RESİM Sergiler Haritacıların Sergisi Amatör ressamlar Haritacıların Sergisi Geçen — hafta Dil ve Tarih Coğraf- ya Fakültesine, bilhassa gençler den muteşekkıl ufak grupların girip çıktığını görenler gene bir serginin açıldığını anlamakta zorluk çekme- diler. Senede bir kaç defa sessiz seda sız açılıp kapanan bu sergilerle alâ- kadar olanların sayısı pek o kadar fazla değildi. Ama buna rağmen ba- zan tek bir sanatkârın, bazan da sa- natkâr topluluklarının — eserleri za- man zaman bu salonlarda umumun tetkikine arzedılıyordu 16 şubat gü- nü Di Tarih Coğrafya Fakultesı saloularında açılan Haritacılar Güzel sanatlar Sergısı de böyle bir sergiy- di ve sergiyi tertıplıyenlerın toplaya- bilecekleri alâka için nikbin oldukla- rı da söylenemezdi. Fakat Sergi, tah minlerden çok fazla bır kalabalığı çekmeye muvaffak olm Sergide resimle beraber heykeller, tabaklar, çiniler, bakır işleri ve se- ramikler de teşhir ediliyordu. Ama siklet merkezi resimde idi. Bir ama- tör topluluğun — sanat çalışmalarım bir araya toplayan serginin tertip tarzı da "amatörce" idi. Resimlere gelince, Yzb. Alaaddin Şener'in na- türmortlardan zıyade peyzajlarla ka- fa barıştırdığı göze çarpıyordu. Bılhassa "Balkirazda Bahar" ve "Balkirazda Sonbahar" tabloları alâ- ka çekici idi. "Kay şta Mesire Yeri" tablosu da figürler hatalı olmasaydı başardı sayılabılırdı İlhan anka- ya modern görüşü ve renklerınıu a- hengi ile göze çarpıyordu. "İncesuda Kış" tablosunda elde ettiği renk an- layışı takdir edilmeye değerdi, ama 32 "Haydarpaşa" ve "Sıhhiye" tablola- rında görülen perspektif kayıtsızlığı bu ressamın lehinde sayılamaz ı le "Edirne Köprüsü" tablosu sergiye hiç konulmasaydı, seyırcılerm res- sam hakkında daha iyi düşünceler edinmesi mümkün olacaktı. Necati Işiımer de bunun tam aksine, kart- postal anlayışı ıle çalışılmış bır çok tablo yerine bunlardan tamameu fark h bır anlayışın — mahsulü olan bir tek "Dikmen Sırtlarında Kış tablo- su ile sergiye katılsaydı hakkındaki kanaatlar daha iyi olacaktı Haydar Bora'ya gelince, belli ki bu ressam çok resim yapmış, çok fırça salla- mış a daha ziyade ilüstrasyon resımlerınde muvaffak olacağa ben- ziyor. Akıp Özbek'in "Divriği Kale- si" adlı tablosu başarılı sayılabılırdı Serginin en alâka ressa- mı Orhan Arel idi. Bu ressam renk meselesini halletmiş, desende olduk- ça kuvvetli ve modern bir anlayışa ulaşmış. "Fenerbahçe Koyu" ve "Sul tan Mahmut Turbesı tabloları ser- ginin en başarılı eserleri olarak sayı- i eper kendisini kaptırmış. Bütün ayni labilir. Muammer bir yeknesaklığa tablolarında hep aynı renkler, mevzular ve aynı çalışma tarzı var. Bütün eserleri sanki bir büyük tab- lonun parçaları... Halis Üstündağ ile- risi için ümit veriyor. "Anıt Kabir" tablosunda modern anlayışın kapısı- na varmış olduğunu göstermiş. Hele ikinci planda kalan Anıt Kabiri bu kadar sert çalışmamış olsaydı ve ön plândaki çalışmasını semada da de- vam ettirebilseydi. İzzet Çetin de çok Zzor ve o nis- pette de iddialı bir çalışma tekniği ile işe atılmış. Fakat bu iş için gere- ken bütün imkânlara maalesef henüz ulaşamamıştır. Bu bakımdan İzzet Çetin serginin bir şeyler — araştıran ve aradığını henüz bulamamış bir ressamı olarak alâka çekicidir. "Va- zo ve Portakal" denemesinde İzzet Çetinin bütün ustalığım, bütün maha retini görmek mümkün am mak istediğini anlamak kabil değil. Diğer ressamlardan Talat Cin şah siyetini resimlerine koymasını hılmış Hakkı Algan da sadece "Glayyöller”" ile varlığını gösterebilmiş. Serginin resimlerden çok alâka toplayan eserleri — çini bordürler ile tabaklar oldu. Bunlardaki ışçılıgı takdirle karşılamıyan seyirci yok gi- bi idi. Bilhassa Küçükoğlu'nun "Ye- şil Tabak”"ının ve Perihan — Çetin'in "Lague Tabak"ının önünde — durma- dan geçen olmadı. AKİS, 25 ŞUBAT 1956