15 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13

15 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

at yavaş yavaş, yerimizden 8Ö- aya başlamıştık. ele dün geceki korkunç hadiseden İNE bu raf bize, anamızı saçından rlatan o dazlak kafalı herif ka- ret veriyor. Bizi böyle, elâlemin İSnüinde bıraktığı için, gazino sa- se düşman kesildik. pm eçen, bize bakıyor. Yakasız, Ez sersrilerin gözleri üzerimizde. NACİ SADUĞ ise ay 1 ayrı göz süzenlerin, bıyık ilan b bini bir paraya!.. Tı fena evlerin ka mlarnı otu- li mi adam ayartan kötü kadınlara imızda umumhane maması gibi gözleri Dd ii şişe bira içtikten a bize göz koydu: w * — İlle rakı isterim! diye tutturdu. edam biribirlerine söyledikle- psiden aşağıya atik davranıp, NE ladı. | di kalmamış iy o şırfıntı “Bira, lar, mete- yerleştirdiler, JE eriften kendi ye alama” amamaniın ir Ve metelik e, yabanın serserisini kışkırtıp, saldırmışlar. Ppe Şampanyanı sbet yapar gibi te, kovulduğu dar kişinin içinde bize mlenen teca- yeltendi. Korkumuzdan az kalsın iz patlıyacaktı. Bereket, polisler 1 iştiler de, herifi ya- © paça sürükleyip götürdüler. Yoksa, namusumuz iki paralık olacaktı, canla, hepimiz, sapsarı kesilmi- m herif dedi, turmıya kalkışmış, sararışımızın hakiki sebebini ı? edi. > Ke birine biz- * söyliyerek, kı österi ine çocuk gibi anneciğimizi, # i yere fırlattı! in yere çarpıp İp aralanışı, dağılj ezilişi Mem ey ağır h ai dedi... Bu rakılara iler. Güneş görmiyen bir ştir ini. SY e izim, güneşten sarardığımıza o alık Son da inanmıştı. Hepimizi kucak- başka bir rafa yerleştirdi. eni rafımız, eski yerimiz kadar ei işi Vakıa, buradan, mey- n ancak bir kısmını görebiliyoruz. İNİ yanınd rakı tutamaz! , ilki . bana birşey ji ürlenen o küst mini almıya ahi rsün musibetlerin suratlarını... sa kırpan, bıyık buran serse- en urtulduk ya, kâfi1.. e nlar, ikamet * emnunduk. Ol esi, herşeyi gö duymak hoji dazlak alaka o gece karılara ğı dn ps Şampanyanın tıpası biz bundan müşteki değiliz. Şey-. —ü— u anda, hayatımın en büyük saa- detini tadıyorum. Çünkü tam 28000 damla, o dazlak kafalı herifin beynine UZ. bizi, o herifin kafasına düşüren harikulâde tesadüfü bir türlü unutamıyorum. Adamın ia masa, bizim yeri- mizden görünüy ord Yanında yine o hi şıllık vardı. Hımbıl, garsondan rakı isteyince, hepimiz ümide düşmüştük. Çünkü şişe” miz rafın en ön kısmında duruyordu. Onun masasına götürülmenin bize kıs- met olacağı muhakkaktı. Fakat tam bizim ümide, sevince kap si- rada, a olası adam garson — Bana bak... Sakın ize seferki gibi yine “ Bahçe Rakısı, getirme... iP “Kulüp, istiyorum! demez m Hırsımızdan, az kalsın, şişemizi çatlatacaktık, Herifin bu ihtarına rağmen, garson gelip bizim şişeyi alınca, hepimiz, hay- ret ve merakla biribirimize baktık. Yoksa garson, adamın ne istediğini, ne söylediğini oanlıyamamış mıydı? Onun bu gafleti yüzünden biz ikinci defa sofradan koğulacak, hakarete mi uğrıyacaktık ? Çok geçmeden iş anlaşıldı: meğer meyhanede, “Kulüp, rakısı kalmamış. Açık göz garson, bizi, şişemizden Çı: kanıp, boş bir “Kulüp, şişesine dol- durdu. Şişenin ağzını e meharetle tıkadı. Bu suretle, hem dazlak kafalı ena- yinin arzusu, hem de bizim istediğimiz yerine gelmiş oluyordu Bu tesadüf, hepimizi o kadar sevin- dirmişti ki, mümkün olsaydı, “İkeramet sahibi, gibi görünen garsonu şapur şupur öpecektik. Tepsiye bindiğimiz zaman, neğe içinde fıkırdıyan damlalara : “ — Arkadaşlar... dedim... Şimdi, hafifliğin sırası değil. Vazife başına gidiyoruz. Herşeyden evvel, “tebdili kıyafet , etmiş asiye bulunduğu- muzu çaktırmamamız lâzım, Şu anda, “Kulüp, şişesine girmiş bulunuyoruz. Bu yaldızlı şişenin içinde, saraya girmiş birer fukara gibi iğreti durmıyalım. Kulüp rakısının bizden beş derece üs- tün Ve kendisini pahalı satışın: dandı Şimdi evvelâ herşeyin pahalısından, yaldızlısından hoşlanan alık insanlara isbat edeceğiz ki, bizim, Kulüp rakısın- dan aşağı kalır tek damlamız yoktur. Sonra, hımbılın beynine ilk girecek olan arkadaşların, küçük bir sızıltı, patırdı bile çıkarmamaları lâzımdır. Hattâ herife iyice neşe vermeli, dalka- vukluk etmeli, hoş görünmeli, hiç do. i, bizden bıkmasın; hepimizi içsin | Yoksa, şişeyi yarıda bırakır. Ve bir çoklarımız, herifin beynini işgal etmek ve İntikam almak lezzetinden mahrum kalırız ! Dazlak kafalının masasına geldiği- miz zaman, bütün arkadaşlar, bu tek- liflerimi kabul etmiş bulunuyorlardı. Hepimiz, her halimizle, usta birer ak- trin gibi, Kulüp rakısını taklit ediyor- duk. Herifin ilk kadehi yuvarlar yu- yaam — Nefis rakı! demesinden de, ro- lümüzde muvaffak olduğumuz belliydi ! On, on beş dakika sonra, herifin gözleri parlamıya başladı. O, kahkaha- ları ardarda savururken, arkadaşlardan birisi : “ — Çocuklar... dedi... Bizimkiler, içerideki vazifelerini de iyi beceriyor” lar. Gafil mendeburun, kendisini bekli- yen akıbetin zerre kadar haberi yoktu. Bizim arkadaşları kadehlere bindirip bindirip sevkediyordu. Ben, en son sevkedilen damlalar arasındaydım. Bel'umdan geçtik. Mer'i yollarını aştık. Mideye girdik. Ve nihayet ince bağırsaklardan damar isimli kızıl tünele daldık. Kızıl katarımız, beyin istasyonundan bir ekispres hızıyle geçerken, hepimiz birer birer yere atladık. Oraya, bizden evvel varmış olan arkadaşlar, hepimizi, sonsuz bir neşe içinde karşıladılar. istikbal edilmemiştir, diyebilirim ! damla, muazzam bir tabur haline girerek, e Liv ilerilemğe başladı Habeşistan çöllerinde ilerliyen İtal- Tm e ete arda, “fikir, , “nükte,, isimli bir ku vi alabali ktan başka kimseler yok. eynin, İRğin ve rasat merkezi şuurmuş. Oraya yaklaştığımız sera arkadaşlardan biriai kumanda verdi. Hep birden e doğru saldırdık. arşımıza e a birisi Ni Bizi a — Ben Gzdyini, dedi. Ve hü- cumumuzu kırmak istedi. Kısa bir mü- çadeleden sonra iradeyi yere serdik, Ondan sonra, ““mantık,, adında bir zıpırla karşılaştık. Şuurun kapıcısı ol- duğunu söyliyen bu biçare de, kalabalık evgin görünce, korkusundan ba- yıldı. Mr e kaç — İmdat... diye nvaz avaz bajır- mesi Fi koşa koşa karşımıza di- kilen “gur, h n ti ve kur layınca, döğüşmiye kalkışmadı. Ve bize bilâtereddüt Penye oldu sı 27 inci sayfada —

Bu sayıdan diğer sayfalar: