edecek la meş nde en gınızdâ neykii nen vE az e — Dışarı çıkarken oda hizmetcisi, ona Dışarıda yağmur durma bilmiyor ve bu Gladis Eysenak gibilerine sevgili- lerinin ruhu v e hayatı lâzımdı cesaret vermek ei gibi a hava gittikçe kararıyordu. Lâmbaları Jiznun, Kont Monti ile alay etmiş ba Ye > mi baş yaktılar. Bu sarı ışık altında maznunun b 1 Idatmak enik arm Pep 2 i fir, e üstünden aya rd Bulan elinin rep yüzü birdenbire trajik bir. mana aldı # saniye , gözkapaklarını i direrek Bu'yüzün yaşı belli değildi.. Hatları öylece. aşrdamadan durdu. hareketsiz duruyordu. Bütün hayatı e wa 5 bir mes'ut ve belki de faideli bir adam gibi yaşayabi- lecek olan bu genci soğuk kanlılıkla ve merhamet- sizce vurmuştur. Maznunün avukatı, oda hizmetcisine hitap ederek sordu: — Matmazel Larivyer, bir kelime daha... ya nnız Kont Menmtiyi sevi- yor ? Buna, kadın hassasiyetinizle cevap ve- FİNiz. — Ona tapıyordu Ba- u yım. kkür ederim. Yalnız ba tek kelime, müd- detumuminin güzel hitabe- tne bir cevap teşkil sin! Bu alelâde bir kelime- dir; fakat okadar doğrudur ki.. O, sevgilisine tapı- yordu. Kendisi çok sev- diği veçok'da e m duğu için, belki de, zenesini gaybettiği Bi 8i- rada, daldan dala konan kıskandırmak Peşini bırakmı- bu çocuğa kendini verdi mi? Sonradan piş- an olarak ve bir reza: letten çekinerek bir delilik anında onu öldürmek sure- a ka sev gilisini istemiştir? yan istemedi mi? Kabahatli ol- in inkâr edilemiyen ve erim bu tabi mü olan li ve tatlı kadını, ne bileyim nasıl bir gulyaba- i iç kıpırd Tan durdu. "öylece lan piri yerine koyacak yerde, bi böyle bir ihtimali gözönün- ' “ği ve de tutmak daha sade, da- i | a insani ve mantıki bir- şey olmaz mı? Reis, şahidi dışarıya çı" karttı. Maznun ölecekmiş kadar yorgun ve bitkindi. Bazı dakikalar şizgileri yalnız acı bir iç sıkıntısı ifade ediyordu. güzel, derin ve sihirli göz- lerinin içine sığınmış gibiy- di Reis mübaşire seslendi: — İkinci şahidi getiri- niz. İçeri giren şahidin istie- vabına başlandı. — İsminiz ve soyadı- niz — Kont Aldo Monti. Uzun boylu, muntazam ve güzel yüzlü, kırk yaş larında bir adamdı. Yüzü pikli gözleri kurşuni ve soluktu. Dinleyiciler arasından birisi yanındaki (o kadının kulağına doğru eğilerek şu sözleri söyledi. —) Zavallı Aldo... Cina- yetin ertesi günü banane “dedi biliyor musunuz: “Ah azizim, niçin beni öldür- medi?..,, Altüst olmuş ve mutad sükünetini kaybet- mişti. Ortaya serilen bu rezaleti hiçbir zaman af- fetmiyecektir. Nereden biliyorsu- nuz? Erkekler okadar aca- yiptirler ki... Bu kadın mutlak onun kıskançlığını zetinefis ve gururu okşa- yan birşeydir. —, Müdafaa tezi budur. Bu sırada Reis şahide sordu : — Cinayete takaddüm eden geceyi maznunla bir- likte'mi geçirdiniz? sinde ta ilştiRD değil mir — Evet. — Onunla evlenmek mi istiyordunuz? — Evet... - Gladis Eysenak ev- velâ bu izdivaca razı oldu- ğu halde sonra vaz geçti, öyle mi? g