29 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9

29 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iydi? Bu half '8 ai iğ zalac iyi 'ejim mea | md driğeler begi ine müsait ol rmaktan li tenler, simsgi yeni © mütiş ay) Ank karad a ii ika ui gi iihakkın £ mek tehlikesi ive ediyorlardı. ; İstanbulun ka” Yazan : nda YAKİN ge; dı a tevdi Marmaranın gi endi hayatım için olsun, nazarlarımı gına dikkatle Ki. beş yıl önceye çevirdiğim za- nda “Böyle bulman, kirk yıllık eski hayatımla on beş bu şehre ebeyillik yeni hayatım arasında bir kar: ini LA yapmak isteğinden kendimi > anları töğlamıyorum. Hafızamın kuvvetine ve Tek başına kiğadakatine güvenenlerdenim. Eski ha- :z mi P Zaten Katında beni sarsan en büyük heye PEMBE; bir arımı bir kere daha yaşıyor, meselâ Emel miydiö3 temmuz 1908 deki Meşrutiyet ilânı andan ininde yaptığım ençlik çılgınlıkla- dd edilir gün şimdi tarekiyle kai Dar Ul den matı KAĞAN Şuursuz beklenen bir hâdisenin tün unsurları gpatlaması insanı çıldırtabilir; ık. Bunun iç lmitzliklerden sonra varılan şuurlu 'âmet makam bir hâdisenin heyecanı daha manâlı, ecektir , daha derin oluyor. ın kur'a çekiğii Birinci büyük heyecandan önceki airin sihrü finW€ sonraki hayatımı gözden geçirince, i sihirkâr bel önlarin beyhudeliğini idrak etmekten liç sularındı KAcı birşey yokmuş. Mutlakiyet içinde ik oyunlar ye göhiretin yaitlerine gönül kaptırmak, hiç ile dünyanın yı Slmezsa aldatıcı bir idealdi. İnanma- stanbul, iki yomak, reyple dolu endişeli bir hayat ültekâsi, Boğe içi nde bucalamaktı. Her gün nereye kala pati Yaracağını LAL ümitten yeise, l ümide rahat tahtı tana L geçmiş bir ömre ee eder mi ? ul gibi bir viips Balkanlardan Umman denizine, ii Ankaranın “Karadenizle, İran hudutlarından Adri- 1 : Tük le deniziyle Akdenize kadar uza: ak boz J pan büyük bir ye alarak alçaltıcı bir hayata müsaitti, yet, üzerimizden yalnız padişah istib- : adımı kaldırdı, vicdanımız üzerine yüklenen yarbe esaretten kurtulama- dık; belki Büyük harpte yakalandığımız o korkunç megalomani neydi ? Cihat fetvalarının peşinden koşarken, Hin- distan müslümanlarının ü üzerimize atıl- ni Li Şahit olduk. Kapitülâsyonları kaldır- li 0k ya ei S5 iii müttefiklerimizin iğvasins k. Çanakkalede, Galiçyada, bü- ün erd gösterdiğimiz ;feda- HAYAT ARASINDA BİR MUKAYESE Kâzım Nami DURU kârlıkların, o kahramanlıkların mükâ- fatını açlıkta ve nihayetzelilâne bir mağlübiyette bulduk. k bu kadar yıllık bir hayat, aptalca ototipiler içinde çalkandı. Hal- buki on beş yıldanberi artık insani bir ömür geçirdiğimizi, göğsümüz kabara kabara söyliyebiliriz. Bu on beş yıl, Atatürkün dehasından fışkıran hertürlü inkılâplarla, cihana parmak ısırtan bir altın devri oldu. Yıllar süren eko- nomi buhranlarına rağmen memleket, baştanbaşa yeni bir hayatın faaliyetleri içinde mesut, çalışiyor. Türk, dünya yüzünde örnek bir barış âmili olduktan başka, başardığı cidden eşsiz inkılâp» larla siyaset sahasına varıncıya kadar, bütün bir cihanın beğendiği bir millet oldu. Şimdi ne istediğimi, ne yaptığımı, hangi gayelere yöneldiğimi bilerek yü- rüyorum; yaşlı kalbimin içinde çarpan Pr e Büyük Millet Medisi Reisimiz Abdulhalik RENDA 72; ATATÜRK YALOVADA genç yüreğim, yorulmak bilmez bir saye koyuldu. Ömrümün hiçbir anında, onbeş yıl içindeki kadar neşeli ve verimli bir faaliyette bulunduğumu bilmiyorum Buraya kadar hep kendi hayatımdan bahseder, görünüyorum, değil mi? Hal- buki, Cumhuriyetten öncesiyle sonra- sını idrâk edenlerimizin hepsi, hemen benimle bir düşüncede, bir duyguda- dırlar, çünki ben neysem, onlarda odur. Eskiler “geçmiş zaman olur ki ha- yali cihan değer ,, demişler. Arıyorum, bu hayali cihan değen geçmiş zamanı, bu günümden iyisini bulamıyorum. Milli varlığına şuurlu bir insanın, ferdi ha- yatına müteallik nasıl bir geçmiş za manı olur? Bu hayali cihan değen zamanı, gençliğin aşk helecanlariyle dolu olan zamanı mıdır? O vakit aşk neydi? Kapalı duvarlar, örtülü kafes ler,peçeli yüzler ve çarşaflı bedenlerin duyurduğu aşk, nasıl bir aşk olabilir- di? Hattâ buna, aşk demek nasıl caiz olur? Aşktan bile bugün bahsoluna- bilir; çünki bu, ancak realitelerden aldığı kuvvetle yaşıyan bir aşk ola: bilir. Kadın erkek müsavatı içinde beğenilecek ve istenecek aşk vardır. Bana, intikal de rinin faciala- rını, bugünün en korknç ahlâk düşkünlüğüne sebep gösterenler bu- lunur. Onlar kapalı hayat içinde efsa nevi bir ahlâka bağlı kaldılar ve bugünün mümkün olabilecek hakiki aşkını arayıp bulamadılar, ngi noktadan bakarsanız bakı- niz: Türkün bu son onbeş yıllık hayatı eşsiz bir manzara güzelliğiyle gözünüze Oçarpar. Bu manzaranın içi, dışından daha güzeldir ve daha ahenklidir. İşte bunu, Cumhuriyet dediğimiz (nimete borçlüyuz ve onun on beşinci yılını "yüreğimizin en sıcak tahassüsleriyle biribirimize kutluluyoruz, arız

Bu sayıdan diğer sayfalar: