Böylece kasaba psikolojisi bir haylı muharrirleri cazip bir şekilde alâka- landırmaktadır. Kadın muharrir Müker- rem Kâmil Su ve Cahit Uçuklar mev- zularını kasabadan almıya devam et- mektedirler. öy mevzuu, zamanın sosyal ve siyasi telâkkilerile başbaşa yürüyen ve gündelik mesele halini almıştır. Bu siyasi tandaslar önünde köy mevzuu türlü türlü anlaşılmaktadır. Bazan şehirde oturan, ve şehirden sıkılan insanlar için köy, bir yeşil ide- aldir. Ağaçları, suları, kuşları, koyun- ları ile adeta muhayyel bir pistoresk- tir. Su başları, çeşmeleri, ağaç gölge- leri, aşk için halkedilmiş insanları, sevgi fısıldıyan rüzgârları, şair çoban- lari ile tasavvur edilen bu köy, ta Ede- biyatı cedidev deyrindenberi sürüp gi- den köy idrakinin devamıdır. Köyün bu şekilde tasavvuru “Mu- hayyel yeşil yurt,, hulyasından başka birşey değildi. Bir nevi makine düşmanlığının, ma: kine ve medeniyet korkusunun ifadesi olan tasavvurlar; vaktile “Şehzadeba- şında,, salaş tiyatrolarında “Çoban,, kantosu ile temsil edilirdi. Bir kısım insanlar halâ şehrin ıstırabindan kur- tulmak arzusundadırlar. Şehirde mua- şeret usulleri vardır. Şehirde nizam vardır. Muaşeret usulleri ve şehrin nizamı kendilerini sıkar. Köyde nisbe- ten müreffeh bir mazileri bulunduğu- nu idrâk eden insanlar, bir ağaç göl“ gesinde rahat rahat uyumak, ve sokak- lardan istediği gibi geçmek ve köyde birinci olmak ister. Bunların rüyası “Cennet,, gibi köy tahayyülüdür. Köyün, bu romantik tasavvuruna rağ- men, köyün bir ıstırap kaynağı oldu- gunu, onun bu ıstırabının tahlil mevzuu olduğunu kabul eden bir hayli muharrir vardır. Bu muharrirlerin kalemleri bir neşter gibi hadiseler üstünde işlemek” tedir. Köyün iktisadi bünyesi ve te- zatlari, köyde hak telâkkisi, köyle et- rafının münasebetleri, aşkı, tabiatı ve hasreti anlayış hakkında birçok eserler, gösterilebilir. Şevket Ertuğrulda, Sabahattin Âli de, Sait Faikde, Demircioğlu Yu- suf Ziyada, Refik Ahmet Sevengil'- de, Bekir Sıtkı'da, Kenan Hulüsi'de bunun türlü türlü misallerini görmek ndür. Sosyal mesele türlü türlü cephe- lerden hikâye ve romana girmiştir. Sosyal mesele bazan tez halinde, bazan sadece bir müşahede mevzuu halinde eserlerde yaşamaktadır. Sabiha Zeke- riyanın itaroy ve babası, Yakup Kadrinin Yabanı, Ankarası, Bir sürgünü buna birer misal olarak zikrediletilir. Romanda ve hikâyede tarih, dene- 0 bilir ki devrimizin en bol mahsul veren bir çeşnisi olmuştur. Tarih çeşnisi taşıyan romanın ve hikâyenin revacını temin eden bir hayli sebepler vardır. Bir defa, bir cemiyet ananelerinden kurtulmuş ve bir ihtiâl yapmıştır. Bu ihtilâli yapan sosyete fertleri, mazilerini artık geride kalmış bir müzeyi ziyaret eder gibi seyredebiliyorlar. nevi tarihi pitoresk his hakimdir. Bir kismimiz, ayrıldığımız mazinin hasretini halâ içimizde taşıyoruz. Bin- lerce senedir iliklerimize kadar işlemiş ihtiyatları, hayat tarzlarını, tefekkür mekanizmasını bir tarih dekoru içinde seyretmek ruhumuzda olsun kısmen maziye dönmek bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaç Sadri Ertem tarih çeşnisini taşıyan eserlerin reva- cini temin etti, birçok muharrirlere kendi sahasında çalışmak imkânını ver- di. Son senelerde tarih etütlerine ve- “rileni ehemmiyet te tarihi roman ve hi- kâyelere bir nevi destek vazifesini gördü. Nizamettin Nazif, M. Turhan Tanın tarihi romanları bu cins eserlerin en zu olurak yer almış ve Sait Faik ile, Reşat Ekrem Kocuda hususiyet alâmeti olmuştur. Muhtelif tiplerde, çocukları bu iki muharririn eserlerinde bir ekranda seyreder gibi görmek mümkündür. Romanımızın ve hikâyemizin tanzi- mattan sonra klâsik mevzuu kibar hayatı idi. Fakat bu kibar ıl kull nağın, ve kupa arabasıy; de, dekor içind eçerdi. Bep; gömlekli hamlacılarla birli, çekilen bu hayat, bugün Şeki, tirmiş, otomobil, motör, apak. villâ dekoru içinde bir âlem Bu âleme ait tahassüsler, neşeler bu âleme tahassiyi eder bir şekilde edebiyatımıı” mektedir. Burhan Cahidin , da bu hayatın hakiki müş den ziyade, bu hayata duyula sürü görmek mümkündür. Orta halli insanın dertleri, saadet telâkkileri edebiyatımı, bir saha işgal etmektedir, Reşat Nuri ve Mahmut Yı insanların sahibidir. Reşat Nuri, orta hıl ların kalblerini bize ifşa meslek adamlarının psikoloji birkaç kalem darbesile ap| Hocalar, memurlar ne kadari calar ve memurlardır. Eskiden verem, hastalıkları nesi ve kibarı idi. Eserlerde man verem hastalığı mevzubahıj Fakat bu hastalığın tahlil ye yi ifşası şeklinde olmazdı. Aşkın sadece bir zeyli veli ru mahiyetini alırdı. Halbuki!ği Safanın “Dokuzuncu hariciye b da,, bu hava birdenbire değişe Eskiden mevzuubahs edil romanda keskin hatlarla yer beraber, Peyami Safanın “Biz Fikret Adilin müteaddit hikiyi sahada yapılan hareketin bire nesidir. Dil, düşündüklerini söyl değil, düşünceleri saklamak iç miş bir âlet telâkkisi önünde? rin ruhu artık dilden gayri w dile getirmek, hakıkatleri if” çalışmaktır. Bu jinrin muvaffakıyeti, türlü muharrir kadar, çok kü inkişaf göstermiştir. Ercüment” Orhan Syfiyi, Yusuf Ziyayı # şampiyon olarak ileri sürmek dür. Fantazi çeşnisi de roman v8” kendine göre bir yer almış peyzajlar, portreler çizen Nasi fantezileri ile de nazarı dikbi mektedir. Harp ve spor, harpten "© manın ve hikâyenin deni”