YURTTA OLUP BİTENLER Muammanın anahtarı Kopnılulere son günlerde bir es- an Köp- rülü mesele teş- kil etmişti. Hele onun ağzından sah- te beyanat yayınlanması ıâlen büs ber ıstıfa ederız" dediği biliniyordu. Orhan Köprülünün de taşıdığı soy adı yüzünden çekingen davrandığı ortadaydı. Bütün bunlara bir de "Ce- mal Köprülü" işinin ilâvesi, akılları tam manasıyla kanşt ıştı. Gaze- telerde doğru olan olmayan tah- er, haberler, rıvayetler çıktı Bir tek şey doğruyd Kö rülü yolda olmadıgım gorenler safındaydı Üstad bunu gör- mek için hayli zaman kaybetmıştı hatta gidişi frenlememek yanlış yola sapılmasına âmil olmuştu. Ama hâdiseler artık gözü- nü açmıştı Etrafına bakındığında, sadece gayrimemnun görüyordu. Bu, ailesi içinde dahi böyleydi. Ailesi bu halde olursa, milletin ne vasiyette olduğuna kestirmek için kâhin olma- ya hiç lüzum yoktu. Fuad Köprülü ise akılsız bir adam değildi. D.P. nin bu yoldan muvaffak olamayacağım ve her çırpınışın, her baskı tecrübesi- nin partiyi biraz daha batıracağım anlıyordu. Ne var ki bizzat hareke- te geçmesi imkânsızdı; zira üzerinde bir kuruculuk etiketi v Fuad Köprülü İspatçılara sinin en hararetli taraftarıydı ve oğlu Orhanın dediği gibi bir iktidarı her şeyden çok nüfuz ticaretinin perişan edeceğine inanıyordu. Ama Adnan Menderese karşı açıkça cephe almak- tiyi o kurmuştu. Simdi nasıl olur da -kendi görüşüne göre- müca- dele edel rdı Mücadelesini içerden rundaydı. Son zamanlarda gerek Genel İdare Kurulu ve gerekse kabine toplantılarına ya hiç katıl- mıyor, ya da sessız kalmayı tercih edıyordu Dışarı ıslah et- mek için çalışanları sempatiyle kar- şılıyordu. D.P. nin şansı o yoldaydı. Partiden çekılmıyecektı Nitekim oğ- lu da çekilmemiş, sadece il başkan- lığından istifa etmişti. D.P. onlar i- çin baba ocağıydı. Ama atılırlarsa? Tabiüi, o zaman yapacak başka şey kalmayacaktı. Kat'i vaziyet almaya gelince.. Doğrusu istenilirse Fuad — Köprülü Meclis Tahkikat Komisyonunun ra- porunu bekliyordu. Bir kurucu olma- sı bakımından arkadaşlarının siyasi hatalarım, hattâ yanlış adımlarım sineye çekmek zorunda kalıyordu. A- ma suistimal iddialarının örtbas e- dilmesi ihtimali?. Bunu kabul etme- sine imkân yoktu. Böyle bir ihtima- lin bahis mevzuu olduğu anda Fuad Ki ağzım açacağım bütün yakınları biliyorlardı. Kuruculuk te- sanüdü dahi ağızlan bir muayyen 6 Yeni Bir Dava B U ayın 24 ünde, öğleden son- ra Ankara Topla Basın a Mahkemesinde AKİS hakkında açılan yeni bir davanın duruş- masına başlanacaktır. — Dava Ankara Savcılığı - tarafından tahrik olunmuştur. İsnat olu- nan suç kasdı mahsusla neşri- yat arak ammenin heyecan ve telaşına sebebiyet vermek- tir. Savcılığın iddiasına göre bundan üç hafta evvel Çankaya köşkünde tertiplenen eğlence hakkında AKİS'te verilen tafsi- lât, kullanılan resim altları bir kasdı mahsusun eseridir ve o yazıyla o resim altları yüzün- den amme heyecan ve telâşa kapılmıştır. Bu suçtan dolayı mecmuamızın yazı işleri müdü- rü Yusuf Ziya Ademhan'ın Türk Ceza Kanununun 161 inci mad- desi gereğince cezalandırdması istenmektedir. 161 inci madde bahis mevzuu suç sulh zamanın- da işlendiği ve hadisede yaban- cı parmağı bulunduğunun tes- bit edilmediği hallerde sanığa sadece altı ay ile iki sene ara- sında hapis cezası vermektedir. Ayrıca beş yüz ilâ beş bin lira para cezasına hükmolunabilmek- noktaya kadar kapalı tutabilirdi. O nokta aşıldığında, mücadele — zaruri hale gelırdı D.P. nin ikinci iktidar devresinin yansı geçmişti ve onumuzde sadece Osman Kavrakoğlu Yukarıda bıyık, aşağıda sakal İki sene kalmıştı. Bugünkü gidişle tutunmanın imkânsızlığı çırılçıplak şekilde ortadaydı. Her gün bir yeni hata eskisine ekleniyor ve bilhassa iktisadi vaziyet daha vahim hale ge- liyordu. Birinin çıkıp "dur!" demesi lâzımdı. Bunu ise -bugünkü şartlar altında- ancak grubun müzaheretini temin edecek olan Fuad —Köprülü duğu gibi bu bahiste de düğüm nok- tası Grubun üzerine isabet ediyordu. Grubun ise heyecanlı bulunduğu aşi- kârdı. Hele Cemal — Köprülü gibi Gruba takrir vermekten başka sucu bulunmayan ve D.P. nin sadece iyili- ğini isteyen milletvekilleri de atıl- maya başlanırsa tahammülün sonu çabuk gelecekti. Nitekim — grubun toplanmaması için elden gelen her şey yapılıyordu. Şimdi bir temayül de grubun her salı toplanmasını ön- lemek toplantıların arasım açmaktı, o suretle hükümetin daha rahat e- deceği düşünülüyordu. Meclisin er- ken tatil edilmesi de tasarılar arasın- aydı. Sükünet — devresi I ran Şahının memleketimizde bulun- ması bu hafta D.P. içindeki kay- naşmaya zahi d luk ver- mış bulunuyordu. Fakat pta he- ünün yaklaştığım herkes gör- mekteydı Bılhassa Menderes IV. ka- TO; akkuk rine el atılmamış olması milletvekillerine kendilerinin mevkiine konulduğu zehabım veri- yordu. Vaadlerin tahakkuku bir yana, rejim bir kaç ay evvele nazaran da hi gerıye götürülmüştü. Bu ıse, pek çok demokratın gözünden kaçma- maktaydı ve çıkar yoldan gittikçe uzaklaşıldıgı hıssedılmekte di. öprülü u görenlerin, hıssedenlerın arasındaydı. nın anahtarı da iste buydu. Menderes in hazırlıkları Fakat karşı cephede de hazırlık- lar ilerliyordu. Adnan Menderes meşhur nutuklarında bir takım ted- birlerin alınacağından bahsetmiş, 0- nu takiben Zafer gazetesi başbakanı taklid ederek "dinsin bu fitne" diye yazılar yazmıştı. Haftalardan beri fasılayla devam eden — toplantıların zat Cumhurbaşkanının başkanlık et- tiği görülüyordu. â parti top- lantıları Çankaya köşkünde yapılı- yordu. Evvelâ başbakana, yeni tedbir a- Immaksızın mevcutların tatbik şek- li degıştırılmek suretile " i” çare araması tavsiye olunmuştu. İc- ranın Temyizdeki tasarrufu, gazete- cılerın yeniden mahkemeye verilm , basına çıkarılan güçlükler o pla- nın tatbikatıydı. Fakat Adnan Men deres her şeyin herkesin mesuliyeti altında olmasını istiyordu. Gruba ya- pılacak teklifler Cumhurbaşkanın AKİS, 19 MAYIS 1956