RADYO LAfı güzaf Büyük bir komısyonun toplanma- dan, radyoda yeniliklerin, de- gışıklıklerın birbirini kovalıyacağının söylenmesinden hemen bir kaç gün sonra, Ankara radyosunun düğmesini çevirip, neşriyatı zevkle takip etme- si gene imkânsızdı. Söylenenler ile yapılanlar birbirinden o kadar ayrı, biribirini o kadar tutmuyan şeylerdi ki, insanın radyo idaresinin ve Ba- sın Tayın Turizm m Müdürlü- ğünün halkla alay ettiğini Zzannet- memesi mümkün değildi. Bir yenilik- ler devrine girileceğim ilân ve vaad eden bir idarenin, hiç değilse bu inti- kal devresinde, bitene şöyle bir göz atması, programların, neşri- yat saatlerinin ıslahını temin edecek ilk unsurları bulup ortaya koyması lâzım gelirdi. Halbuki, Ankara rad- yosu şu yeniliklerin ferdasında — es- kisinden daha kötü, daha acıklı ve sistemsiz bir yola düşmüştü. Deği- şiklikleri getirecek ola nun toplantılarında konuşmalarının dinleyiciyi pek çok sıktığı, bu konuşmalar üzerinde da- ha dikkatle durulması lâzım geldiği söylenmişti. Ama radyo idaresi bu kararın, bu temenninin tamamen ak- sini yapmak ile eski huyundan vaz- geçmediğini belirtmişti. Nitekim, geçen hafta sırt sırta radyonun en fazla dinlenen saatlerinde - 18 ile 21 arasında - vatandaşın huzuruna bir birinden daha az ilgi çekici, — biribi- rinden daha fazla sıkıcı bir seri ko- nuşma ile çıkılmıştı. Mesela, o rad- yo röportajı adı altında verilen so- ğuk, ve dinleyiciyi hiç te alâkadar etmeyen konuşma serileri de neydi? Et ve Balık Kurumunun faaliyetleri sosislerin nasıl mükemmel yaptırıldığı — kimin emek saatinde koyun ve kuzuların adedinden bahsederek durmadan ar- tan et fiyatlarım vatandaşa hatırlat- mak nedendi?. Radyo konuşmaları, röportajları ile halka bazı şeyleri daha munis şe- kilde telkin etmenin fena bir metod olduğunu kimse iddia edemezdi. Ni- tekim halk, termik santraller ve bü- yuk bara]lar hikayesini — büyüklerin uazzam" nutuklarını dinliye din- liye iyice anlamıştı ve artık böyle bir nutuk başlayınca radyoyu kapa- tıyordu. Hâl böyle olunca, radyonun en iyi saatlerine sıkıştırılıp, halkın beynine mutlaka çakılmak istenilen malumatın veriliş tarzının değiş- tirilmesi icab ediyordu Şimdiye ka- dar radyo, hakkında malümat veril- mek ıstenılen müessesenin başındaki umüm müdürü ya radyoevine davet ediyordu, yahut banda alma maki- nesi umum müdürün makamına gö- türülüyordu. Bir spiker, “"memleke- timizin muazzam hamlelerinden olan filan veya falan termik santral ile şu veya bu barajın yapılmasının so- na erişi, gene memleketimizin mu- AKİS, 25 ŞUBAT 1956 Bir radyofonik temsil Radyonuzu — kapayabilirsiniz azzam kalkınma hamlelerinden olan bunun ve diğerinin temel atma töre- ninin...” diye bir girişle söze başlı- r ve arkasından bir sual ile o mü- essesenin faalıyetınm ne olduğunu soruyordu. Tam yirmi dakıka bir sü- rü Trakkam ve laf-u güzaf... Dinleyi- ci gene radyoyu kapıyordu Vatanda- şa “bir şeyler” vermek, "bir şeyler'i muhakkak kafasına sokmak için şu "muazzam" lâfının üzerinde fazla durmamak sanki olmazdı, spiker bi- le bu lafa o kadar alışmıştı ki, kelime geldi mi, uzerırıe basabasa bir başka türlü okuyo Nisan, balığı Geçen — hafta çalışmalarım tamam- layan radyoyu islah komisyonu- nun aldığı kararlar arasında meselâ piyeslerin daha güzel olmasına itina etmek, meselâ büyük programların daha mükemmel olmasını temin et- mek, meselâ şark ve garp musikisi- nin daha iyi şekilde tanzim edilmesi- ni sağlamak gibi esaslar vardı. Bü- 4 YENİ ) KİRALIK ODA - Atraç'ın 1 dan. 2) SANIK - Rus toplama tün bunların yapılması için Basın Yayın ve Turizm Umum Müdürlüğü komisyonun Öönüne bir tarihle çık- mıştı. Her şey 1 Nisan tarihinden iti- baren mükemmel — şekle sokulacak, komisyonda alman kararlar tatbik edilecek, radyo güllük — gülüstanlık, vazgeçilmez bir nesne haline — soku* lacaktı. Fakat komisyon toplantısı bitti, ne radyonun piyeslerinde kali- te itibariyle bir düzelme, daha iyiye giden bir anlayış, ne büyük program ların tertibinde bir başka hava, ne de şark ve garp musikisinin tertibin- de bir başkalık, değişiklik olmadı. Bir defa büyük program olarak elde kalan daldandala - ki en iyisi o idi - kırpıla kırpıla kuşa döndürülmüştü, ilk önceleri bir buçuk saat ile başla- mış, bir saate inmişti, nihayet yarım saat içine sığdırılmıştı. Bir kaç ke- man solosu, bir çok piyano gürültü- sü ve daldandala programına son verış Esasen, bu programı hazırla- an genç insanı Ankara'da vazifesi başında bulmak kolay olmuyordu, i- dare de böyle büyük bir yükü üzeri- ne almış birinsanı - şahsının fayda- ları için rahat bırakıyordu. Türk musikisi de kendi havasında alabil- diğine gidiyordu? — Şef affer İl- kar, istediğine radyoda imkân veri- yor, istemediğini siliyor, radyo sanat kârları bir arada rogramı da bir karışıklık içinde devam edip gidi- yordu. Garp musikisinin ise, bir an- layış içinde tertip edildiği, bilen bir insanın eli ile ograma — sokuldu- ğunu hiç kimse söyliyemezdi. O ka- dar ki, radyo idaresi bile bu mese- lelerdekı zaafını kabullenmış, radyo n plâk ve notalarının ü tanzım edılecegını komisyona bıldır— mişti. O radyo idaresi ki, elinde mev- cut imkânlar bile bir karışıklık için- dedir. tün bunları takıp edebilmek, radyoya geleceği hakkında bir not vermek irin 1 Nisan'ı beklemeğe lü- oktu. Şu yenilik devresinin are- fesınde bile, hiç bir derlenip topar- anma emaresinin mevcut olmadığı ortadadır. Esasen radyo "yenilikler yapacağız, bize 1 Nisan tarihine ka- dar müddet veriniz" demek zorunda kalmaması icab eden bir müessese- dir. Her an, yenilik, şekil ve güzellik arayan bir teşkilât olmalıdır. Dinle- yicinin, her dakika meşgul olduğu bir vasıta için böyle bir pazarlığı ka- bul etmeye de gönlü asla razı gel- miyecektir. Niha ayet 1 Nisan memleketimizde de bir "aldatmalar ve şakalar" gü- nüdür. KİTAP temiz Turkçesıyle George Simenon'- kamplarında geçen korkunç macera. 3) ŞU BABAMIN İŞLERİ - Filipin'li Carlos Bulosan'ın en güzel eseri. 4) BİR DÜNYA Kİ - Suat Tager'in Tiyatro yazıları. SHD. KİTAPLARI ARASINDA Yakında Çıkıyor. P. K.: 133- Ankara 21