eman —— e lama Eg Ben seninle alay etmiyeceğim ama, beni hoş göreceksin... Ben seni methedeceğim, seni güzel bulduğumu söy- liyeceğim. Fakat sen de, fırsat düştükçe, beni methedecek şey söyle ki ben de gençlik gururumu ve öşiğima korkusuzca gülümsiycek cesareti bulayım... Ben senin inı unutmuş görüneceğim ama, sen de etrafındakilere benim elliyi geçkin oldu- gumu söyleme... Sen bana acı, ben de sana karşı bir hemşire gibi, benimle aynı belâya çarpılan bir kardeş gibi merha- metli olacağım... Sana hiyanet etmiyece- gim,.. Bilâkis, «Me münasebet, insan kaç yaşında gösterirse o yaştadır!» diyeceğim, misal olarak yaşlı bir aktrisin genç âşı" ğını aldattığını, yahut âşığı tarafından terkedilen bir genç kadını göstereceğim ve hiçbir zaman, yüzümde bir istikrah ile «Şu ihtiyar kadına bakınl» demiyeceğim. Sen de benim gibi yap, olmaz Nitekim, yaştan konuşurken, Gladis herkesten evvel — Bir kadının yaşından bahsetmek ne lüzumsuz şeyl Bu zamanda kimse bu- nunla alâkadar olmuyor... Bir kadının güzel ve cazip olması kâfidir, diyordu skiden çok sevimli ve lâkayt bir tavırla : — Hayat gok uzundur. Bunca seneyi ne yapalım? derd Şimdi ip bir korku bu kelime- leri ağzına tıkıyor, hiçbir zaman eskiler- den bahsetmiyor, kocasının ve kızının adlarını snmiyordu Eskiden, evinin duvarlarını süsliyen Mari Terezin resimlerini ortadan kaldır- mişti. (Çünkü onun giydiği elbiselerin modeli, resimlerin hangi tarihlerde çekil- diğini apaşikâr gösteriyordu. Kızının yal- nız yedi yaşında iken, yarı çıplak ve çözük saçlı bir resmini saklamıştı, Ona bakarak etrafındakilere : — Ölen küçük kızım... derdi. Herkes 24 JVo.14 Mari Terezin çocukken öldüğüne inandı- Şı için o da yavaş yavaş buna inanmıştı. Birdüzüye seyahat ediyor ve bundan maksadı, arkasındaki köprüleri kırmaktı; yani geçtiği yerlerle münasebetini kes- mek olduğunu kendi kendisine bile itiraf stmediği cihetle herkes onu sergüzeşt peşinde dolaşan bir kadın sanıyordu. «Burada içim sıkıldığı için gidiyorum.* dediği vakit asıl sebep evvelce görmüş olduğu birisine rastlamış olması idi. Onu bir yerden ötekine koşturan, eskiden ol- duğu gibi bir yenilik ateşi değil, fakat feci bir şekilde mazisinden kaçmak arzu- suydu. Elli yaşına bastığı gün.. etrafında her şeyin ve herkesin kenlisine «Dün daha genç iken bugün ellisine vardın.. Artık b.ndan sonra gençliğe elvedalı diye bağırdığını zannettiği gün, ilk defa olarak bir randevu evine gitmişti. O vakitten sonra içindeki bu acı ne zaman taşınmaz ve işkence haline gelse, oraya gidip bir aat kendisini avuturdu. Meçhul erkek, mutadından daha ateşli Bazı günler içine bir korku düşerdi. — Ya beni tanırlarsa, hakkımda nasıl bir hüküm verecekler? Fakat derhal buna isyan ediyordu. — Ne derlerse desinler, deli, mücrim, alçak, herşey... Fakat kimse hiçbir zaman m ihtiyar demiyecek, hiçbir zaman ni aşk ve ateş uyandiramıyan bir kadın e ecek... Meçhul ve geçici erkeklerle bir saat geçirdikten sonra onun, kendisine hayran hayran baklığını ve kendisini beğendiğini gördüğü vakit inde âdeta bir sevinç titremesi duyar i N İşte soğuk yüzlü bir iş adı on sene evvel bakmağa bile v mezken, bugün onun : — Buradan başka bir yeğ buluşalım... demesi kalbine e Ey sükünet ve saadet ulaştır 1 liyordu. bir yaşa gelmişti ki di kadınlar artık o yaştan sonra dfd boya ve podra altında yavaş yı yorlar. Paris böyle kadınları! göstermeğe alışkındı; bahusu şık ve cazipti de... E Birisi e için : — Gladis Eysenak mı? Oi kadındır, e derhal bir başla — Ri o kadar gözeldir ii Bir kadının böyle genç kalml o kadar hoş bir şey ki... Hes DE zararı da dokunmuy iğ verirdi. ii Sokakta, nazik ve çıplak çe rüzgârlara bırakır ve bir gesi dolaşırdı. Yüzü otuz yaşında $ sabahlara kadar düzgünsüz, labilecek taze yüzünü, you vücudunu istiyordu, onda bir buhran yaratmekli! kalmazdı : den bu adam böyle £ debilir miydi? Israr eder.. kadın vücudunun yürümesini zevki için benim arkamdan gezi İşte bu eski hatıralar onu gi Bazan da kızını hatırlardı! ü — Böyle genç yaşta öldü