aşarılarınğ ORNEİ | nin deği bir kültü alılardı ha bahçe ku sınca kenii nde dahı mütehasbis g lan olan Bıpıği a kaldıktanıj Yeni Türlg İkten sonrali ir. Sunerin£ büyük birr cihetle Yi ha müsait bi ici ve üçün da doksan&i nodern bini lu ittihaz si 1 tamamen , Mersinin $ in Masuhiojl cuklardan & irinci sipıl ağ ı deyam e r. Dört öğe du ise lili m okullar istemlerini # Ha yaş aris rmizi ve Şi p * BİR İRFAN OCAĞI YUVA bütün memleketin ileri müessesesi olan Isı Yu- Yardım bekliyor. ENVER TOKSOF odalı adlariyle üç kısma ayrılmış ve lara büyüklerle küçükler ve ortalar, elime derecelerine göre taksim olun- ara muştur. Önce görüşme dersine alıştırı- İn miniminiler, bunu müteakip levha. İs üzerinde konuşturuluyor, oyunları- m dik edilerek yanlışları düzelti- liyor. Çocuklar oyun arasında verilen ders- lerden çok şeyler öğreniyer. Sözü Ba- yan Mürşide Sunere bırakalım: ki — Bir gün, Ataseven, oynarken oda- or. Kireç ve kerpiçlerin tahta üzerine Müekei ses çıkarmasından hâ- eği anl e koşuyorum. Ömrü- y dördüncü yılını daha o günler ta- mamlamış olan Ataseven, sebep oldu: ğü kaza karşısında, suçlu olduğunu Mküliyan bir duruşla duvarı ve yere “düşenleri seyrediyordu. Ona, ciddi, fakat incin ımiyeceği bir lisanla yaptığı- Min doğru olmadığını ve bunun tâmiri Glilimçeld ini anlatarak ayrıldım. Ta. Mb“ Ataseveni dikkatle takip ediyor- düm; Arkadaşlarıyle başbaşa vermiş olacaklar ki, benim arkamdan avluya idiler. Orada toprağı su ile karıştırarak Samir yaptılar. Arızalanan kısmı bu Şiirle ayadılar, Ataseven; öğleden pe iki arkadaşıyle beraber herkes. İüyarım saat evvel geldi. Ders zili Isı yuvalılar bahçede dersde çalıncıya kadar üç arkadaş duvarın o ah > İki Isı yuvalı bir bayram günü milli kıyafetleriyle kısmını eskisinden daha mükemmel su- rette çamurlamış ve kireçlemişlerdi. Jale, arkadaşından emaneten aldığı oyun tabancasını nasılsa kaybediyor. Vak'aya, aralarında çıkan hefif bir mü: nazaa m muttali oldum. Erkek: anca benim, bulacak, yahut giliyamelipi diyor, Jale: — Ben onu istiyerek kaybetmedim ki, kim aldı bilmem, cevabını veriyor: du. Yaşları beşi geçmiyen iki yavru: nun bu konuşmalarına uraktan kulak misafiri oluyordum. Jale haksızdı. Din- lediğimi hissettirmemiye çalışarak Ja leyi yanıma çağırdım. Ve onu okşıya- rak alınan bir ötomselin ziyaı halinde ödenmesi lâzimgeleceğini, bunun se- beplerini-takdir edebileceği şekilde-izah ettim. Sonra, kendisine, bizim için fay- dalı bir ödeme tarzı buldum. Jale, her gün vereceğim basit bır örneği örecek ve ben bu örneklerin beherini bir ku- ruşa satmayı temin edecektim. Jale, aldığı dersten mütehassis oldu ve ör- düğü beş basit iş mukabilinde temin eylediğim beş kuruşla bir tabanca ala- rak alacaklı erkeğe verdi. Oyun vasıtalarımız oldukça çoktur. Bu vesaitten matlup istifadeyi temin edebiliyoruz. Ayrıca müteharrik harf- ler delâletiyle okuyup yazma öğretmi- ye de çalışıyoruz. Okul binasını geziyoruz. Hakika- se düşünülmüş, ve tedarik edilmiştir. Köğıttan demire kadar herşey çocuk zekâsı üzerinde bir fayda temin edi- iminilerin bazı numara- larını seyrettik. İnanınız ki, bu numa- raları seyrederken kendimi iyi yetiş- ir temsil heyetinin kar şısında hissettim. İleri bir kadro da yap- tığının zevkini ancak bu kadar hasıl edebilir. En büyüğü yedi yaşında olan yavruların bu numaralarda gösterdikleri ciddiyet ve temin eyledikleri muvaffa- kıyet beni hakikaten hayran bıraktı. 35