15 Nisan 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 26

15 Nisan 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

öğ yaş, dudaklarında gülüş ol BUZ #andetile baktı. mes'uttu. Dudaklarının arasından dökü- İüveren birkaç kelimenin bu kadar €ş- siz sevinçlerle yüklü olduğuna ve du. Genç kız, onun ellerini göğsün çekmiş, çılgın gibi vuran kalbi e sıkıyordu. Hümeyra, heyecan içinde onlara ba- kıyordu. Öğle uykusuna yattıkları vakit ona sorduğu sualin karşılığını, Hasanın sözleri vermişti. O; Hümeyrayla Hasan, ilâçladılar. Genç kiz, kalbine ve sol ci- gerine sancı veren, kendisini yatağa düşüren hastalığı sevdiğini söyliyordu. Ateşi yüskselmişti. Ellerinde Hasanın parmaklarını sıkarak uyudu. Filizi Filiz, sabah uyanınca, göğsünde ve sol ciğerindeki sancı geçmişti. Yalnız, acıların yerleri ağrıyor gibiydi. Gözle- rini açtı. Odada tatlı bir aydınlık var- dı. Kapalı camların ardındaki ağaçlar- da kuşlar ötüyor, ah rüzgârının sal- Hin yaprakların fısıltıları duyuluyor- emek bakındı. Hasan yoktu. Hü- meyra, divanın üzerinde yatıyordu. Fi liz, onun yüzünü kaplayan mes'ut gü- lümseyişle geceyi hatırladı. Vücudunda, ruhundan taşan bir ürperti dolaştı. He- men yataktan fırlamak, camları açmak, ılıle yaz sabahının, yaprakları titreten yordu. Kıpırdadı. Fakat vücudunda bü yük bir yorgunluk vardı, kalkamadı © zaman kalkmadan vazgeçti. Odas Her zamankinden daha sevimli gö nüyordu. Gönlündeki sevinç okadar bü- yük ve canlıydı ki, hasta olduğunu unu: tuyordu, Yorgunluk hissetmese, yatakta duramiyacaktı. Uyanınca yataktan fırlamağa, biraz sonra jimnastik yapmağa alışık olan vücudu, yatakta kalmağa razı olmuyor, bacakları, kolları ük hareketlerle oynuyordu. O sırada, yastığının yanın- es bir hışırtı duyarak, baktı. Bir kâğıt emen alarak okudu. “Filiz ab- İndiği Sen uyudun, güzel yüzüne da kikalarca bakarak, senden ayrılmağa cesaret edemedim.Gitmek istemeyişim& rağmen; buna mecburdum. Uyumuşdun, fakat elimi tutan parmakların gevşe- medi. Seni uyandırmadan parmaklarını çözmek için epeyce uğraştım.Ne kadar memnunum bilsen Filiz ablacığım. Se- nin güzel yüzüne bakarak yanından üy- im MN yaklaştığına se- viniy , Seni, ik dostumuz Hü- meyraya ei arel yarın akşam 24 gelmek üzere gidiyorum. Elimi tutan parmaklarının hepsini birer birer öptüm. ölasan Filiz, bu yazıları birçok defalar oku: du. Satırlarda, kelimelerde Hasanın sa mimi varlığından taşan bir sıcaklık, söylediklerinden ziyade söylemek iste dikleri vardı. Genç kız, küçük bir kâ- gıt parçasının, insanı böyle, ta yürek- ten mes'ut edeceğini hiç düşünmemişti. Kalbindeki sevinç, ateşten bir çıg gibi yuvarlanıyor, saadeti her ân biraz daha büyüyordu. Kendisini üşüten denize bir minnettarlık duyuyor, sol ciğerine ve kalbine giren sancıyı seviyordu. Has- talığı, genç adamın üzerinde bir deği- şiklik yapmış, onu kararsızlıktan kur- tararak, Filizi, gönlünü yakan üzüntü- ıştı. lerden kurtarm Gün, akşama kadar tatlı fakat, çok ağır geçti. Filiz, her dakika kalbine çarpıntı veren bir heyecanla, Hasanı bekliyordu. Annesi de gelmemişti. On: ların karşılaşmaları nasıl olacaktı? Genç kadın, kızının hastalığına üzülecek, Ha” sanı orada bulunca Aaa yeni ha- berleri duyunca sevinecekti Hümeyra, onun all ayrıhat- yordu. Yüzü sevinçli, gözleri ışıklıydı. Kalın ve'kısık sesiyle şarkılar söyliyor, içeri dışarı dolaşarak, Filize yemek getiriyor, gülüyor, konuşuyordu. Sabah gelen doktor, korkulacak birşey olma. in söylen ayi yumuşatacak bir ilâç vermi Güneş he pencerelerin dışı kararırken havagazı lâmbaları yanmıtı. Filiz, arkadaşının yardımıyle, üstün: deki geceliği çıkararak, mavi ipekli bir pijama giydi, saçlerını taradı. Bir sün ve bir ge lık, yüzünü koklanmış bir manolya gibi soldurmuş- tu. Fakat gözleri, ışığa tutulmuş bir çift damla zümrüt gibi parlıyor, bük- lümleri çözülmüş, omuzlarına düşen si yah saçları, taze yüzüne rüyalı bir gü- zellik veriyordu Hümeyra, e gelen solgun dai; in e arkadaşına dal- dalgın bakiyor Yürek m ei insanlara bam- başka bir güzellik veriyor Filiz. Yüzün her günkü gibi değil. Kuruntusuz bir inanışın berraklığı, pürüzsüz bir sevgi- üneti var. Kaşlarının ortasında- ce süren hasta Genç kız, yastığının yanında duran gümüş aynayı alarak, yüzüne tuttu Gümüş e veli nin içindeki Şir zü, göz Edda “gülüyordu: m kan var Hümeyra. Yüzüm çok dei Ne mesudum bilsen!.. ular. Dışarıyı dinlediler. Kapı- nın önünde bir otomobil durmuştu. Filiz, artan bir heyecanla, pencere- lere bakarak mırıldandı : — Hasandır ! Oydu. Üç keskin ıslık sesi, genç kı- zın yüreğini dalgalandırdı : — Koş Hümeyra... Şimdi o, annem vardır diye, gelmeğe cesaret edemez... Hümeyra, dışarıya fırladı. Filizin kalbi okadar şiddetli çarpıyordu ki, ku: laklarımı bir uğultu sarmıştı. Gözlerini kapadı, Geçen zaman ölçemiyeceği bir m genişliyor, uzuyor a yaklaşan şalın derin» den e işitiyordu. Nihayet kulağının dibinde kalın ve sıcak bir ses duydu: — Filiz ablacığım, ben geldim. Aç gözlerini !.. Genç kızın kirpikleri aralandı. Ha- san, kahve rengi gözlerinin parlak, candan bakışlarıyle kendisine bakiıyor- du. — Nasılsın Filiz? Genç kız, başını yastıktan hafifçe kaldırarak, ona doğru uzandı. Nemli taze dudaklarını, Hasanın sıhhatli yü- zünde dolaştırdı. Bu, bir öpüş değildi. Dudakların dudaklara (o sokuluşuydu. İkisininde gözleri kapandı, dudakları biribirini buldu. Filiz, odayı çiçek kokan bir hava dalgasının kapladığını duyarak, gözle- rini açtı. Kocaman bir buket çiçeğin yastığına bırakılmış olduğunu gördü. Başını, e genç göğsüne saklıya- rak, mırıldan — Rüya mı görüyorum Hasan?.. Bu gişesi ne zam eldi Hasan, du aklama; büktü : -- Kizabilir, belki gökten düştül.. Hümeyra, kucağında büyük birkaç kutuyle içeri girince; Hasan, ona doğ- ru koştu. Kutulardan ikisini alarak, birini bıraktı : — Bu senin “Cadı, Genç ii sevinçle mai — Çok Teşekkür ede- rim... Hasan, elindeki kutuları Filizin ya- tağı üzerine koyar Bunlar da Filiz EŞ Dedi. Genç kız, söyliyecek söz bu lamiıyordu. Sevinç onu, çocuklaştırmış gibiydi. EN yüzünü örterek birkaç dakika urdu. Hiüme si tiamin verdiği kutunun ince kâğıtlarını yk kurdelâsını giyer Kapağını açtı , ne güzel ada ri kolunun arasına ik . Başını sola büküyor. k, küçük bir çocuk naziksiniz... Yüzünün yarısı saçlarıyle örtülüydü. a Kepıylaş gözlerinin üstü inden çeke- a baktı. Gülümsedi. meyra, kutudaki fondanlardan bir iii dişlerinin arasında tutarak, s0 ruyordu: Arkası var 76 YARIM AY BİLMECE KUPONU Ne.77 ) “Boş han ağa ve kar Bir kuruşla Bomor Yazı

Bu sayıdan diğer sayfalar: