—— YY ey Zafer anıtı Ankara; GONUL SAVAŞI Mükerrem Kümil SU o Yazan $ ünyada tek erkek olarak kalsa ve bü- tün kadınlar arkasından koşsa yine ona vârmiyacağım, — Bu hırçınlıkların, huysuzlukların bo: şa ye bir gün onun karısı olacaksın! Olm e - — Görü Genç kaz, alana üstüne kapandi. Omuzları sarsıla sarsıla ağlamağa başladı. Mektebe dönmeden önce bir akraba ço- cuğuna söz kesilecekti. Fakat Nihal bu vadide söz ei sinirleniyor, ağzına ne gelirse söyliyor Annesi Hdi çıkıp gittikten sonra yerinden fırladı. Küçük masasının başına geçerek bir şeyler yazmağa koyuldu : « Sevgilim, kalbimdeki ye çalmak istiyen bir havduda karşı elimden gelen fenalığı yapacağım Hayalimde olduğu gibi hayatımda da yalnız sen kalacaksın, » Yavaş yavaş: kapıya vurulunca hemen kâğıdı kaplı. Asabi parmakları arasında buruşturarak ki- taplarının arkasına saklar dı. Gelen, ablası idi. Çıl- gın kardeşine öğüt ver- mek için gönderilmişti. enç kadın, gayet ter- biyeli ve iyi bir istikbali olan gencin böyle şiddet- le reddedilmesine sebep olan bir gönül meselesini düşünüyordu. Nihal, can urlaran gömleğine sarılır gibi ablasının ellerini ya- kaladı. Parçalanmış bir sesle: — Beni ancak sen mağa başladı. Ne olursun onu gör, kendisini hiçbir zaman sevmiyeceğimi, baş- ka birideâl peşinde koştu- ğumu ona söyle, Hislerime hürmet e ve beni hat ii Vatlahi yapa- — İstanbulda bir su- bayı. — Nerede tanıştınız ? — Bir arkadaşımın e- vinde, Evlenmek için söz- leştik. — Talebe bilmiyor muydu — Tabii biliyordu. Buna nasıl cüret ettin n Nihal ? Hayret edi- yorum. — Zalim olma abla. — Sen, ailenin sana olan itimadı ile oynadın. Aldığın terbiyeden, görgülerinden, ciddi- yetinden şüphe etmiyerek seni başka bir memlekette okutan büyüklerinle insafsızca alay ettin. — Bu hissi anlaşmanın fenalık nere- sinde, anlamıyorum. — Bu olduğunu adam mademki seninle evlen. mek istiyordu, niçin babana başvurmadı? demek ki, hiç korkmadan, çekinmeden bu yıl da onunla karşılaşacak, şurada burada buluşup konuşacaktın, öyle mi ? — Evlenmek için tabii, mektebin bit- mesini bekliyecekdik — Ü güne kadar seni görmemeğe söz- verdi mi? Genç kız isyanla ayağa kalktı — Hepiniz geri kalalısınız, diye hay kırdı. Kalbin sesini duymamazlıktan gel- mek bir namus borcudur sanıyorsunuz, kurtarahilirsin, diye yalvar- ba, e hayale, gönül dolusu temi a yabancısınız. Bir kızın, eşi yil ie koşmasını sunuz. O kızında bir a İbi olduğ, saba bile ramyöle ünü senç kadın ayağa kalktı, — Kalbinin ak xw yürü ğü allah selâmete çıkar ni * Mk işgal edilmişti. Memle ağlıyordu. Sultanahmet meydanı; tingler yapılıyor, siyah bayraklı; vatan yası tutuluyordu. Nıhal, yurt kurtuluşuna çalışanların ön görmek istiyordu. Bır gün onu bi kışları alev halinde, sevdiği er elsi takı'dı z gitmiyor musunuz? müçük eliyle uzakları gösteri ettiği yer, mukaddes davanın Anadolu toprakları idi. Genç adam, bembeyaz dişleri ren geniş gülümsemelerle bir bayi dükten sonra, onun ellerini tuttu: — Çocuksunuz, dedi, Meçhul 1 bete sürüklenecek kadar toy olm farkında değil misiniz? Durup & niçin. ateşe atılayım mn mükadderatını ellerisi büyük devletlerle boy ölçüşebil ziyette miyiz? Bize ne bırakırlarsı aliyiz. Genç kız yılan görmüş bir çö kekliği ile gerildi. Elleri titriyordu — Ya, diyebildi. Ne mükemsi E askersiniz! Kurtuluş davasını pek matça halletmiş görünüyorsunuz İ ederim. nç adam, henüz bir çocuk ettiği talebenin ne demek istediği anlıyamamıştı. Daha birşeyler istediği halinden belli idi. Fakat « medi ; — Siz, bu elbiseyi süs olarstj siyasi meselelerin salonlarda içeri derken halledileceğini sanan mi bir adamsınız. Eğer, bi olsaydınız şimdi yeriniz, İstanbsi larını beynelmilel panayırlara © bu karmakarışık ze arasınd yoktan var etmığe m. bir &8 nin, Anadolu il başi büyük işin arkasında olürdu. Genç subay da sinirlenmişli: — Aklınızın ermediği şeylere # rışmayın, dedi. Mucizeler asnndı) saydı, Anadolunun bağrından (© bir kuvvetin dünyaya meydan kiral mümkün olurdu. en ve makine asrındayir. karşı hak sa edilmez. Genç k uu yürdün © — Sizde den grenli er Şekle kalbimden ii gibi sizden & ediyorum, diye haykırdı.