KADIN ğı için, karısından ayrılsa bile onu maddi sıkıntıda bırakmıyacağı için müsterihtir. Zaten karısı da yalnız giyim, lüks ve sıhhati ile alâkalı gö- rünmekte değil midir? Erkek iyi pa- ra kazandığı için, peşinden koşan kadınlar vardır. Bu kadınlar onu ka- rısının gözüyle, yaşlı bir erkek ola- görmemekte veya öyle davran- maktadırlar Zaten erkek ihtiyarlığa doğru giderken, birden gençleşme ve geriye dönme arzusu duyar. Kendisi- ni yirmi yıl geriye götürecek olan gü- zel ve kurnaz genç kadım reddede- mez. Onun en güzel mazereti şudur: Bugüne kadar başkaları (karısı ve çocukları) için yaşamıştır, biraz da dın menfaatperest de olsa erkek bu- na razıdır, kendisini kandırma yolla- rım bulur. Karısı boşanma teklifi ile karşı karşıya kalınca birden afallar. Hiç ehemmiyet vermediği, hatta ih- mal ettiği erkek birden gözünde bü- yür, kıymetlenir. Ona yeniden âşık olur ve ayrılmamak için çırpınır ama ekseri iş işten geçmiştir. Karı koca hıçbır yaşta birbirini ihmal etmeme- ir. Hele vazifeler azalıp biraz ra- hata kavuşunca yeniden bir balayına çıkmak lâzımdır. muş bir aşkı uyandırmak ekseri kadının elin- Çarşı Pazar Hayat pahalılığına karşı B ahar aile bütçelerine binbir tuzak hazırlamıştır. Kışın başlıca gıda maddeleri ortadan çekilirken, yeni- lerine — yaklaşmak her babayiğidin harcı değildir. Turfanda meyveler, turfanda sebzeler, salatalıklar renk renk manavları süslerken aile reisle- ri kötü kötü düşünmektedirler. Yaza girerken herkes eniden giyinmek ister, çoluk çocuk rahat ayakkabıya, rahat elbiseye muhtaçtır. Evin içi bi- le yenilenmek ihtiyacındadır: bada- na, yatak yorgan masrafları hep bu bahar aylarına yüklüdür. Eskiden, insanlar bütün bu işleri başarır bir de yazdan kışı düşünürlermiş: kiraz mevsiminde odunluklar dolarmış. Ne ise bugün pek o kadarına sıra kaimi yor, kirazı alabilene maşallah!. İşte en çok bu mevsim başların- da, ev kadım olsun, aile reisi olsun hayat pahalılıgından şıkayetçıdır E- vinin bütçesini tanzim etmek için bir- şeyler yapmak ister. Fakat nereden başlayacağını, ne yapacağım bir tür- lü kestiremez!. yanın — birçok memleketlerinde, kadınlar hayat pa- halılığına karşı mücadele cemiyetle- ri kurmuşlardır. Bu yolda canla baş- la çalışır ve kendi bütçelerini korur- ken cemiyete de büyük faydalar te- min ederler. Acaba biz birşey yapa- bilir miyiz? Halk bu hususta hükü- mete yardım edebilir mi? Henüz bu sual, kafalarda karanlık kaldıkça halkın fayda temin edecek bir hare- kete geçmesi beyhudedir. Bugün İs tanbulda olduğu gibi Ankarada da et sıkıntısı vardır. Kasaplar ya ta- mamiyle boştur, ya yalnız kuzu eti satarlar, ya da kepengi indirip git- mişlerdir. Et Balık Kurumu bir mik- tar et temin edip bunu halka dağıt- maktadır ama, bunu ele geçirebilmek için bütün işi bırakıp iki saat kuy- ruk olmak icab etmektedir. İki saat bekledikten sonra elde edilen mavi Bir kasap dükkanının vitrini Et alabilene: "Maşallah!"” paketler, yollarda herkesin alakasını üzerine çekecek kıymettedir. Et ye- mezsek olmaz mı, diyelim. Belki o0- kilo kuş başım bol patatesle pişirir e ekmeklerini suyuna banıp kana- al "Et yerine omlet ifini, ev kadınları pek ıyı karşılıyamıyacaklardır. let güzeldir ama kurudur ve ev ka dınları omlet yapınca ev halkını do- yuramıyacaklarını — pek alâ bilirler. Evet et en ekonomik yemektir ve 250 gr. kıyma, birçok evlerde, bün- yesı zayıf insanların can |kurtaranı- "Et yerine omlet n" demek tır. Eger boyle ufak tedbirlerle, ha- yat pahalılığına karşı mücadele et- mek kabilse neden bekliyoruz? İşten anlıyan insanların — Belediyelerle iş birliği yaparak harekete geçmesi, ne vel hayat pahalılıgını kabul etmek- Giyim hususunda G ıda maddelerini alâkadar eden mücadele muhakkak ki, mütahas- sıs elemanlara muhtaçtır ve başarıl- ması oldukça zor bır istir. Ama gi- yim hususunda, kadınlarımızın sırf aklıselime uyarak — yapabilecekleri çok ve çok şeyler varı Lüks zih- niyeti ile mücadele etmek yapılacak şeylerin muhakka en başında ge- lir. Sıkıntılı günler yaşıyoruz. Bu günlerin icab ettirdiği şekilde, giyi- mimizi, yalnız ihtiyaç nispetinde tan- zim etmemiz gerekmektedir. Temiz giyinmek yalnız mütemadiyen elbise yapmakla temin edilemez. Az elbise- si olan fakat onları itina ile temiz temiz giyen kadın daima hoşa gide- cektir. Bugün piyasadaki nispeten u- cuz yazlık kumaşları görerek onla- ra kendisini kaptıran ve beş altı ta- ne basma tarzı entari yapan kadın- ların miktarı tutmaktadır. Halbukı İngılterenın sı- kıntılı devirlerinde kadınların büyül ekseriyeti her mevsim başında bır tek entari yapabilirse kendisini me- sut hissediyordu. Bir lüks tezahürü de ince çoraba gösterdiğimiz akıl kabul etmez zaaf- tır. Evet bugün pıyasadakı ince nay- lon çorapların çoğu fevkalâde ömür- süzdür, bazan daha ayağa giyilirken kaçıverirler. Fakat dikkat edilecek olursa, herkesin ayağında kaçık ta olsa, o incecik çoraplar vardır. Ufak bir aylık mukabili çalışan kadınları- mız dahi bazan kirli ve lekeli önlük- ler, eski entarilerle o incecik çorap- ları ihmal etmiyorlar. Halbuki piya- AKİS, 19 MAYIS 1954