TIB Kan Bankası Bir temel atma töreni da — Cebeci Tıb Fakültesi bahçesinde geçen haftanın sonun- a ilk Kızılay kan bankası binasının temelı atıldı. Bu törende bir çok dev- büyükleri, abıble talebeler ba- Türkiye Kızıla; Cemıyetı Genel reteri Küta hya mebusu Dr. Gürsoy, Ankara Tıb Fakultesı De- kanı Prof. Süreyya Gördüren ve Kı- zılay kan programı müşaviri zanfer Bingöl tarafından Kan “ban kasının ödevlerini, amaçlarını, kapa- sitesini bildiren söylevler verildi. 'Te- Millet ra_ılar fabrikalar derecesinde ve bel- ki onlardan daha çok hayırlı ve fay- dalı olan bu teşebbüs kâğıtlardan topraga yani lakırdıdan fiiliyata geç- oldu. Zaten bu adımı bütün yurd yıllardanberi beklemekte idi. Yer yer kurulacak kan bankalarının ne faydalar sağlıyacağı aşağı yukarı bü- tün vata bir şeydi. Bu büyük ihtiyaçtı. önce de bu yolda çalışmalar yapılmıştı. Yurdumuzda binlerce de- onörlerden kan alınmış ve ihti- acı olan hastalara aktarılmıştı. Bu 'hususta kitablar yayınlanmıştı. Her hastahanede bir kan alma yeri tesis edilmişti. Buralarda mahdut miktar- daki donörlerden kan alınıyor, sakla- nıyor gere (tıgı zaman kullanılıyordu Hattâ Sağlık ve Sosyal Y ılımızd an nakli 1s- tasyonları kurmağa teşebbüs etmiş- ti. Bunları İngilizlerin W. Edwards firması kuruyordu. Bu iş için (kan bankası ve kan nakli merk zlerinin döner sermaye ile İdaresine dair) bir kanun çı karılmış rıncı maddesinde: Sağlık v saglık tesislerinde taze kan ve kuru plazma stoklan yapmak; kan nakil işlerini görmek ve kan mahsulleri a- lım ve satışı yapmak üzere 2.000.000 liralık kan bankası döner sermayesi tesis olunmuştur, denilmekte idi. Bu kanunun yayınlandığı tarih 14. 2. 054 ve numarası 6 idi. Demek ki kanunun hazırlandığı, Mecliste ko- nuşulduğu ve yayınlandığı günlerin üzerinden bir yıldan fazla bir zaman geçmişti. Ayrıca bu kanunun yürü- tülmesi için hazırlanan talimatname Resmi Gazetede 22. 055 tarihini taşımakta idi. Bu kan bankalarından bir kısmı çok evvel çalışmağa başla- mışlardı. Şu halde Kızılay'ın tesisine teşebbüs ettiği kan bankaları memle- ketimizde ilk defa kurulan müessese- ler değildi. Biz daha önce AKİS'in , 10, 25 inci sayılarında kan aktar- manın tarihinden, kan gruplarından, taze ve konserve kandan, kanın ana- ma tekniğinden, ilk kan bankaların- AKİS, 7 MAYIS 1955 dan, kan bank alarmın tiplerinden, bu husustaki hususi teşebbüslerden ve propaganda işlerinden bahsetmiştik. Bu yanlarımıza ilgisiz kalmıyan Kı- zılay Başkanlığı kendi teşebbuslen e bizi tenvir etmek nezaketi- ni gosterdı İstediğimiz bılgılerı ver- di. O z n da Kızılay haftası mü- nasebetıyle hazırladıgımız bu' yazı- da Kızılay kan bankalarının ozellıkle- rini anlattık (Akis, sayı 25). Şimdi Kızılay çalışmalarının hakikat olma- ğa yöneldiğini gonnekle bütün yurt- taşlarla beraber sevinç duymaktayız. Özellikleri olan tesisler Evvelki yazılarımızda da belirttiği- miz gibi kan bankaları hastahane- lerde, kızılhaç a ait, özel serma- olmak üzere başlıca üç tip al zetme ktedir. Sağl Bakanlıgınm kurduğu kan bankaları hastahanele- re bağlı ve onların içinde kurulmuş teşekküllerdir. Yurdumuzda özel ser- maye ile işleyen bir kan bankası he- nüz mevcut değildir. Dr. Gazanfer Bingöl Yerine göre adam Müstakil olarak hastahaneler ci- varında kurulan kan bankası örneği olan Kızılay kan bankasına gelince, bizce bunun en önemli vasfı ne da- lü S teşebbusun ilk defa yapılmasıdır. Bu bankanın en karakteristik vasfı eller tarafından kurulmasıdır. Kızı- öyle bir işe başlarken önce bu kuracak hekimleri rikaya gönder- uretiyle meseleyı yerinde ve esasından tetkik ettirme basiretini göstermiştir. Kendisine müşavir ola- rak da çok degerlı bır bekırnı seç- gelışecegıne ınananl ız. ızılay müşavi Gazanfer Bıngol ışte tam bu tıpte bır adamdır. Güzel tür hareket gayet ârifane bir bere- ketine de burada işaret etmek is- teriz. 26 Nisan 1955 Salı günü saat 14.30 da Kızılay umi merkezinde yapılacak toplantıya bazı hekimleri davet etti. Başka memleketlerde ol- uğu 'gibi merkezde hastahanelerin ve enstitülerin kan meseleleriyle il- gili elemanlarından muteşekkıl bir öonsey kur arzu eydanda fiye uğradığı, nın herkesin 10-20 metre önünde burnu havada yol aldığı bir memle- kette başkalaı'ının emeğine değer ve- ket dâvası karşısında şahısları gölgeleyen ve si- le yran olmamak kabardığı ve mümkün değildi. Bu toplantıda ilmi iki konu mü- nakaşa edildi ve karara bağlandı. Bu konulardan biri homoloğ serum sarı- liğının sirayeti bakımından plazma 1stıhsalınde ultraviyole İrradiyasyo- idi. İkinci konu da memleketımızde hangi unuyı u vi geçirmiş hastalar olabıldıgı gibi hiç sarılık geçirmemiş sağ am virus ha- insanların kam bir araya getirilmek- edir. Yüz 'şinin plazması bir araya toplandığı gıbı meselâ onarlık gurup- lar da yapılabilir. Şüphesiz küçük ha- zırlanan plazmalar daha tehlikesizdir. Yüz kişinin kanı- a getirilmesiyle hazırla- azmaların hastalığı yayma teh- likesi daha fazladır. Başka memle- ketler insan katımdaki virusla bula- şan bu sarılığa mani in iki ; usul kullanıyorlar. Amerikada plaz- mayı ultraviyole ışınlariyle irradi- yasyona tabi tutuyorlar. Ingılterede lamağı tercih ediyorlar. Ultravıyole ışınlarının tü tesir yaptığı ve onları imha ettiği bilinen bir olaydır. Bir yandan da olog serum sanlığı virusuna hiç öldürücü tesir yapmadığı iddia edi- lemez. Amerika gibi bu işler uzerın- de çok ilerlemiş olan bir mı lazma hazırlamakta ültraviyole ır radiyasyonundan istifade etmesinde de vardır. iş için getirilecek ültraviyole cihazı- nın değeri de üç, beş 'bin liranın için- dedir. Kullanılması çek külfetli ol-