19 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

19 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ği bir beyanat Rusyanın tek taraflı olarak klasik silâhlarında pak yakın bir gelecekte mühim indirmeler yapa- bileceği şüphesini uyandırmaktadır. Şimdiye kadar klasik silâhların kal- dırılmamasının şampiyonluğunu ya- pan Rusyanın bu ani dönüşü çok ma- nâlar ifade etmektedir. Birincisi Rus- ların, atomik silahlar alanında ken- dilerini hiç değilse Amerikaya eşit görmeleridir. Diğeri Rus liderlerinin harpta en mühim rolü atomik silah- ların oynayacağına inanmalarıdır. Rusya eğer salâhlarında böyle mühim miktarda bir indirimeye girişmekten başka —menfaatler de bekleyebilir. Böyle modası geçmiş silâhların halen kullanıldığı yerler ve memleketler vardır ve bunlar Dünyada büyük bir çoğunluk teşkil etmektedirler. Şimdi a saten isine yaramayan bu si- lahları azaltmakla bu memleketlerin nezdinde sulh'un önderi ve en kuv- vetli isteyicisi olarak sıfatım kazana- caktır. Bu ise kendisine yeniden çok taraftar sağlamasına yarayacaktır. Diğer taraftan Rusyada bir işçi sı- kıntısı vardır. uki orduda 4-5 milyon kişi silâh altında tutulmakta- dır. Şimdi klasik askeri potansiyelde girişilecek bir indirme insan gucune ihtiyaç duyulan sektörlere bir az n fes aldıracaktır. Sonra kollektif lıder— lerin yeni giriştikleri az gelişmiş memleketlere yardım faalıyetı İyi or- ganize edilmiş bir ag r makina ve teknik sermaye sanayii icab ettirmek- tedir. Halbuki şimdiye kadar Rus en- düstrisini bilhassa askeri fabrikalar işgal ediyordu. Bundan sonra, Ruslar sanayi sahasında kendilerini yeni si- yasetlerinin icaplarına daha kolaylık- la uydurabilecekler ve askeri fabri- kalarını sivil gaye güden fabrikalara inkilâb ettıreceklerdır Askeri silâh- ların 1946 d u yana baş döndürü- cü bir sür' atle gelişmesi ve klâsik silâhların, yani topun tüfeğin mo- dasının geçmiş olması, silâhsızlan- ma hususunda bir an laşmaya vara- bilmek için bugün atomik silâhlarda en kuvvetli durumda olan iki Dev- letin, Rusya ile Amerika'nın, bir görüş birliğine varmasını icab ettir- mektedir. Diğer Devletlerin bu mev- zuda rolü tali sayılabilir. Rıısyanın klasık silâhlarında muhtemel bir in- dirime girişmesi hiç şüphesiz ki, A- merikan mütehassıslarını duşundur- mektedir. Şimdilik anlaşılan sudur ki gelecek bir harp, şimdiye kadar in- sanlığın gördüklerinin en fecisi ola- caktır. Bunu taraflar da idrâk etmek- tedirler. Aktüel silâhsızlanma me- selesi ise Atom silâhlarında girişile- bilinecek bir dir. Ruslar ise bu ara atom silâhlarına dokıınulma- sını istememektedirler. DEMET Aylık Eğitim ve — Öğretim Dergısı Isparta'da Göller Böl- gesı Köy öğretmenleri Derne- ğince çıkarılır. Köyün ve Öğ- retmenin dâvalarını savunur. Sayısı 85, yıllığı 400 kuruş- tur, OKUYUNUZ. AKİS, 19 MAYIS 1956 KİTAPLAR MUZAFFER TAYYİP (Necati Cumalı'nın hazırladığı Mu- zaffer Tayyip Uslu'nun şiirleri, yazı- ları ve hakkında yazılanlardan mü- rekkep bir kitap. Yeditepe Yayınları, no; 58, 1956 Nisan, İstanbul, Yeni Matbaa — 10i sayfa, 100 kuruş.) S iir dünyamızın belki en güçlü 5 şairlerinden biri olabilecek iken pek genç, çocuk denecek yaşta ara- mızdan ayrılan Muzaffer Tayyıp Uslu adım bilenlerin sayısı bu güne değin o kadar azdı ki üzülmemek elde de- gıldı Muzaffer T yyıp ilrimizin, n Veli, Oktay Rıfat ve Me lıh Cevdet uçlusunun ilk ileri atılışında hemen onların yanında yer almış o yolda şiirler, hem de iyi şiirler yaz- mış şairdi. , Zonguldaklı idi. İlk şiirlerini da- ha lise öğrencisi iken yazmış, gene kendisi gibi genç yaşta aramızdan ayrılan bir genç istidat - Rüştü O- nur - la arkadaşlık yapmış, çev- resinin — alaylarına, takılışlarına al- dırmadan inançla yeni şiiri vunmuş, örnekler vermiş bır şaırdı "Edebiyat delisi, kendi dışındaki bü- tün renklere, butun güzelliklere hay- ran bir şairdi. Onda yer yer Oktay Rıfat, Sabahattin Kudret ve Orhan Veli'nin etkilerine rastlamamız bizi şaşırtmamalıdır. O ayran olmayı, kimi zaman sanat eseri yaratmaktan da yeğ tutardı. Ama gerektiğinde hayran kaldığı nesneleri istediği kılı- ğa sokmasını da gayet iyi becerirdi. Her şairimizi imrendirebilecek bir iç- tenlikle şiirler yazmış olması onun bu güzelliklerden zarar değil. fayda gördüğünü ortaya koymaktadır. De- nebilir ki yeni edebiyatımız içinde uzaffer Tayyip Uslu kadar mısra- ları rahatlıkla söylenmiş bir başka şaırımız daha yoktur. Hem sonra uzaffer bu rahatlıgı şiirini nesre duşurmeden elde etmesini de bilirdi." Salâh Birsel gunlugunde Muzaffer i- çin boyle diyı daha yakından tanıyan, ço- cukluk arkadaşı Muzaffer Soysal ise ölümünden sonra şunları yazıyor: "E- mekli bir komiser olan babası, Kö- mür İşletmesinin kenar köşe bir ye- rinde bir memuriyet bulmuş, Muzaf- fer de bu yüzden Zonguldak'a düş- ü. Şiirlerinde, konuşmalarında ve hatıralarında buram buram İstanbul tüten bu çocuk, nedense İiseyi bitir- dikten sonra İstanbul'a gelince Zon- guldak'ın kömür tozlarım aramaya başladı. Bir gece o âvâre, ben mete- liksiz bir talebe Beyoğlundan Fatih'e yürümüştük. Cıgerlerı parça parça o0- lan Muzaffer'in Zonguldak'ta ölmek istediğini o gece anlamıştım zaffer belki iyi bir arkadaş sayılmazdı çok mızıkçı idi, olur ol- maz sebeblerden kavga çıkarır, kar- şısındakini deliye çevirirdi. Kızınca takma gözünün sabit ve donuk na- zarları yanında öteki gözünün, sahi- cisinin ve I olanının devamlı hareketleri insanı garip merhamet yollarına sürüklerdi. Sanatında da kıskanç ve hırçındı. Yirmiye yakın yaşların o keskin hukumlerıyle kim- seyi beğenmez, Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'inkilere benzettiğimiz şiirleri için Behçet ile beni bilgisizlikle, an layışsızlıkla itham ederdi. n derece inatçı bir çocuktu. İyi Fransızca bilmediği halde meselâ Su- pervielle'in bir şiirini sökmek i ıçın sa- bahlara kadar elinde lügat ugraşır, sabahleyin de gelir benimle münaka- şa ederdi. Muzaffer — havasız ve karanlık baba evinde abdesthaneden yatağına getirilirken anasının kucağında öldü. Verem kemiremedik yalnız kemikle- rini ve derisini bırakmıştı." Yeditepe yayınlarının 58 inci ki- tabı. olan "Muzaffer Tayyip" mu- hakkak ki edebiyat tarihimiz için, ya- rın yeni Türk edebiyatı tarihini yaza- caklar için ne kadar degerlı bir belge İise, şıırle ugraşanlar ıçın, yeni şiiri sevenler için de o kadar eşi bulunmaz bir kitaptır. Hele şiirimizin şu son yıllardaki durukluğu içinde, bâr taş- ra matbaasında basıl lmış, mevcudu kalmamış "Şimdilik" adlı şiir kitabın- daki şiirlerin yanına o kitapta yer a- lamamış şiirlerin de eklenmesiyle o- kuyucuya sunulması muhakkak ki büyük bir hizmettir. Eminim ki bu kitabı okuyan pek çok okuyucu 1946 yılında 24 yaşında göçüp gitmiş bir şairi tanımakla beraber özlü bir şairi sevmek fırsatını da bulacaklardır. Kitapta Muzaffer Tayyibin şim- dilik adındakı kitabında yer alan şiir- leriyle dergılerde ve gazetelerde dağı- nık kalan 56 şiiri bir araya toplan- mış. Ayrıca şairin çeşitli dergilerde dagınık kalan şiir üzerine yazılmış "Şiire ve Şiirde Primitif anlayışa da- ir, Halk edebiyatımızdan faydalan- manın yolları, Şiirde insan aramak" başlıklı üç yazısı ile Oktay Rıfat'a yazdığı bir ölümünden sonra Muzaffer Soysal, Cavit Yamaç, Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Or- han Veli, Sabahattin Eyüboğlu, Ne- cati Cumalı ve Salah Birsel'in yaz- dıkları yazılar yer alıyor. İşte "Öldükten sonra" adlı şiiri "Diyecekler ki arkamdan — Ben öl- dükten sonra — O, yalnız şiir yazar- 1 — Ve yağmurlu gecelerde lerı cebinde gezerdi — Yazık diye- — Hâtıra defterimi okuyan — Ne talihsiz adammış — İmanı gevre- miş parasızlıktan İşte "Kan" adlı şiiri: "Önce ök- sürüverdim — öksürüverdim hafif- ten, — Derken ağzımdan kan geldi — Bir ikindi üstü durup dururken — Meseleyı o saatte anladım — Anladım ma, iş işten geçmış ola — Şöyle bir lar dalıp gıtmıştı — Kendi âlemine". 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: