber rengi bir mink etol rekabet edebildi. Bu kürk etollere yanaşmak her abayığıdın harcı değildi tabii.. Al- lahtan e'de açılan bir "men- e arp" ,sergisi, kürk etollerde gözü kalan k ka rhal te- selli etti. Bu sergide de, gayet güzel mankenler, gayet güzel etoller giyin- diler. Avrupanın belli başlı moda merkezlerinden gelen bu etollerden bir tanesi Viyana etiketini taşıyordu. Yün jerseden olup, kenarlarına elle şark motifleri işlenmişti ve ipek püs- külleri vardı. Daha sıcak yaz gün- leri için, Fransızlar ince vual eşarp- lar düşünmüşlerdi. Bunlar püsküllü, ince, uzun etollerdi. Üzerlerinde ga- yet, soluk renklerde gölge halinde, çi- çekler aplıke edilmişti. Bu süslü ve zarif etollerın yanın- da serin yaz geceleri için. "jerse" ler- den ve yünden yapılmış çok pratık sade, ısıtıcı etoller de vardı. çük bir üç köşe şeklinde kesılmış, ke- narlarına hafif bir püskül takılmıştı. Kiminin kol takılacak yerleri vardı ve insanın üzerinde daha ziyade bir bolero tesiri bırakıyordu. Bazı düz, uzun etollerin sırta gelen kısmı ha- fifçe yuvarlanarak, şekilli kesılmıştı Hepsi cidden guzeldı ve işin en hoş tarafı, defileyi, seyreden her ka- dının muhakkak böyle bir etole ih- tiyacı vardı. Terbiye Gençlerin istediği Bir - felsefe doktoru olan Mario Pei 20 senedir, 20 yaşından küçük o- lanlara ders vermektedir. Onların haleti ruhiyesini iyice tahlil ederek, anne ve babalara hitaben bir etüd neşretmiştir. Gençlerin büyüklerden istedikleri nedir? Onları iyi bir istik- bale hazırlamak isteyenler, nasıl bir hareket tarzı takip etmelidirler? Felsefe doktoru, bu çok mühim sualleri o kadar basit ve kolay bir şekilde halletmiştir ki, her anne ve abama bu pratik yolu öğrenmeme- si cıdden yazık olur. o Pei'ye gore, gençler büyük- lerden ne büyük bir hatta ne de anlayış beklemekte- dırler Oııların her şeyin fevkinde a- radıkları şey, en çok kıymetlendir- dikleri şey, adalettir. ençlerin aradıkları bu adalet kaidelere riayet etmedikleri takdirde cezalandırılacaklarından emin olma- dırlar. Cezaların ağır değil fakat kat'i olmasına dikkat etmek lazım dır. Adi idelere, iyi tatbik edılen bir disipline gençler derhal cam gö- nülden boyun eğerler. Ordudan larda en haylaz gençler, kısa zamaıı- 27