29 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19

29 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

enği» nin ek çapkın eyi ının peşleriş » ederek taki, irin başlıca “iğ vesilelerle nji türe aden, ribi karakaplıdı liğler, ihtarı itlerde bulun Mumhuriyetin onbeşinci yılında Türk ır, bir başlı 4 romanı, Türk hikâyeciliği ne hal- kar, hülâsa b; idir işina geleny ler, kadınların si o mübalğkı ? Bu suale cevap vermeden önce Şu yı sarahatle hatırlatmak lâzımdır. gil, #vur değ . havatta ve zihinde elde edilecek erle kazanılacaktır. W sebepten dolayı Türk edebiya- m bahsederken, bir takım evvelden nca, ne olgiedinilmiş fikirleri bir kenara bırakmak Gök kubbe, ki e ribi kare rkek, berabır Rönesans geride değil, ileridedir. sandalı var, ramvayda, gp mahsus» yerl dn mp BUN “Onbeş sene evvel Türk hikâye ve 1 olduğu meselelerle anç, u a tür, gün geçlii bi takım farklar vardır. Bu fark- # tı. k,dil, uslüp felsefe, sosyeteyi Fazla yanl bakımından bariz vasıflar arz- k kölüdür. şları görüş oman ve hikâyede Refik Halit ve Seyfettin istisna edilirse-ki bu riri İ5 sene evvelki muharrir ndan ayırmak lâzımdır; bu iki iffir zaten zamanlarındaki vasati i, sosyeteyi anlayışı tarzı ha- lunmakta idi. 1919 da neşredilen le 1400 senesinde neşredilen ara- debi karakter bakımından büyük görmek mümkün değildir. anın ve hikâyenin bariz karakte- İebiyatı cedide,, nin roman kadrosu ificine çıkamazdı. Romanlar, hikâye: bir gönül macerasına bağlı karı, âşık müsellisi etrafında bir hayat mü ifade ederdi. #ikoloji mümkün olduğu kadar hisleri tahlile çalışırdı. Mİ Aşkı memnuda, Eylül- devir romanının ve hikâyesinin v kolojiyi birinci pilâna alma- “haksız değildi. Muharrirleri kap- yat şartları ve içinde yaşadık- & mümessili oldukları zümrenin daha çok gönül ıstıraplarını ve cinsi iştiyakları şahlandırıyordu. Edebiyat cevap verilmiyen mesele: lerle meşgul olur. Müşkülleri hissedilen sahaları dalma kendine mevzu olarak alır. Metafizik bir mesele olarak mevcut değildi. Çünkü dini tefekkür bütün meseleleri haletmişti. Dini hükümlere inanmıyanlar ise, dini otoritenin emirleri dışına çıkamazlar dı. Fikretin “Tarihi kadim, i bütün ba- sitliğine rağmen neşir sahasına çıkabil- mek için zamanımızı beklemiştir. Sosyal meselelerin tasnifide mu- harririn mensup olduğu zümreyi alâka- landırmıyordu. Devlet bütçesinden ge- çinenlerin edebiyatında içtimai mesele k az istisnalarla yer alabilmiştir. Meselâ bu devir içinde Halıde Edib'in tek tecrübesi olan “Yeni Turan, neşri zamanında edebiyat eseri olarak mak bul sayılmamıştır. Gıdasını oldukça kolayca temin e- den ve hayat seviyesi epey düşkün olan insanlar, roman ve hikâyelerinde açlığa da, sefaletede bir yer ayırmıya imkân bulamazlardı. Onların hayatında en mühim ve bi- rinci safdaki mesele cinsiyet davası idi. Kadın erkek için, erkek kadın için sosyal bir muamma, ebedi ıstırap idi. Kafes arkasında kapanan bir hayat, cin- sizet iştiyakları ile yanıp tutuşurdu. tenin derinden duyduğu ıstı- rabın belkemiğini kadın, erkek müna- sebeti teşkil ederdi. Şiirin, musikinin, hikâyenin, roma: nın tek mevzuu bu iştiyaktı. Tazyik edilen sevkıtabiinin aksül- âmeli ayni zamanda estetiğe nizam ve- riyordu Bu deruni mimariye, sahip olan edebiyat, kendini okuyucularına anlat. mak için terkipler, ve üç limandan mü- rekkep bir dile sahibdi. # ## Onbeş senelik hayatımızı kaplıyan e orta yaşlı bir hayli muharriri eşhurlar sırasına çıkarmış ve genç ikazlar halketmiştir. Onbeş senelik dekor içinde roman ve hikâyede oldukça çeşnili bir faali- yet göze çarpar. İlk olarak göze çar- pan hususiyet romanın ve hikâyenin 15 Yılda Roman ve Hikâyeciliğin Geçirdiği İstihale Yazan: SADRİ ERTEM keyfiyet meselesi mevzuubahs olmal- sızın hududunu genişletmesi, daha mü- tenevvi bir şekilde hayatı kavramasıdır. Meselâ, şehir, kasaba, köy, sosyal mesele, tarih, çocuk, kibar hayatı, orta halli insanlar. meslek adamları, hastalık enkonisyan, mizah, fantazi harp, spor, ekzotizm, içtimsi ygaile- ler, sevahat, ırkların tahlili, roman ve hikâyenin çerçevesi içine girmiştir. Deruni inkişaf bakımından da eser- lerde bir hayli tenevvü göze çarpar. Mevzuların ve tiplerin biribirinden fark- lalaşması, muharririn görüş zaviyesinin ve şahsiyetinin inkişafına bir delildir. Kütleyi, eserine kahraman yapan ve onu bir fert gibi nazarı itibara alarak sosyal realizmi olduğu gibi tesbite çalışan muharrir, bu devirde yeni bir estetik çeşnisi ve yeni bir göle or- taya çıkmıştır. ynı görüşün bir başka şekilde ifadesi e şehir tahlili Mithat Cema- lin kalem “Üç İstanbul, la yep: yeni bir mevzu olarak ortaya çıkmış tır. Reşat Enisin “Gece Konuştu, sunda, “Afrodit buhurdanında kadın,, ında şehrin bir hadise ve bir mevzu olarak yaşadığını hissederiz. Şehrin kımılda- nan, ve insanlara bükmeden ruhu adeta ayaktadır Bir şehrin tahlili arzusu daha ev- velki devirlere nazaran çok yenidir. Yeninin, bazı acemilikleri de beraber getirmesini tabii görmelidir. Yine küt- lenin bir parçası ve sosyal bir uzviyet şeklinde tetkik mevzuu olan kasaba Sabahaddin Âlinin “Kuyucaklı Yusuf, ,- unda roman hududu içine girmiştir. Kasaba psikolojisi bu eserde roman” tizme feda edilmiş ise de, eser kadrosu itibarile bu havayı muhafaza etmekte: dir. Kenan Hulüsinin tefrika edildik- ten sonra henüz bir kitap haline geti- rilmemiş olan “Şahsi zevkler» isimli romanında da yine kı.a bir tetkik mevzuu olmuş, bir taraftan Rumelideki Türk hicretiai hazırlıyan sebepler tes- bite çalışılırken, diğer taraftan ferdin hayatı değil, bütün bir ailenin hayatı anlatılmıştır. Bu itibarla yeni roman, içine aldığı a yn genişlet- mekle iktifa etm mevzu içinde biribirine a görünen aile ka- rakterlerini de mütalea ederek nescin- de de büyük bir değişiklik gösterme- ğe başlamıştır. 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: