mak lâzımdı. Halbuki üstadların ik- tidarda çalışmaya alışkın oldukları da aynı derecede hakikatti. Bu, göze alınıyordu. Partiye 1958 seçımlerıne kadar çeki düzen ve fikir verecek o0- lan Parti Meclisinin, iktidar C. H. P, ye geçtiği takdirde memleketin nasıl bir ekip tarafından idare edileceğini belli etmesi kâfi bir faydaydı. — Ku- rultayda böyle bir listenin adeta itti- fak temini kuvvetle muhtemeldi. Gü- naltay hükümetinin Cumhurıyetımı- zin tarihinde gelmiş geçmiş hükümet lerin en iyisi ve en muvaffağı oldu- ğu, geç de olsa anlaşılmıştı Feragat ve idealizm, demokrasiye inanç bu hükümetin alametı farikasıydı. An- cak o kadroya dahil olanların bir kıs mı Muhalefet imtihanında yuvarla- nıp gitmişler, onların yerine ise ikti- dardayken fena numara alan bazı şahsiyetler gelmişti. Bunlar muha- lefette hakikaten cevher taşıdıkları- nı, tek kelimeyle karakter sahibi ol- duklarım göstermişlerdi. Nihayet, son yıllarda ümid veren — yeniler de çıkmıştı. Eğer C. H. P. iktidara geç- tiği takdirde memleketin böyle şa- hıslar tarafından, bu prensiplerle ida- re edileceği ıspat olunabilirce güçlük lerin yarısı bertaraf edilmiş olacaktı. Gölge kabine S on zamanlarda Genel Başkan İs- met İnönünün zihninde bir "Göl- ge kabine" i'ıkrının müsait hal aldı- ği seziliyordu. " e kabine" İngil- terede tatbik edılen bır usuldü. Ora- da tıpkı iktidarın olduğu gibi muha- lefetin de bir kabinesi vardır. Böy- lece halk reyini muhalefete verdıgın- de memleketin kimlerin eline geçe- çeği hakkında fikir ediniyordu. İsmet İnönünün düşündüğü, bakanlık yapa cak şahısları tesbitten ziyade muh- telif ihtisas kolları kurmak ve ora- akan namzedlerinin staj yap- masını temin etmekti. Böylece mu- halefet vazifesi de daha kolaylaşa- cak, her şey Genel Başkanla Genel Sekreterden beklenmeyecek, müca- dele organize bir şekil alacaktı. Bu- nun hem memleket ve hem de C. H. P. için faydası aşikârdı. Böyle bir sistem ve kadroyla ça- lışmak muhalefeti iktidara daha çok yaklaştıracaktı. Zira böylelikle mu- halefet hükümetin icraatını daha ço yakından ve daha vukufla takip et- mek imkanını bulduğu gibi tenkit- lerini yumurta kapıya dayanmadan yapmak ve derdin devasını tavsiye etmek gibi avantajlara da sahip ola- caktır. Bu suretle hâdiselerin muha- lefetin görüşüne uygun şekilde inki- şafı seçmende muhalefet — partisine karşı olan güveni arttıracak ve onda bu partiyi iş başına getirmek arzu- sunu uyandıracaktı “Gölge kabine" nin C.H.P. ye te- min edecegı daha başka faydalar da yok deği Bu haftanın sonunda Kurultay i- çin son hazırlıklar işte bunlardı. Fa- kat beslenen iyi niyetler tahakkuk edecek, toplantı her zamanki Paris kongrelerinin aksine seviyeli ve ve- AKİS, 19 MAYIS 1956 YURTTA OLUP BİTENLER Taptıklarınızı yakacaksınız Paris - Mayıs, R us otokratı Deli Petro'ya sene- lerce süren modern ıstıbdadıy- la rahmet okutan Stalin'in, rejim arkadaşları tarafından itham edil- mesinden hemen önce Pierre Her- ve isminde bir Fransız komünisti “İhtilâl ve Mabutlar" diye bir ki- tap yazdı. Malüm fikirler malüm formüllerle savunulduktan sonra, müellif çok ihtiyatlı bir şekilde parti ıdarecılerını tenkit edıyor, bunları "mabutlaştırma"yı afal de olsa, grene şiddetli bir şekılde yeriyordu. Fransız Komünist Partisi, bü- tün totaliter partilere has şekilde hareket edip, Herve'yi "yoldan çık- ma" ile suçlandırdı ve derhal ihra- cına karar verdi. Çünkü totaliter zihniyetler kul halinde müdafaa e- dilmek mecburiyetindedirler; taviz veremez, hele yanılmış olmayı as- kı kabul edemezler: Korkulur ki, zincirleme bir mekanizma ile, bır adamın yıkılması her şe yin yıkıl- masına müncer olmas Gaxotte, 1789'dan sonrakı ihti- lâl senelerini Fransada en iyi takip etmiş ve yazmış tarihçilerden bi- ridir: Hürriyet ve İnsan Hakları namına başlıyan asil bir halk he- yecanını, pek az zaman sonra şah- si ihtiras veya menfaatlerine âlet eden ıhtılalcılerın, yerlerinde tutu- nabilmek için nasıl bir korku ida- resi kurdukları — ibrete şayandır: Gün geçmiyordu ki en basit sebep- lerle, çok defa mahkeme bile edil- meksizin, genç ihtiyar, kadın, er- kek, her cins ve meslekten yüzler- Be4 bınlerce insan giyotine gönderil- mesin! Taşrada ise papazlar nehir- lere atılıyor, sesini bir parça yük- selten derhal alnına "halk düşma- nı" damgasını yiyordu. Gaxotte'a göre "hiç bir zaman bu kadar kor- kunç bir kudret bu kadar âdi elle- re düşmemişti. Hükümet edenler cemiytin tortusu; ahlâk noksanlı- ğı, namus eksikliği, cehalet, kaba- lık veya aptallıklarıyla şöhret yap- mış kimselerdi." Ecnebi bir ilim adamı, Atatürk Inkılabından bahsederken şöyle de- mişti: "Mustafa Kemal'in büyük inkilapçı olması o kadar mühim değildir: Tarih, din kurucularından tutunuz da muzaffer kumandanla- ra kadar, pek çok inkilapçı zikre- der. Fakat kansız ıhtılalcı işte A- rimli geçecek miydi? Yoksa mutad veçhile bir kaç alkış, bir kaç teza- hürat, açılma ve kapanma nutukla- rıyla her şey hallolacak mıydı? Bu, delegelere bağlıydı. Nasıl seçmen e- lindeki kudretin - reyin - kıym bildiği takdirde memleket iyi ıdare Dr. Erdoğan METO tatürkün mümeyyiz Vasfı eşine az rastlanılan hususiyeti Dahilî veya harici güçlüklerle karşılaşan rejimler, bir de ikti- sadi hayatı nahif bir memlekette bulunuyorlarsa, kolaylıkla "deh- şet" rejimleri halini alma istidadı gösterirler: Bu güçlüklerin halli sabıra, feragate, ilimle ciddi işbir- liğine ihtiyaç gösterdiği, yani di- kenli yollardan geçtiği halde, Zzor- balık daima açık kalan cazip bir kapıdır. Günün şartlan bir de izah icap ettiriyorsa, bazı "yüksek men faatler" yardıma koşturulur, bu menfaatler muvacehesinde alına- cak tedbırler pek lüzumla olarak. gösteri Yalnız, şıddet rejimleri, fasi daireler yapmağa pek elverışlıdır İlk tedbirler kısa zamanda fayda vermemeğe başlar, şurada burada mukavemet unsurları belirir, zira şiddet şiddeti çağırır. Gayet iyi ni- yetli gibi görünen ve mesela “hay- siyetleri koruyucu" bir basın ka- nununun ihdasıyla başlıyan hadıse— ler, çığ yapan kartopu gibi yuvar- lana yuvarlan Milli Meclislerin lağvına; Fransız İhtilâlinin giyo- tinine; Nazi Almanyasının gaz o- dalarına; Peron'un hapishaneleri- ne; kızıl rejimlerin sürgün ve "be- yin yıkama"larına kadar gider. Mutlak bir vakıadır ki, hakiki “terör'ü ihdas- edebilmek için, in- san hayatını hiçe saymak şarttır: Komünist idareyi yerleştirmek için Çinde takriben 20 milyon insanın son birkaç sene içersinde "tasfiye"' edildiğini hatırlamak; Stalin'e, an- cak ölümünden sonra bol bol atfe- dilen cinayetleri anmak bunun en güzel delilidir. Zira hayatın koron ması insiyakı, insanı en zor terke- den gayet derin — ve kuvvetli bir histir, her vatandaştan da eski Sparta kahramanlarım taklit et- mesi ıstenemez Yoksa sadece "göz dağı verme" usulleri, kimseyi gu— lünç olmaktan başka neticeye gö- turmemıştır nın pek büyük değişik- lıkler geçırdıgı, “korku" rejimleri- ile dizginleri gevşetmeğe mec bur kaldığı bir devirdeyiz. İsa'nın iki bin sene önce Kudüs toprakla- rında söylediği şu sözlerin kastet- tiği zaman, galiba artık gelip ça- tıyor: "Taptıklarınızı yakacaksı- ız!". olursa, delege de selâhiyetini ve hak- kım guzel istimal ettiğinde Kuru tayının verimli geçmemesi için sebep mevcut değildi. Delege için mesele isterse şahısları — alkışlamak, fakat fikirlerin mutlaka mücadelesini yap- maktan ibaretti. 13