15 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7

15 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İânını alıyor, stajyerlerden birisi fo- ığraf çekiyor, her karış topra ak üstünde ütün eller ve gözler toplanıyor; derin ir alâka ve toprağın ie göğsünden çıkacak eserler arıyor. Dir çanak kırığı, bir kemik parçası, bir şak, bir vazo, bir demir halka bir bina ağn, li, bir taş Parçası bütün dikkatle merakla herkes Yazan : Selğh, opraktan çıkarılıyor. İlk zamanlarda ylü ameleye fazla itimat edilm kırılmaması o için harabecikten pi n geniş Tu ind eserlerin ioğazını, İmrelil ve dikkatli çalışmaları sık sık im, Marzarayanbil ediliyordu. Fakat bizim saf ve ehemmiyetli, dediğimiz köylülerin birkaç gün akalım, diye nde işi kavradıklarını görünce Âme- mon beşk wikalıların hayretini ve sevincini bir namına bafriyaiörmeliydi. B. Blegen bana kaç defa is Semple aksjiöylemiştir : çok genç veç | — Sizin köylünüz çok zeki ve çalış- ör Mister Senşsan insanlar. Doğrusu ben bu neticeyi ir allacağımı biç te ummuyordum Ben de sık sık köylü ameleyle yapı ım toplu hasbuhallerde onlara hafri- an bu zatın M anlatıyor, böylece dikkat ve z dört yardımçalakalarını artırıyordum. i misafir Mig Saat sekizde sabah kahvaltısı için başı, bir aşçı, Yarım saatlik paydosumuz vardı. Temiz © çalışılıyor. pısofrada çay, süt, yumurta ve tereyağdan et kuvvetlice bir kahvaltı yapıyor» iğle e daha kuvvetli yumması. m Herhal ı, ber vesiley leği ii DU li Moi 17 dede İngi- er, bir yandan! N ya kızarmış balık eşhur “saat beş çayı? nı alı- tatlı münakayll! : ve yatmak e ve . yemeğini 20 de yiyorduk. urunda değil, | Akşam yemeklerimiz günün en tatlı k ve bu bayan WE €n neşeli zamaniydi. Sofranın üs yenenlşiiin iki büyük gaz Gi ii .. orlarından süzülen bir #ylirdebe »ri w altında, adet bir siyataria imişiz de geldi. Bu bi, hepimiz yıkanmış, taranmış ve iyi Turovaya ge ibi rbanın içilmesi en çabuk 15 dakika sürerdi, haşlanmış et veya sebzeyle bir hafif tatlı m yemeğimizdi. yılan dört od iyük bi salon Ar rar « Turova kraliçesi » dedi. EE tarafınd BİMİZ ği Semple bütün sofranın şe mepbuıydi. Hele benimle şakalaş- sını çok seviyordu. Ben ona Türkçe meler öğretiyordum. Onun bizim mizi teleffuzde gösterdiği tuhaf bir dırgama hepimizi uzun uzun güldü- yordu. ki banyosu w ve zaten asi bundan sonr amal elda kali Sofra üstünde o günü elde edilmiş “mali ganimetleri, durur ve bunlar birer rer elden geçerdi; Bir kemik iğne, ir seşak Parçası, pişmiş topraktan bir “Türkiyenin tarihi, iktisadi, içtimai gseleleri üzerinde onlara izahat ver- ek mevkiinde olduğum için sık sık vaziyetimi onlarda bilirler, sormak istedikleri bir mevzuu Türova IV de bulunan Seramiklerden biri bir takım mukaddemeler yapmak sure- tiyle MR püslerlerdi. rada benim sağımda Amerikalı Ria bir Misis vardı. Bu kadın bil» bassa köylümüzle fazla alâkadar oluyor- du. İyi biliyordum ki onlar da, bütün yabancılar gibi memleketimize bir takım yanlış veya şüpheli fikirlerle gelmiş: lerdi. Köylümüzün vaziyeti, köylünün hali dikkatlerini çekiyordu. Birgün sofrada bana şöyle bir sorgu sordu : — Köylünüz neden bu kadar fakir, köyleriniz çok dağınık, yani geri. Böyle bir sorgu onların hepsinin dimağında daha geldikleri gündenberi vardı, bu sorguyu ben zaten onlardan ber dakika bekliyordum. Fakat, bunun cevabını birdenbire ve birkaç cümleyle vermek kolay değildi. Çünki, bu sorgunun içinde benim milletimin koca bir tarihi vardı. — Müsaade ederseniz, bu sorgunuza bu seneki hafriyatın son günlerinde cevap vereceğim, dedim. Günler geçtikçe onlar bizi biz onları daha iyi tanıyorduk. Ameleyle tektük başlıyan kelimeli görüşmeler ir kısa kısa cümlelere dayanmıştı: — Gel buraya, kaz şurasını, bu taşı kaldır. Yavaş yavaş çalış... Gibi cüm- leleri, bele Misis Semple'in ağzından işitmek çok hoş oluyordu Harabeye birçok yerli ve yabancı ziyaretçiler geliyordu, onlara eski haf- riyatla yenisi arasındaki metot ve hedef ayrılıkları hakkında izahat veriyorduk. Ellerinde “İlyada, olduğu halde burada geceleyin birkaç misafirde gör” dük. Hakikaten, insan “İlyada,, yı mut- laka burada okumalıdır. Ben ilk sene- nin üç ayı içinde İlyadayı burada bir kaç > hatmettim. Derinliği e bir haz ile bu eşsiz m içtim ve bütün bir tarihi efsanenin tekrar yaşadım, diyebilirim. Hele ha- rabenin altıncı tabakası denilen mahal- İerdeki sur duvarlariyle, kaleler ve ka- pılarla İlyadadaki muharebe tasvirlerin- de adı geçen isimler arasındaki çok derin benzerlik ve alâkâyı yerinde gör” mek insanı sarhoş ediyor. Pek samimi ve pek “'kibar,, geçen bir çalışma. devresinde Amerikalılarla çok iyi anlaştık. Bilhassa sofranın kar- şısındaki Türkiye haritası her akşamki tatlı müsahabelerin mevzuu ve vasıtası oluyordu. Ben onlara Türkiyenin ber türlü güzelliklerini, zenginliklerini an» latırken, onların asıl alâkadar oldukları tarihi ve argeolöjik mevkiler o bakkın dada malümat veriyordum, bepsi bir» den aynı arzuyu gösteriyorlardı * — Ah bütün Anadoluyu bir geze» bilseydik... Hele Anadolunun farihten önceki medeniyet devirlerini saklıyan orta ve şark kısımlarındaki eserler ve harabeler hakkındaki izahlarım onların mu merakını bir kat daha arttırıyordu. Gece, yatıncıya kadar herkes birşeyle meşgul oluyordu, Bazı geceler Sahibinin Sesi gramofonun salonu dolduran nefis senfonilerini de dinlemek zevkini taşı- yorduk. Serin şömineye birkaç parça odun atıyorduk. Çok defa şöminenin geçmiş Mister Semple'in çorapları kurur ve bunları O Mis Semple ederdi. Milyoner bir kadının çorap tamirini seyretmek bana en eski bir tarihi eseri görmekten daha büyük bir haz verirdi. havalarda kenarında kalıba tamir Birgün gine sofrada bir sorguyla karşılaştım — Son İstiklâl harbini nasıl kazan» dınız ? diye sordular. Bun cevabı beni hayli yordu. Mütat bilâfina o akşam herkes saat 19 ye kadar oturmuştu ve bende mi- mar Misin iki ay önceki sorgusuna bununla çok iyi bir cevap vermiştim. Turova ilde bulunan Seramiklerden bir örnek

Bu sayıdan diğer sayfalar: